- Kategori
- Tarih
Atatürk'ün İzlediği Süreç
15-20 Ekim 1927 CHP 2. Kurultayında Atatürk’ün SÖYLEV adlı sunumu bugün de okunmalıdır.
Atatürk’ün cephe gerisindeki düşünürlüğünü şöyle özetleyebiliriz:
. Hiçbir sınır tanımayarak dünyadaki bütün Türkleri bir devlet olarak birleştirmek ulaşılmayacak bir amaçtır.
. İslamcılık ve Turancılık siyasasının başarı kazandığına ve dünyayı uygulama alanı yapabildiğine tarihte rastlanmamaktadır.
. Soy ayırımı gözetmeksizin bütün insanlığı kapsayan tek bir dünya devleti kurma hırslarının sonuçları da tarihte yazılıdır.
. İnsanlara her türlü özel duygularını ve bağlantılarını unutturup onları kardeşlik ve tam eşitlik içinde birleştirerek insancı bir devlet meydana getirme kuramının da kendine özgü koşulları vardır.
. Bizim aydınlık, uygulanabilir gördüğümüz siyasal yönetim
“ ulusal siyasadır.”
. Tarihin dediği de budur. Bilimin, aklın, mantığın dediği de böyledir. Bunun dışında hayalperest olmak yanılgısına düşeriz.
. Ulusal siyasa kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup ulusun ve yurdun gerçek mutluluğuna, bayındırlığına çalışmak; gelişigüzel, ulaşılmayacak istekler peşinde ulusu uğraştırmamak ve zarara sokmamak.
. Uygarlık dünyasının uygarca ve insanca davranışını ve karşılıklı dostluğu beklemek.
. Ulusal egemenlik temeline dayanan halk hükümeti, cumhuriyet.
Büyük Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurma sürecinde dünya görüşü, amaçları Söylev’de açıkça görülüyor.
. Gerçek, Osmanlı Devleti’nin ve halifeliğin yıkıldığını ve ortadan kalktığını düşünerek yeni temellere dayalı yeni bir devlet kurmaktı. Ama, durumu olduğu gibi söylemek, amacın büsbütün yitirilmesine yol açabilirdi.
. Mecliste ilkin halifelik ve padişahlık onuru ile bağlantılı İstanbul hükümeti ile uzlaşmak baş göstermişti.
Atatürk’ün izlediği yöntem karşısına almadan yol almaktı. Bunu Mecliste şöyle dile getirir:
. Ulusun bağımsızlığını ve yurt bütünlüğünü sağlama. Padişah ve halife başka şey düşünmüş olabilir mi?
. Bizi suçlamak için çıkarılan fetvanın uydurma olduğunu dile getirir.
.Padişah ve halife baskı ve zordan kurtulduğu zaman Meclisin düzenleyeceği yasaya uygun durumunu alır.
Zamanla amaç anlaşılır. İşte o zaman tartışmalar, olaylar birbirini izler. Bu süreç ulusal birliği kişisel girişim olarak görenlerin tutumlarını şöyle dile getirir:
. Benim girişimlerde bulunmamın yasaklanmasını savunulur.
. Bütün kötülüklerin “ben”den geldiği savı ileri sürülür.
. Beni ulusa karşı bir silah olarak kullanırlar.
. 24 Nisan 1920 günü gizli oturumda Meclise bu durumu açıkladım.
Atatürk yöntem olarak örgütlü davranmaya, bunun da en büyük göstergesi Meclise başvurma, karar çıkarma.
Atatürk bu süreci kimlerle, kimlere karşı sürdürdü.Bunu kendisinden dinleyelim:
. İsmet Paşa, gerek Genel Kurmay Başkanlığında, gerek daha sonraki cephe komutanlığında gösterdiği yararlılık ve üstün çaba, kendisine görev verişteki yanılmazlığımı edimli olarak kanıtladı. Ulus, ordu, tarih karşısında içim adamakıllı rahattı.
Atatürk’ün izlediği örgütlülük, güvendiği arkadaşlarla birlikte davranma, Meclisin olurunu alma tek başına karar almama. Bu gerçeği Samsun’a çıkmadan İstanbul’da başlatmıştı. İnönü’yle birlikteliği bu süreçte İstanbul’da başlar Anadolu’da Kurtuluş Savaşı’nda, Mudanya’da, Lozan’da sürer.
*