Avukatları nasıl bilirsiniz?

Her meslekte onurlu, dürüst insanlar olduğu gibi, ahlaksız, üç kağıtçı insanlar da vardır. Bugüne kadar hemen hemen her meslekte insanlar tanıdım. Ama herhalde rastlantı olacak, bugüne kadar dürüst bir avukat karşıma çıkmadı.

Uzun zamandır 38 dairelik bir sitenin yöneticisiyim.  Özellikle emekli öğretmenler, ve diğer bütün daire sakinleri aidatlarını muntazam öderlerken, mesleği avukatlık olan bir daire sakini üç yıldır aidatlarını ödememektedir. Herhalde bugüne kadar yirmi otuz kere telefon açmama, ve her seferinde önümüzdeki hafta yatıracağım demesine rağmen, en sonunda telefonlarıma bile çıkmamaya başladı. Geçenlerde oğlunu gördüm, tamam önümüzdeki hafta yatıracağız dedi. Bakalım Pazartesiye kadar bekleyip, oğlunun da ona benzeyip benzemediğini anlayacağım. Aslında o kadar küçük paralar için icraya vermeye değmez, eminim, bir yolunu bulup, davayı uzatıp giderler.

Geçenlerde bir avukat arkadaşıma da, bu konuyu anlatıp, “Sizin meslektekiler yaramaz adamlar” dediğimde. “Hiç sorma, ben de aidat davalarına bakıyorum. Aidat borcu olanların hemen hemen hepsi Avukat” dedi.

Geçenlerde eşim, zaman zaman bize de gelen, ve dairelere temizliğe giden, bir hanımın durumundan söz etti. Ben de sitenin merdivenlerini o hanıma temizletirim. Kadının şöyle bir sorunu olduğunu söyledi.

Oğlunu bir kursa yazdırmış. Kursun ilk üç taksidini ödedikten sonra, diğerlerini ödeyememiş. Çünkü yazlık yerlerde kadının kış aylarında iş bulması güçmüş. Kadının kocası da İstanbul dışında elektrik işleriyle uğraşıyor, ama çalıştığı yerden parasını düzenli alamıyormuş. Dolayısıyla kadın kursun diğer taksitlerini ödeyemeyince evine icra gelmiş. Gelen avukat, “Buzdolabını ve televizyonu haczedeceğiz. Ama sen borcunu taksitle ödeyeceğin konusunda buraya imza atarsan, bu mallara haciz uygulamayız.” demiş.  Aslında yeni çıkan kanunlara göre artık ev eşyaları haczedilemiyor. 

Eşim bana bunu söyleyince, “Kadın sakın imzalamasın, yoksa ödeyemezse ceza evine girer dedim.” Eşim daha sözümü bitirmeden, "Kadın imzalamış, ve avukat da, kadın  hakkında 3 ay hapis istemiyle dava açmış" dedi.. Bu avukat dürüst biri olsa, zaten muhtaç olan kadının ev eşyalarını haciz ettirmekle korkutmaz, ve imza alırsa da en azından, “Bak bunu imzalıyorsun, ama ödemezsen hapse girersin” diye ikaz eder. Tabii, avukat bunların hiç birini yapmamış.

Yasalara göre icra taahhüdünde bulunan kişi taahhüdünü yeride getirmezse, ceza evine giriyor.

Sonuç olarak kadının cezaevine girmesine izin vermedik tabii ki…

Bundan sekiz yıl önce bloğumda kullanmış olduğum bir fotoğraf yüzünden , bir Avukat benden fotoğrafın telif hakkıyla ilgili olarak suç duyurusundan vazgeçmek için  5000 TL. istemişti. Neyse ki, sonunda savcılık hakkımda takipsizlik kararı verdiğinden bu parayı ödememiştim. O konuyla ilgili yazdığım bir bloğa 2009 yılında kaybettiğimiz blog yazarımız rahmetli Mustafa Mumcu aşağıdaki yorumu yazmıştı.

“Avukat arkadaşlar darılmasınlar ama, üçkâğıtçı olmayan avukat zor para kazanır. Dünyanın her yerinde böyle ama, sadece Türkiye'de değil. EHER GLAUBE ICH AN DIE UNSCHULD EINER HURE, ALS DIE GERECHTIGKEIT DER JUSTIZ. Meali: Bir fahişenin bakire olduğuna inanırım ama adalet makamlarının adaletine asla..”

Bu konuyu bir fıkra ile tamamlamak istiyorum. Ama bunu dürüst avukatlar üzerine alınmasın. 

Zengin bir ailenin kızı avukat sevgilisinden hamile kalmış. Avukat genç, kızla evlenmek istemiş. Kız bu evlilik konusunu ailesine soracağını söylemiş. Ailenin büyükleri bu konuyu aralarında konuşmaya karar vermişler. Konuşma sonunda ailenin kararı olumsuz olmuş. Kızın o avukatla evlenmesine karşı çıkmışlar. Kararların gerekçesi ise şuymuş.

“Aileye  bir avukat gireceğine bir p.ç girsin daha iyi”