- Kategori
- İnançlar
Asrın Haberini Yazıyor: Uyanma Vakti
“Zalimlerde had ne bolgay bizde günah
Dervişlerni hulki murdar ötmez dua
Ol sebeptin Padişah kılar bizde cefa
Ayet hadis manasıdın aydım mena” *
AHMET YESEVİ
Gaz sıkışmış… Trafo yanmış… Maden ocağı patlamış… Canlar heba olmuş… Yazıyor, asrın haberini yazıyor… Bir can bir cana duyarsız kalmış… elmaslar içerde kömür kalmış… yazıyor… asrın haberini yazıyor… Bu şehri karalar basmış… para için insan satılmış… yürekler gönden yapılmış… analar ersiz, çocuklar babasız kalmış… yazıyor… şehirler talan, cehalet tac edilmiş… asrın haberini yazıyor…
Ve dedi ki Asra and olsun… Ve dedi ki insan ziyandadır… Ve dedi ki ancak istisna tutulacaklardır Hak için yaşayanlar, ancak istisna tutulacaklardır sabır sürecinde mücadele edecek olanlar, ancak istisna tutulacaktır iyi eylemlerde bulunup bunu sürdürecek olanlar… Yoksa herkes ziyan içindedir. Tıpkı karanlıklarda bırakılıp heba olan canlar gibi… Tıpkı dışarıdaki her karanlığa göz yumanlar gibi… Tıpkı kömürü elmasa döndürmek için satanlar gibi… Tıpkı kendini hatırlamayıp balığın karanlığında kalmayı tercih edenler gibi… Tıpkı hakikati unutup benliklerine teslim olanlar gibi…
Oysa çağırmadı mı O, ey örtüsüne bürünen silkin de kendine gel diye, silkin de kır kabuğunu, silkin de aç örtünü, silkin de özünü hatırla, oku kendini ve oku alemi, oku aleme diye… Affet Rabbim demedi mi dinleyen, titreyen, hatırlayan, silkinen?. Çıkar beni bu karanlıktan demedi mi, bu şehri kurtar diye yalvarmadı mı? Her samimi yalvarışın yerine ulaştığı gibi çareler gelmedi mi? Aydınlık özümüzden gelen bir ışıkla kendi içimizden çıkarılmadı mı? Aydınlık, karanlığın tam da en koyu olduğu yerden doğmadı mı?
Anlamadık karanlığımızı, içimizdeki patlamaları, hastalıkları, sürünmeleri, gittikçe ağırlaşan köleliklerimizi, kıramadık zincirlerimizi, çıkamadık mağaralarımızdan, çıkaramadık elmasa dönecek kömürlerimizi… Oysa her mağara bir Hira olabilir. Her mağara bir dönemi başlatabilir… Her maden ocağı patlamadan da çalıştırılabilir. Muhammed onu göstermedi mi Hira’da. Bu maden boşuna patlamadı bu asırda. Uyanması gereken, uyandırılması gereken vicdanlar değil mi bu asırda patlayan maden ocakları ile? Daha ne göstersin Rabbimiz bize?
Shakespeare’in dediği gibi “Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni /Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez” demek ve gitmeyi seçmek mümkün elbette… Ve madencilerimiz gibi başkaları illa ki anlasın diye kendimizi feda etmek de mümkün. Ama daha ne kadar maden patlatılacak biz karanlıkları fark edelim diye… Daha ne kadar can heba olacak biz canı yananları duyalım diye? Varlığın dilinden konuşup dururken âlem, anlamaktan yoksun kaldı biçare âdem.
Işık işçilerini göreve çağırma vaktidir bu vakit. İçimizdeki Nur’dan vechelerimizi uyandırma vaktidir bu vakit. Yok gelecek bir kurtarıcı artık. Herkes kendi kendinin kurtarıcısı, herkes kendi kendinin uyandırıcısı olacaktır. Haydi kalkalım , uyanalım ve uyandıralım içimizde uyumakta olan gücü. Karanlıklarımızdan kurtulalım. Kömürler çıkarılmayı bekliyor elmas olmak için. Biz başkasını beklemeyelim. Daha ne göstersin Rabb bize, daha ne göstersin Hakk bize, daha ne göstersin Nur bize…
Heykeltraş mermere vurmadan şekil almaz kütle. Madenci kazmayı sallamadan çıkmaz kömür karanlıktan, çiftçi toprağı deşmeden tohum ekilmez, elmas en sert elmas olmadan kesilmez… Haydi, haydi, haydi…
Uyanma vakti uyanalım, uyandırma vakti uyandıralım. Uyandırdığımız aydınlık olsun, karanlık değil! Uyandırdığımız adalet olsun, zulüm değil! Uyandırdığımız vicdan olsun. Uyandırdığımız balığın karanlığından çıkıp görevini üstlenmeyi kabul eden Yunus olsun! Uyandırdığımız Musa olsun Firavun değil! Uyandırdığımız insanlığa sevgi pınarı olarak gönderilen, Hira’sına kapanmış Muhammed olsun! Ebucehiller değil! Uyandırdığımız Mustafa Kemal olsun! Cehalet değil! Olsun Allah’ım olsun! Şimdi şimdi şimdi…
*. Bizde günah oldukça zalimde ne olmaz
Dervişin huyu kötüyse duası geçmez
O sebepten padişah bize eziyet eder
Ayet hadis manasını söylüyorum ben size.
Ahmet Yesevi