Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '14

 
Kategori
İnançlar
 

Ateizm, mantıklı mısın ?

Ateizm, mantıklı mısın ?
 

Onu (Kur'an'ı) Muhammed (sas) yazdı diyenler, bu yazım sizin için.


Yazımı yazmadan önce çok hazırlık yaptım diyebilirim. Kitaplar okudum. Olaya her iki yönden de baktım. Bir ateistin gözünden de bir müslümanın gözünden de baktım bu işe. Sonra kılıktan kılığa girdim, ateistlerle tartıştım, sonra başka gün müslümanlarla... Herkese sorular sordum. Sonra dedim ki; "evet, yol bu." Yazımın devamını, Kur'an'ı Hz. Muhammed yazmıştır diyenler için yazıyorum. Zira 1382 yıl öncenin teknolojisi bunları pey yapabilecek gibi durmuyor...  İsteyen olursa, kafasına takılanları yorum ile yahut mesaj ile sorabilir.

1382 yıl önce Kur'an'da Atmosfer Tanıtılıyor. 

"Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yerküreye; "İsteyerek veya istemeyerek gelin." dedi. "İkisi de isteyerek geldik" dediler. (Fussilet Suresi, 11. ayet) 

Ayeti birkaç kez daha okuyun lütfen. Şimdi ayetin tefsirine geçelim; ilk nokta şu; "sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi." Burada, "semaya yöneldi" deniyor. İlk ipucu bu. Daha sonra Allah, yeryüzüne ve gökyüzüne bir uyum çağrısında bulunuyor. İsteyerek veya istemeyerek gelin. Bu cümledeki bir diğer sırra az sonra değineceğim. Bunda 30-40 yıl önceye kadar, ısı derecesi uygun olan her gezegende yaşam olacağı kanısı yaygındı. Ancak ilerleyen yıllar, bir gezegenin atmosfere ne kadar zor sahip olabileceğini gösterdi. Zira, gezegenler ile atmosfer arasında inanılmaz bir zıtlık hakim. Atmosfer; gökyüzünde gaz atomlar demektir. Bu atomlar, büyük gezegenlerin tümünde yeryüzü tarafından emilir. Küçüklerde ise, gazlar tutunamaz ve uzaya fırlar. (malumunuz Dünya, küçük bir gezegen) Şimdi, bir kez daha tekrar edelim. İsteyerek veya istemeyerek gelin. Atmosferdeki moleküller uzaya kaçmak istiyor, yeryüzü ise onları emmek. Yani bir araya gelmeleri, isteksiz bir olay. Bu şartlar gezegenler adına milyarda bir denilecek kadar, az bir ihtimaldir. Bunu daha 60-70 yıl önceye kadar bilen yoktu, durun bir dakika, vardı 1382 yıl önce sanırım bazıları görebiliyordu bunu. Sonra semaya yöneldi. Son olarak bu cümle bizlere; evet işte atmosfer tanımı Kur'an'da var dedirtiyor.

Nobel Ödülü Alan Teori, 1382 yıl önce Kur'an'da.

"O Allah ki; herşeyden münezzehtir: Arzın bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha nice bilmediklerinizden bütün çiftleri yaratmıştır." (Ya-sin Suresi, 36.ayet)

Yaklaşık 5 gün boyunca, 13 kişiye-2 kişi (bu benim grubum) olarak, internet ortamı üzerinde tartıştığım, insanların direttiği, itirazlarda bulunduğu ayette, Allah bizlere çift yaratılışı izah ediyor. (5.günün sonunda tartışma konum, tartışma yaptığımız forum üzerinden esrarengiz bir biçimde silindi. Nedeni ise gelen aşırı rahatsızlık ve şikayetlermiş.) 

Çift yaratılışın, bilimsel tanımı benzer zıtlardır. Misal, sıcak-soğuk. Bu ikisi birbirne tıpatıp benzer ancak zıt etki ve zıt karakterdedirler. Ayeti ilginç kılan, Allah'ın 3 adet örnek veriyor olması: 1. Toprağın çıkardığı çifter 2. Nefislerdeki çiftler (benzer zıtlar) 3. Daha nice bilmediğimiz benzer zıtlar Tabi sizlere öncelikle, bir bilimsel kanıt göstermem gerekiyor ki bana daha doğrusu Kur'an'a inanasınız. Büyük fizik bilginlerinden Anderson'un pozitronu keşfetmesi, bilim için büyük bir dönüm noktası olmuştur. Bu sayede Maurici Draç, çift yaratılışın temel ilkelerini buldu. Evrenin bir noktasında kvant, belli bir yönde şipin yapar, bir parçacık meydana gelince aynı anda otomatik olarak ikiz zıtı doğar. Meşhur ikiz zıtlardan bazıları; 

Elektron-Pozitron 

Proton-Anti Proton

Nötron-Anti Nötron

Atom Çekirdeği de 1382 yıl önce Kur'an'da idi.

"Hayır! Kasem ederim Hunnese, Künnese akıp gidenlere."  (Tekvir Suresi, 15-16.ayetler)

"Hayır, Kasem ederim pusup kaybolana, orbitlerinde (yörüngelerinde) akıp gidenlere."  

Gerçekten kavranması zor bir ayet. Aslında, şöyle bir baktığınızda atomdan bahsettiğini az-çok anlayabilirsiniz. Benimle tartışmaya girenlerin yaptığı en büyük hata da bu idi; yalnızca meale bakmak. Oysa ki; tefsirler, meallerde anlanılmayacak anlamları bizlere vermek için var değil mi ? Öncelikle HUNNES ve KÜNNES kavramlarını açıklamak isterim; 

HUNNES: Akışın tersi, pusma, büzülme, dürülme manasındadır. KÜNNES: Belli güzergah, mahrek, hareket halindeki cismin oluk ve yuvası.

Burada şu ifadeye yani Fela Uksimu (Hayır, kasem ederim.) İfadesine dikkat etmek gerekir. Zira bu ayetlerde bir fizik bilgisi içerisinde kıyamet anlatılıyor ve bundan sonra Allah'ın kasemi başlıyor. Bu da demek oluyor ki; çok önemli açıklamalar bizi bekliyor. Bu tefsiri çok uzatmayacağım; zira çok detaylı. Şöyle devam edelim; Künnes ve Hünnes hali, fizikte şuralarda karşımıza çıkıyor; 

Atom'da: Korkunç enerjinin varlığını özüne sindirip pusmuş (Hunnes) bir çekirdek ve onun etrafında, orbitlerde (yuvalarda) (Künnes) akıp giden elektronlar. Bence yeterince açık. 

Atomun dışında; kvantlar ve boyut kanallarında ve yıldızlarda mevcut. Ancak bu iki konu da, bu ayeti tam net karşılayamıyor. Ancak atom kavramı, gediğine oturan taş misali, önümüze çıkıyor.

Couesteau'nun Keşfi 1382 Yıl Önce Yine Kur'an'da.

"İki denizi kavuşmaları için salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır, kavuşmuyorlar." (Rahman Suresi, 19-20. ayetler) 

Güzel bir coğrafya konusu aslında. Denizlerin hareket etmesi, ancak hiçbir denizin başka bir denizle karışmaması. Sanırım, benden yine bir bilimsel açıklama isteyeceksiniz. Denizaltı araştırmaları ile ünlü Kaptan Couesteau, Akdeniz ile Atlantik Okyanusu'nun kimyasal ve biyolojik yapı açısından farklılığını tespit etti. Olayın izahını yapmak için Cebeli Tarık Boğazı'nda çeşitli denizaltı araştırmaları sonucunda; 

"Cebeli Tarık Boğazı'nda, güney yakasında (Fas), ve kuzey yakasında (İspanya), deniz dibinden inanılmaz tatlı sular fışkırmaktadır. Her iki kıyının dibinden birbirlerine doğru 45 derecelik açılar şeklinde fışkıran bu dev su kanalları, tarağın dişleri gibi karşılıklı bir baraj yapmaktadır. Bu nedenle ne Akdeniz Atlantik'e, ne de Atlantik Akdeniz'e karışmamaktadır."

Nitekim bu tespitlerinden sonra kendisine bahsi geçen ayet gösterilmiş, Kur'an'a hayran kalmış ve "bu olayın Kur'an'da olması gerçekten çok şaşırtıcı." şeklinde bir ifade kullanmıştır.

Bu ayeti tartışırken, insanlar binyıllardır gemilerle keşifler yapıyorlar denmiş olsa da, bir zaman sonra bunun gemiler ile keşfinin mümkün olmadığı ancak denizaltı araştırmaları ile mümkün olacağını anlayan tartışmacılar, bir süre sonra bu sözlerinden vazgeçmişlerdir.

Anne Karnındaki Üç Karanlık Bölge 1382 yıl önce Kur'an'da açıklanmıştı.

"Sizi tek bir nefisten yaratmış, sonra ondan eşini var etmiştir; sizin için hayvanlardan sekiz çift meydana getirmiştir; sizi annelerinizin karınlarında üç türlü karanlık içinde; yaratılıştan yaratılışa geçirerek yaratmıştır; işte bu Rabbiniz olan Allah'tır..." (Zümer Suresi, 6.ayet) 

Bu tefsiri de çok uzatmak istemiyorum. O nedenle kısaca, anne karnındaki bu üç bölgenin ne olduğunu bilimsel açıdan da onaylanmış olarak açıklayacağım; 

1. Bölge: Yumurta Hücresinin Fallop Kanalları 

2. Rahim İçi Derisinin Üst Kısmı  

3. Içı Sıvı Dolu Yeni Kase 

Açıklama olarak bunları kafi görüyorum. Kur'an, açıkça 3 bölge demiş, bilimde bunu yukarıdaki gibi göstermiştir.

Atmosferin 7 Kat Oluşu Da 1382 Yıl Önce Kur'an'da idi.

"Allah, yedi kat göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır." (Talak Suresi, 12.ayet)

Yine aynı tartışma ortamında, bu ayeti söylediğim zaman, bir tartışmacı hemen söz aldı; Hayır, atmosfer yedi değil beş katmandır. dedi. Ama ben dersime sıkı çalışıp da gelmiştim. Atmosfer 5 ana, 2 tane de ara katmandan oluşur. Ana katmanlar: Troposfer, Stratosfer, Mezosfer, Termosfer, Ekzosfer. Ara Katmanlar; Ozonosfer, İyonosfer. Yani bu demek oluyor ki; atmosfer 5 değil tam 7 katmandan oluşmaktadır. Sizin de tahmin edeceğiniz üzere, atmosferin bu 7 katmanı da bilimsel olarak kanıtlanmıştır. 

Dünya'nın Şekli de, 1382 Yıl Önce Kur'an'da idi.

"Sonra arzı söbütleştirdi. (Deve kuşu yumurtası şekli verdi.) (Naziat Suresi, 30. ayet) 

Bu ayete, söbütleştirdi demek yerine yayıp döşedi diyenler de vardır. Bu deha kelimesindeki anlam ayrımından gelmektedir. Ancak arapça lügatlerin birçoğu bu kelimeyi deve kuşu yumurtası olarak tanımlamıştır. Bildiğiniz üzere, dünya yuvarlak değil, geoit şeklindedir. Ayette deve kuşu yumurtası denmesinin sebebi; yuvarlağa en yakın şeklin deve kuşu yumurtası oluyor olmasıdır. Dünya'nın "gerçek" şeklini incelediğinizde, ikisi arasındaki benzerliği hemen anlayacaksınızdır. Ancak ayet aslolarak Dünya'nın küreselliğine dikkat çekmiştir. 

Evrenin Sürekli Büyüyor Olması Yine 1382 Yıl Önce Kur'an'da idi.

"Göğü, kendi ellerimizle biz kurduk ve biz onu genişleticiyiz." (Zariyat Suresi, 47. ayet)

Hubble, 1912 yılında galaksilerden gelen ışığın tayfını incelemeye başladı ve birçok galaksinin tayfı üzerindeki siyah çizgilerin, olmaları gereken yerden kırmızı uca doğru kaydıklarını keşfetti. Buna kırmızıya kayma da denmektedir. Bilimde yeni bir çağ açan bu keşiften 1280 yıl önce Kur'an'da, biz onu (evreni) genişleticiyiz. ifadeleri ile, Allah insanlara bir bilimsel açıklamada daha bulunuyordu.

Değerli okurlar, yazımda Kur'an-ı Kerim'de geçen, bazı bilimsel olarak kanıtlanmış ayetleri sizlerle paylaştım. Ancak hala benim kafamda sorular var, acaba benzer başka ayetler de var mı diyenler olursa hiç çekinmeden şahsıma mesaj atabilirler. 

Değinmek istediğim bir diğer konu; ateist kişilerin "Kur'an'ı, Muhammed (sas) yazdı" söylemleridir. Eğer hala bunu söylüyorsanız, rica ediyorum yazıyı bir kez daha okuyunuz. Zira binlerce insanın yıllarca araştırarak bulduğu yahut tek bir insanın büyük makinelerle bulduğu (Hubble) bu bilimsel tespitler, 632 yılının teknolojisi ile keşfi mümkün olmayan olaylardır. Yazıma Bakara Suresi'nden şu ayet ile son veriyorum;

"Eğer kulumuz Muhammed'e indirdiğimizden şüphe içindeyseniz, haydi onun gibi bir sure getirin. Eğer doğru sözlü iseniz, Allah'tan başka bütün şahitlerinizi de çağırın. Yok eğer yapamadınızsa, ki ebediyyen yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olup, inkarcılar için hazırlanmış ateşten sakının." (Bakara Suresi, 23-24. ayetler)

*Yazımın hazırlanmasında Dr. Haluk Nurbaki'nin, Kur'an-ı Kerim'den Ayetler ve İlmi Gerçekler adlı eserinden de yararlanılmıştır.

Saygılarımla,

Kamran.

Kamuran değil kamran.

 
Toplam blog
: 16
: 886
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Sadedir hayatım. Üniversite de bir bitse der dururum. Tıp zaman zaman zorlasa da en zevkli bölüm...