Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk'ün istediği çağdaş nesiller yetiştirilinceye kadar Öğretmenler Gününü kutlamıyorum...

Atatürk'ün istediği çağdaş nesiller yetiştirilinceye kadar Öğretmenler Gününü kutlamıyorum...
 

Öğretmenlerin Vicdanına; Atanıza layık olun...


Eyyy Türk Eğitim sisteminin sözde miğferleri, eyyy Türkiye’nin çağdaşlaşma hamlesinin lokomotifi olması gereken Öğretmenler, 24 Kasım Öğretmenler günü ama ben kutlamıyorum hiçbirinizin öğretmenler gününü… Kutlamıyorum çünkü; eğitim değil derdiniz, insan değil kabeniz, çağdaşlaşma değil yönünüz, emek değil kıstasınız, insana ve kendi bilgi birikimine değil yatırımınız…

Kutlamıyorum çünkü layık değilsiniz başöğretmen Atatürk’e… Kutlamıyorum çünkü yetiştirdiğiniz kuşakları görünce sokaklar da yüreğim sızlıyor… Her biri kimliksiz, tektip, düşünmeyen, tartmayan, medya özentisi naylon kimliklerde, bireysel, bilgiden yoksun, donanımsız, … Kutlamıyorum öğretmenler gününüzü, kahroluyorum sadece yetiştirdiğiniz kuşakları görünce…

Millet mekteplerinden, Köy Enstitülerinden, 30’lardan, 40’lardan, 50’lerden, 60’lardan sonra bugün ki eğitime bakıyor ve kahroluyorum… Sizler, öğretmenler bireysel olarak kendiniz teslim olmuşsunuz neo-liberal politikalara, tek yaptığınız ücret hesabı ile günü kapatmak olmuş… Ne toplum umurunuzda, ne gençlik, ne gelecek… Cebiniz dolsun keyfiniz kaçmasın yeterli sizler için…. Derdi sadece maaş hesabı olan, ek dersleri dahi bilgi ihtiyacı olan insanlar için değil maaş zammı için yapan, 1980 sonrası oluşan eğitim politikasına uşaklık yapan, hiçbir tepki göstermeyen ama mevzu maaş hususu olunca meydanları dolduran, basının tepesine ekşiyen siz öğretmenler ne olur maaşlarınıza sahip çıktığınız kadar çağdaşlaşmaya da sahip çıkın, laik eğitim sistemine de sahip çıkın, düşünebilen insana da sahip çıkın, bilgi aktarma sevdasına da sahip çıkın… Sırf sahip çıkmayın yeri gelince karşı da çıkın… Kimliksizleştirme politikalarına karşı çıkın, düşünmeyen insan yaratma politikasına karşı çıkın, Milli Eğitim mantığına karşı çıkın, ders kitaplarındaki uyutmaya-saçmalıklara karşı çıkın, insanı metalaştıran mantığa karşı çıkın…

OECD üyesi ülkelerden seçilen 11 ülke arasında yıllık toplam en yüksek çalışma saatlerine sahip ülkeler arasında Türkiye ve Macaristan bulunuyormuş, bulunuyormuş ta ne oluyormuş yetişen nesillerin durumu ortada. Önemli olan çok yaşamak değil yaşadığın zamana çok şey sığdırabilmektir… Geçen zamanın önemi ortaya çıkan ürünle tespit edilir… Almanya, Hollanda, İspanya, … gibi gelişmiş ve ortalama gelir düzeyinin son derece yüksek olduğu OECD ülkeleri kıyaslama yaparak; ‘Türkiye'de ilköğretime veya liseye yeni başlamış bir öğretmen yılda toplam 14 bin 63 dolar, en üst derece öğretmen 17 bin 515 dolar alıyor. Bu ücretler OECD ortalamasında 28 bin dolar ile 54 bin dolar arasında değişiyor.’ deniliyor. Eyyy öğretmenler sizin o ülkelerdeki asgari ücretten, ortalama gelir düzeyinden ve Türkiye’deki asgari ücret ve ortalama gelir düzeyinden hiç haberiniz yok mu? Dilerim ki öğretmenlerimiz daha iyi maaş alsınlar ama ne olur yukarıya bakmadan önce, ülkenizin gerçeklerini de göz ardı etmeyin, asgari ücretle geçinmeye çalışan insanları, işsizler ordusunu, sizin aldığınız ücretin yarısından bile aşağıya sizin çalışma saatinizin kaç katı fazla çalışmaya mecbur üniversite mezunu arkadaşlarınızı düşünün biraz…

Atanıza layık olun Eyyy Öğretmenler, Atanıza layık olun ve Laik, aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirin… Bakın Atamız sizden neler istiyor, okuyun ve silkelenin…

"Öğretmenler! Cumhuriyet sizden düşünceleri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister."

“Milletleri Kurtaranlar; Yalniz Ve Ancak Ogretmenlerdir. ögretmenden, Egiticiden Yoksun Bir Millet; Henuz Millet Adini Almak Kabiliyetini Kazanmamistir.”

“Muallime hanımlar ve muallime efendiler, Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir.Fakat bu iki ordudan hangisi daha değerlidir, hangisi bir diğerinden üstündür? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz. Bu iki ordunun ikisi de hayatidir. Yalnız siz irfan ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun değer ve yüceliğini anlatmak için şunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya, niçin öldüğünü öğreten bir orduya mensupsunuz. Biz iki ordudan birincisine, vatan çiğnemeye gelen düşman karşısında kan akıtan birinci orduya -bütün dünya bilir, bütün dünya şahit oldu ki- pek mükemmelen sahibiz. Vatanın dört sene önce düştüğü büyük felaketten sonra, yoktan var olan bu ordu, vatanı yok etmeye gelen bu düşmanı kutsal vatan toprağında boğup mahvetti. Yalnız bu orduya sahip olmakla, işimiz bitmiş, gayemiz bu ordunun zaferiyle son bulmuş değildir. Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır. Milletimizi geçek mutluluğa, kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata döndüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce büyük, kusursuz, nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zorunluluğunda bulunduğumuzu inkar edemeyiz. Eski idarelerin en büyük kötülüklerinden biri de irfan ordusuna layık olduğu önemi vermemeleridir. Eğer önem verilseydi, geleceği emanet ettiğimiz sizlere, gelecek kadar güvenilir bir mevki verilmesi gerekirdi. Henüz üç dört senelik hayata sahip olan milli idaremizde irfan ordusu ile layık olduğu kadar ilgilenilememiştir. Fakat buradaki mecburiyeti milletin münevverleri olan sizler elbette ki daha iyi takdir edersiniz. Bütün kuvvetimizi yalnız cephede toplamaya mecbur olduğumuz bu kısa süre içinde tabiatıyla irfan ordusuyla gereğince meşgul olamadık. Lakin Cenab-ı Hakk'a şükürler olsun ki düşman karşısındaki aziz ordumuz için harcadığımız bütün emekler mutlu sonucunu verdi. Artık bundan sonra aynı kuvvet, aynı faaliyet, aynı istekle irfan ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan dahi emeklerimizin, faaliyetlerimizin mutlu ve başarılı sonuçlarını aynı parlaklıkta elde edeceğiz. Asker ordusu ile irfan ordusu arasındaki birliktelik ve alakayı belirtmek için şunu da ifade edeyim, kıymetli bir eserden ordunun ruhu kumanda heyetidir deniliyor. Hakikaten böyledir. Bir ordunun kıymeti kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür. Siz öğretmenler, sizler de irfan ordusunun kumanda heyetisiniz. Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle ölçülecektir. İstiklal mücadelesinde üç dört senedir düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşla ordunun ruhu olan kumanda heyeti değerlerinin yüksekliğini nasıl ispat etmişse, bundan sonra yapacağımız yenilikler milletimize bir karanlık gibi çöken genel cehaleti mağlup etmek savaşında da irfan ordusunun ruhu olan siz öğretmenlerin aynı yeteneği ortaya koyacağınıza eminim. Bu konuda size güveniyor ve saygı ile selamlıyorum." Mustafa Kemal ATATÜRK

Öğretmenlerin vicdanına yazılmış bir yazıdır... Toplumun ve Atanın beklentileri sizden çook büyük... Layık olun ne olur...!!!

Ali Necati DOĞAN

 
Toplam blog
: 64
: 5712
Kayıt tarihi
: 27.06.07
 
 

İnsanım herkes kadar; zengin kadar fakir kadar, kadın kadar erkek kadar, Müslüman kadar Hristiyan ka..