At gözlüğü takanlar

İğne deliğinden kâinatı seyretmek gibi bir fikrin içindeki gizemi hiç düşündünüz mü? Ya da at gözlüğü takanlar kadar acizlik ve beceriksizlik timsali, etrafını göremeyen insanların idaresinde yol alan bir ülkenin geri adımlar atmakta gösterdiği başarıyı.

Siyah ile beyaz kadar birbirinden farklı bu iki insan karakterinin, aynı mekânda işbirliği içinde çalışmak zorunda olduğu ortamı canlandırın gözünüzde. Halat oyununa benzetirim bu durumu, iki ucundan ayrı düşüncelerdeki iki insan çekiyor da çekiyor! Bir güç yarışı gibi ne ileri, ne de geri adım atmak mümkün. Ya da biraz ileri, biraz geri diyelim…

At gözlüğü takanların görüş alanları sınırlıdır ve kırılası önyargısı vardır. Bu önyargının temelini cehalet oluşturur. Sorun ne olursa olsun kendisini haklı görür. Üstelik ahkâmda keser; en çok bilen, hiç yanılmayan odur. Dünya onun gözünde hep iyi göründüğü için gözündeki aksesuarını asla çıkarmak istemez, başını çevirip etrafını objektif görmek hoşuna gitmez. Aslında etrafındaki dalkavukları onun gerçekleri görmesine engel olur. Hani kral çıplaktır da kimse söyleyemez, ta ki küçük bir çocuğun “Kral çıplak” sözü yankılanıncaya kadar çevresindeki çıkar çevresi dağılmaz.

Diğer karakterimize gelince, vizyonu ve ufku geniş kişilerdir. Bugünü günü birlik kararlarla geçiştirmek yerine 10-20 sene sonrasına bile geçerliliğini koruyabilecek fikirlerin öncüleridir. Onlara iğne deliği kadar ışık olsun yeter, kâinatı görebilecek yetiye sahiptirler. Hayallerini imkânsızlıklar üzerine kurarlar, kazanımları ulaştıkları noktada sınırlı değildir. Rasyonel çözümler ve çabuk organize olma becerileri vardır. Ekip ruhu içinde çalışmak haz verir. Bencillikten uzaktırlar, onları başarılı kılacak her işte canla başla çalışıp, getirisini ekibine mal edebilecek büyüklüktedirler. Kendi doğruları olmasına karşın, yeniliğe ve yeni fikirlere açık, paylaşımcı, eleştirileri sindirip, birikimlerini artırabilen aynı zamanda kimliklerini koruyabilenlerdir.

Bu iki insanın aynı kefeye konulup tartılmaya çalışılması hayretlere intikal. Sizlere önerim insanları inceleyin, düşüncelerini tartın, ölçün, biçin. Kolektif bir sosyalliği kendi çıkarlarına, yarar haline getirmek çabasında olanlara meydan vermeyin. Bu memleketin geleceği; ufku açık, vizyon sahibi beyinlerin elinde olmalıdır. Hiçbir şahsi çıkarı olmayan hesap kitap yapmayan bu kahramanların eline halat değil, önderlik mazbatası verelim ki, sıkışıp kaldıkları dar kalıplardan kurtaralım. Bakın görün o zaman neler olacak…