Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '17

 
Kategori
Deneme
 

Atatürk Soyadı, Ermeni bir Dilbilimci mi önerdi ?

Atatürk Soyadı, Ermeni bir Dilbilimci mi önerdi ?
 

“Atatürk” Soyadı, Ermeni Bir Dilcinin mi Önerisi?

21 Haziran 1934’te kabul edilen ve 2 Temmuz’da da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Soyadı Kanunu”ndan sonra, Türkler arasında bir soyadı alma yarışı başlamış ve henüz bir soyadı bulunmayan Mustafa Kemal için de hummalı bir arayış başlamıştı

Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına ilişkin bilgilerimizin çoğu genelde ezbere dayalı, araştırılmamış ve kısa bilgilerden oluşmaktadır.( Necdet Sevil- Dünya Bülteni / Tarih Dosyası)

Atatürk” soyadının bulunuşu konusunda, kaynaklarda birliktelik yok. Kaynaklardaki veriler, birbirini tutmamakta; her kaynak,”Atatürk” soyadını kendisi verdiğini ileri sürmektedir. Bu konudaki veriler; araştırma, inceleme bulgularına dayandığı söylenemez. Ne var ki kim önermişse Mustafa Kemal Atatürk’e de çok uygun. Türklerin Bilge Kağan, Kül Tigin atalarının görüş ve düşünceleri, Orhun Anıtlarına kazınıyor da “ “Atatürk” soyadıyla ilgili dilci ve tarihçilerin önerileri, nedense sağlıklı belgelere dayanmıyor ;çoğu anı niteliğinde.

“Atatürk” soyadından  önce Gazi’ye soyadı için şu 13 isim önerilir: 

1. Kemal Etel-Etil (Attila ’nın adının orijinal söylenişidir. Büyük nehir, ırmak demektir.) 

2. Kemal Etelalp (Altay dilinde büyük kahraman anlamına geliyor.)  

3. Kemal Korkut (Korkusuz, yavuz, heybetli.) 

4. Kemal Arız (Türk kahramanlarından Alp Arız’dan esinlenerek önerilmiş.) 

5. Kemal Ulaş (Bir Türk kahramanı Ulaş oğlu Salur Kazan’ın ismi.) 

6. Kemal Yazır (Türk kahramanı Yağlıkçı oğlu Yazır’ın ismi.) 

7. Kemal Emen (Türk kahramanı Ucen oğlu Emen Beg’in ismi.) 

8. Kemal Çoğaş (Güneş, ışık anlamına geliyor.) 

9. Kemal Salır (Türk kahramanlarından birinin adı.) 

10. Kemal Begit (Sağlam, kavi anlamına geliyor.) 

11. Kemal Ergin (İrfan sahibi, mütekamil demektir.) 

12. Kemal Tokuş (Türk kahramanı adı: Ertokuş-Cengaver.) 

13.Kemal Beşe (Mümtaz, seçkin anlamına geliyor.)

Saffet Arıkan da bu listeye Türkata ve Türkatası soyadlarını eklemiştir. 

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Mehmet Alkan, "Atatürk" soyadının nasıl bulunduğuna açıklık getirdi.

Toplumsal Tarih Dergisi’nin Ocak 2011 sayısında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Mehmet Ö. Alkan imzasıyla yayınlanan, “En Doğru Bildiğimizden Kuşkulanmak; ‘ Atatürk ’ Soyadı Nasıl Bulundu?” başlıklı yazıda, Ulu Önder’e Atatürk soyadının verilmesine ilişkin çok çarpıcı bilgilere yer verildi. 

Resmi kaynakların hemen tamamında “Atatürk” soyadının 24 Kasım 1934 tarihinde “Türk Milletine yaptığı hizmetlerden dolayı bir teşekkür ifadesi olarak”  TBMM tarafından verildiği hatırlatılan yazıda, “Ancak bu ismin nasıl bulunduğuna değinilmez. Bu konuya değinen kaynaklarda ise bir karışıklık ve karmaşa olduğu açıktır” denildi.(A+ A-, 17.01.2011 00.00)

Ocak-Şubat-Mart 1981 tarihli Süreç Dergisi’nin 5.sayısında Aytunç Altındal; Agop Martanyan Dilaçar, Mustafa Kemal’e,”Türklerin Babası anlamında kullanılması kaydıyla Atatürk adının verilmesini ‘öneren üç kişiden biri, hatta birincisi olarak tanınır. ”diyordu. Agop Martayan Dilaçarın ölümünden iki yıl sonra kaynak gösterilmeden ileri atılan bu sav, 1994’te Dzadur Ağayan’ın “Türkiye’de Ermeniler” ve 1998’de Türkiye Ermenileri Cemiyetince yayımlanan 75 Yılda Türkiye Ermenilerikitaplarında  da kaynak gösterilmeksizin yer alacak ve 26.09.2005 günlü Aksiyon Dergisi ile Esquire Dergisi’nin 2006’da yinelenmiştir. 27.01.2012 tarihli Hürriyet’te “Agop Martayan’ı biliyor musunuz?”başlıklı yazısında  Yalçın Bayer, Abdullah Bıçakçıgil’den aktararak:Agop Martayan, Mustafa Kemal Paşa’ya ‘Atatürk’ soyadını, teklif eden adamdır.

Agos gazetesinin 21.09.2012 günlü sayısında Levent Özata,”Cumhuriyet’in iyi çocuğu Agop  Martayan ya da Dilaçar” yazısında aynı savı yinelemişti.

Yeni Söz gazetesi 25.01.2016 günü “Atatürk soyadının mucidi bir Ermeni mi?”başlığını atıyordu.

17.06.2016 günlü Aydınlıkta “Atatürk ve Dilaçar” başlıklı yazıda Soner Polat, Prof. Dr. Öner Hortaçsu’nun "Hani biz Mustafa Kemal Paşa'ya "Atatürk" diyoruz ya... İşte bu Agop Martayan, Mustafa Kemal Paşa'ya "Atatürk" soyadını teklif eden kişidir." sözlerini aktarıyor; Yeni Akit gazetesi 10.01.2017 günlü sayısında “Agop Martayan Dilaçar, Mustafa Kemal'e Atatürk soyadının verilmesi TBMM'ye teklif eden kişidir" diyordu.( Cengiz Özakıncı, “Bütün Dünya”, Mart 2017)

1981'den bu yana 36 yıl boyunca sürdürülen bu propaganda, günümüzde internet sitelerinde, facebook'ta,  twitter'da "Atatürk'ün İsim Babası Agop Martayan Dilaçar'dır", "Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ‘Atatürk” adını almasını Türk milleti Agop Martayan’a borçludur." sloganlarıyla milyonlarca insana yayılmaktadır.

Oysa, Agop Martayan Dilaçar, sağlığında, kendisi böyle bir iddiada bulunmadığı gibi, Mustafa Kemal'in soyadı olarak benimsediği Atatürk sözcüğünün ilk hangi tarihte kim tarafından kullanıldığı çok iyi bilinen bir konuydu. Şöyle ki:

1. Atatürk'ün istemiyle 12.07.1932'de kurulan Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin Başkanı Saffet Arıkan'ın, Birinci Türk Dil Kurultayı'nın açıldığı 26.09.1932 günü, İstanbul radyosunda bir konuşma yapmış; bu konuşmanın metni, ertesi gün Hâkimiyeti Milliye gazetesinde yayımlanmıştı: "

İşte Atatürk sözcüğü, Mustafa Kemal'in bu soyadını almasından yaklaşık iki ay önce ilk kez Saffet Bey'in bu radyo konuşmasında kullanılmıştı. 

2.26.11.1947'de ölen Saffet Arıkan'ın kardeşi, Baha Arıkan, Ulus gazetesinin 26.11.1949 günlü sayısında yayımlanan “Atatürk Soyadı ve Arıkan” başlıklı yazısında, şöyle diyordu:

"Rahmetli ağabeyim Saffet Arıkan'ın ölümü üzerinden bugün, iki yıl geçmiş bulunuyor: (...) zannediyorsam 1335 senelerinde, Galatasaray Lisesinde iken Edebiyat Tarihi Hocam bulunan, merhum İbrahim Necmi Dilmen (...) bana; “Atatürk, soyadını, ağabeyinin bir nutkunda ilk defa kullandığı Atatürk kelimesini beğenerek almıştır." dedi. Bunun üzerine rahmetli ağabeyimden bu meseleyi sordum. (...) Kütüphanesinden, klişesini sunduğum müsveddeyi çıkardı. Müsvedde itina ile bir zarfa konulmuş, sarılmıştı. (...) Anlattı:

"Maarif Vekili olmadan evvel, 1934 senesi dil kongresinde, dil tetkik cemiyeti başkanlığına getirildim. Kongreden bir müddet sonra, 26 Eylül tarihi, dil bayramı idi. Bunun için bir nutuk hazırlamam gerekiyordu. Nutuk,"Ulu Önderimiz Atatürk Mustafa Kemal.." diye başlıyordu. (...) Atatürk o tarihe kadar, soyadı kanunu çıktığı halde (...) henüz soyadı almamıştı. Nutku kendisine gösterdim. “Atatürk “kelimesini görür görmez üzerinde durdu. Birçok kereler bu kelimeyi tekrar etti. (Çok güzel bir buluş, yalnız fazla iddialı) dedi. Ancak müsveddede düzeltmeler yaptığı halde, Atatürk'e, dokunmadı. Müsveddenin sonlarında, bir de Türk Atası diye bir tamlama kullanmıştım. Bunu daha fazla iddialı bularak, “Atatürk” olarak düzeltmemi emretti. Başka bir şey söylemedi. Ben nutkumu verdikten (27.9.1934 Hâkimiyeti Milliye No:4735) epey sonra, Gazi Mustafa Kemal, Atatürk'ü soyadı olarak aldı.”

Görülüyor ki, rahmetli Saffet Arıkan bu nutku hazırlarken, Atatürk (sözcüğünü-) ilk defa olarak kullanmış bulunuyor. Atatürk (sözcüğünü) kullanırken Atatürk'e soyadı bulmak gibi bir amaca hizmet etmiyordu. Böyle olduğu yazının sonundaki "Türk Atası"nı kullanmasından da anlaşılıyor. Ancak "Atatürk" (sözcüğünün) ilk defa bulunmuş ve kullanılmış olması ile bunun Gazi tarafından beğenilerek soyadı alınması şerefidir ki, Saffet Arıkan' a ait bulunmaktadır. Atatürk tarihini yazacaklara verdim bu olay ve belgeyi saptarken  bir kere de, o tarihi iyi bilen sayın Afet İnan'ın görüşünü aldım. (...) Sayın Âfet İnan, olayı, olduğu gibi açıklamak lütuf ve nezaketinde bulundular:

"Rahmetli Arıkan'dan naklen anlattığınız olay şöyledir:”Gazi bu nutuk yazıldığı zaman Dolmabahçede bulunuyorlardı. Saffet Bey (Arıkan) geldi. Yanında ben ve Saffet Bey vardık. Nutku gösterdi. Gazi, Atatürk kelimesi üzerinde çok durdu. Yalnız fazla iddialı buluyordu. Ancak çok beğendiği için kamuoyuna duyurulmasını uygun buldu. Ankara'ya döndükten epey sonra, Saffet Bey’in buluşu olan Atatürk'ü soyadı olarak aldı.”

3. Baha Arıkan'ın yazısından bir hafta sonra, Naim Hazım Onat, 03.12.1949 günlü Ulus gazetesinde “Atatürk Soyadı Üzerine Bir Kaç Hatıra başlıklı yazısında, "Atatürk" sözcüğünün Saffet Arıkan 'ın buluşu olduğunu açıklarken şöyle diyordu:

"(...) Arıkan'ı çok severdim, onun da bana içten sevgisi vardı. Bir akşam, gene Atatürk'ün sofrasında yan yana oturuyorduk. Atatürk'ün soyadı üzerinde konuşuluyordu. Bunun çok güzel bir buluş olduğundan bahsedilirken Büyük Önder, Arıkan 'ı göstererek: 

"Beyefendinin armağanlarıdır" demişlerdi.

O sırada kendisinden öğrenmek istemiştim:

“Arıkan, bunu siz mi buldunuz?”

Gülümseyerek cevap verdi:

"İltifat buyuruyorlar."

Atatürk bundan epeyce zaman önce de bana sormuşlardı:

"Atatürk mü, Türkata mı, hangisini daha iyi bulursunuz?"

"Beyefendinin armağanlarıdır" demişlerdi.

Mustafa Kemal, kendi elyazısıyla düzeltiler yaptığı bu metinde Saffet Arıkan'ın kullandığı "Atatürk" sözcüğünü beğenmiş; Saffet Arıkan bu metni radyoda okumuş, metin ertesi gün Hâkimiyeti Milliye'de yayımlanmıştır.

Ben birincisinin daha güzel olduğunu sebepleriyle arza çalışmıştım. O zaman Arıkan'ca bulunmuş olduğunu henüz bilmediğim bu şekillerden birincisinin kendilerince de uygun görüldüğünü bir müddet sonra bunu kullanmış olmalarından anladım.

Atatürk sözünü, Arıkan 'ın bulduğunda şüphem kalmamıştı.(...)”

Yukarıda belgelerini ortaya koyduğumuz üzere, "Atatürk" sözcüğü, ilk kez Saffet Arıkan 'ın 26.09.1934 günü İstanbul Radyosu'nda yapacağı konuşma metninde yer almış; Mustafa Kemal, üzerinde kendi elyazısıyla düzeltiler yaptığı bu metinde Saffet Arıkan'ın kullandığı "Atatürk" sözcüğünü beğenmiş; Saffet Arıkan bu metni radyoda okumuş; metin ertesi gün Hâkimiyeti Milliye'de yayımlanmış ve Mustafa Kemal bundan iki ay kadar sonra"Atatürk"  sözcüğünü soyadı olarak almıştır.

Gerçek bu iken ve Agop Martayan Dilaçar sağlığında yayımladığı yazılarda “Atatürk soyadını ben buldum” gibi bir iddiada bulunmamışken; onun 1979'da ölümünden iki yıl sonra, hiçbir somut veriye dayanmaksızın "Atatürk'ün İsim Babası Agop Martayan Dilaçar'dır" diyenler, bu yalanı 36 yıl boyunca yineleye yineleye, sonunda işi " Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın “Atatürk” adını almasını Türk milleti Agop Martayan’ a borçludur." noktasına getirmişlerdir.

Oysa ulusumuzun Atatürk'e, Kurtuluş Savaşı kahramanlarımıza, bize bu yurdu kanları canları pahasına armağan eden şehit ve gazilerimize, hiç değilse anılarını her türlü yalan ve uydurmadan korumak gibi bir borcu vardır.

İşte biz, bu borcumuzu ödemeye çabalıyoruz. Cengiz Özakıncı, “Bütün Dünya”, Mart 2017, cengizozakincibd@gmail.com

İsmet Paşa ve 22 arkadaşının 24 Kasım 1934’te Mayıs ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) kanun teklifi vermesiyle başlayan süreçte adımlar hızlıca atılmış ve aynı gün 2865 sayılı Resmî Gazete’de 2587 numaralı kanunla Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya ‘Atatürk’ soyadı verilmişti. Meclisin bu kadar hızlı karar alabilmesi (1 gün içinde) sizi yanıltmasın. 24 Kasım 1934 tarihinin niteliğine baktığımızda, tek parti iktidarı ile Osmanlı'nın tüm izlerinin silinip, eski ulemanın (bilginlerin) tamamıyla tasfiye edildiği, rejimin tüm kurum ve kuruluşları ile vatandaş üzerinde ağırlığını hissettirdiği yıllardır

Öte yandan daha önce imzasında olduğu gibi Mustafa Kemal’e ‘Atatürk’ soyadının verilmesi meselesinde de Dilaçar’ın adı geçiyor. Ermeni asıllı Agop Martayan Dilaçar, savaş başlayınca 19 yaşındayken Türk Ordusunda silah altına alınmış, önce Kafkas cephesine ardından Tehcir Kanunu kapsamında Şam’a gönderilmişti. Mustafa Kemal’le dostluğu Şam’da başlamıştı. Bu ilişki ileriki yıllarda gelişmiş ve Dilaçar, 18-25 Ağustos 1934 tarihleri arasında düzenlenen II. Türk Dil Kurultayı’ndan sonra Türk Dil Kurumu (TDK) başuzmanlığına getirilmişti. Çalışmaları sebebiyle her zaman Atatürk’ün takdirini kazanan bu vatandaşa 1935’te Mustafa Kemal’in emriyle Dilaçar soyadı verilmişti. 

1932 yılında Atatürk'ün bir Türk Dil Kurultayı toplayacağı duyurulunca, yalnız yurtiçindeki dil bilginleri değil yurtdışındaki Türkologlar ve Türkçe uzmanları da başvuruda bulunmuşlardı. Agop Martayan Dilaçar da başvuranlar arasındaydı. 26 Eylül 1932'de Dolmabahçe Sarayı'nda açılan Birinci Türk Dil Kurultayı'nda bildiri sunan Agop Martayan Dilaçar, 12 Eylül 1979'da ölümüne dek Türk Dil Kurumu üyeliğini sürdürecekti.

Sonuç

Saffet Arıkan, önerilen 13 soyada Türkata ve Türkatası soyadlarını eklemiştir.

Çankaya'da yapılan toplantıda liste okunduktan sonra, Mustafa Kemal Paşa, toplantı salonunda bulunan Naim Hazım Onat'a: "siz ne dersiniz?" diye sormuş Onat da şu cevabı vermiştir: "Türkata ve Türkatası kelimeleri gerek yazılışta gerek söylenişte bana biraz tuhaf geliyor. Arkadaşlar, biliyorsunuz tarihimizde Atabey unvanı vardır; anlamı da askerlikte müşavir, hoca demektir. Bu unvanı taşıyan birçok Türk büyüğü vardır. Biz de Türk'e her alanda atalık etmiş, Türklüğü kurtarmış, istiklaline kavuşturmuş olan büyük Gazi'mize Atatürk diyelim. Bu bana; şivemize da daha munis, daha uygun gibi geliyor."( Cem Tamer / Atatürk Soyadının Verilmesi Hk. 10.11.2009 )

Atatürk” soyadını kimin verdiğinde neden ikilem var;anlamak olanaksız. Ermeni asıllı Agop  Martayan Dilaçar adlı dilcinin Atatürk soyadını verdiği olasılığı mı ikileme neden? Dilaçar, Türk diline gönül vermiş bir dilci. Birinci Türk Dili Kurultay’ındaki “Türk, Sümer ve Hint-Avrupa Dilleri Arasındaki İlişki” adlı bildirinin 96.sayfasında,Sümerce “ad” (baba),Türkçe ata (baba) sözcüklerine yer veriyor. Dilaçar,”Atatürk” soyadını önermiş olabilir mi?

Son söz

Atatürk” soyadının kim tarafından verilişine ilişkin sözlü, yazılı kaynaklar birbiriyle çelişiyor. Kim verirse versin Atatürk’e ve Atatürkçülüğe karşı olanlar, bu soyadı benimsemese de, dünyaca benimsenmiş; hatta adının da önüne geçmiştir. Siz, ne dersiniz?

Hüseyin Başdoğan,20.04.2017

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..