Atilla Yayla üzerine...

İngiliz edebiyatı profesörü, yazar, felsefeci, eleştirmen Edward Said 2000 yılında Lübnan sınırına giderek, İsrail tarafına attığı taşın Reuters muhabiri tarafından görüntülenmesiyle dünya basınına konu olmuştu. Bunun üzerine Columbia Üniversitesi Muhafazakar Öğrenciler Birliği’nin (CCCC) öncülüğünde Üniversitenin Öğrenci Konseyi (CCSC) tarafından çoğunlukla alınan bir kararla, Said’in üniversiteden uzaklaştırılması, Üniversite Senatosunun gündemine taşındı. İşte o zaman Üniversitenin Akademik Kurul Başkanı Johnatan R. Cole'un kendisi ve Rektör adına 18 Ekim 2000 tarihinde manifesto gibi bir yazı yayınlandı.

Günümüzdeki Prof. Dr Atilla Yayla ile tartışmalara ışık tutacağına inandığım ve aşağıda alıntılarını bulacağınız yazının tamamını Radikal gazetesinin 17 Aralık 2000 tarihli baskısında bulabilirsiniz. Bu yazıda adı geçen Edward Said yerine Atilla Yayla, Columbia Üniversitesi yerine Gazi Üniversitesi, Johnatan R. Cole'un yerine GÜ Rektörü Prof. Dr. Kadri Yamaç koyun. Güzel olmaz mıydı?

"Üniversite yönetmeliği Fakülte üyelerinin sahip olduğu haklar ve güvenceler üniversite yönetmeliğinin, ....... 70. maddesinde ifade edilir. Şöyle ki: 'Akademik özgürlükten kasıt, bütün öğretim görevlilerinin, sınıflarında konularını tartışırken özgür olmalarıdır; bu özgürlük, araştırma ve bu araştırmaların sonuçlarını yayımlama özgürlüğünü de içerir. Öğretim görevlileri fikirlerini ifade etmelerinden veya özel ya da kamusal alanda kurdukları ilişkilerden dolayı üniversite tarafından cezalandırılmaz.

***

Profesör Said'in faaliyetleri de, diğer öğretim görevlileri gibi, bu akademik özgürlük ilkeleriyle güvence altındadır. Columbia'da bir ifade yasası olduğuna inanmadığımız gibi, ifade polisi gibi davranmayı da reddediyoruz.

***

Bir üniversite için, bireyin siyaseten baskın bir ideolojinin titreten felç edici etkisinden korkmaksızın, görüşünü ifade etmekte kendisini özgür hissetmesinin güvence altında olmasından daha temel bir ikinci şey yoktur

***

Fikirler, sınıf içinde veya dışında kamusal ifade buldukça anlam taşır; bu fikirler bize çirkin gelebilir, 'doğruluk' mefhumumuza aykırı düşebilir, yargılarımıza veya kabullerimize meydan okuyabilir, ama ne olursa olsun akademik düzenimizin temel yapısını tehdit etmediği sürece güvence altında olmaları gerekir.

***

Columbia olarak biz, McCarthy döneminde de, diğer kurumların yaptığı gibi, farklı siyasi görüşleri olan profesörlerimize kısıtlama uygulamak veya onları işten uzaklaştırmak doğrultusundaki baskılara ve telkinlere boyun eğmedik; bugün de ifade özgürlüğünü güvence altına alan tutumumuzdan geri adım atmayacağız

***

Eğer Profesör Said'in özgürce yazma ve konuşmasını güvence altında tutmayı reddedeceksek, bir sonraki bastırılanın kim olacağını da, hangi erkek veya kadının fikirlerini çekinmeden ifade edeceğini belirleyen engizisyon üyesinin kim olacağını da şimdiden düşünmeye başlamamız yerinde olmaz mı?

***

Öğrenciler ve öğretim görevlileri benim de pek doğru bulmayacabileceğim şeyler yapabilirler, ancak üniversitenin otoritesini asla bir dizi fikri, o sıra yönetsel pozisyonları işgal edenlerin fikirlerine uymaya zorlamak yönünde kullanmayacağım."

Columbia Akademik Kurul Başkanı Johnatan R. Cole