Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

21 Eylül '19

 
Kategori
El Sanatları
 

Ayakkabı Zanaatı

ÇARIKTAN, SANDALETE KUNDURACILIK… 
İnsanların en önemli gereksinimlerinden birisi hiç şüphesiz ayakkabıdır… 
Ya da ayağa giyilen nesnelerdir… 
Ayakkabının önemi her zaman her zaman kavranmıştır. Çünkü her insan yürüyecek, dolaşacak, çalışacak, karda kışta soğukta, sıcakta, her türlü zeminde ve şartlarda bulunacaktır. Bunları yaparken de buralarla ilk temas eden ayaklar olacaktır. 
 
Bugün bize kadar ulaşan her gereksinimi ve medeni kullanma araçlarını, teknolojiyi bulan insanlar, geçmiş zaman içinde de günümüzün modern ayakkabıları olmasa da, hayvan derisinden çarık yapıp ayağına geçirmeyi bulmuş ve geliştirmeyi başarmıştır… Çarık ilk insanlardan günümüze kadar gelmiştir. Bu gün, Türkiye’de, hatta bizim bölgemizin bazı yörelerinde hala çarık giyenlerin sayısı hiç te az değildir. 
 
Ayakkabıcılık, ya da kunduracılık modern sanayi halini almış, hatta fabrikasyon üretime dönüşmüş ve bu modern sanayi yapımı ayakkabıları insanlarımız beğenmez olmuştur, daha fazla modernlik beklentisi içine girilmiştir. 
 
BİZİM İLDE AYAKKABICILIK ZANAATI 
Bir zamanlar benim şehrim, ayağa giyilen her çeşit nesnenin imal edildiği, yurdun dört bir yanına satıldığı bir yerdi. Hatta bu öneminden dolayı, malum olunduğu üzere şehrimin göbeğine denilecek bir yere “Kunduracılar Sitesi” bile kurulmuştu.
 
Bizim ilde (Isparta) yapılan ayakkabı çeşitleri saymakla bitmez. Bugünkü kadar modern modelleri de çoktu. Genellikle mesh, yemeni, erkek ve kadın ayakkabıları, çocuk ayakkabıları, kışlık bot ve çizme çeşitleri, ayak ve ayakkabıyla ilgili ne aranırsa bulunurdu… 
 
Kunduracılığı kendine zanaat edinen, senelerce el emekleriyle geçimlerini temin eden ustalar, kalfalar ve çıraklar el emeğiyle işlerini özenle yaparlar, imal ettikleri ayakkabılar, taş gibi olduğundan, senelerce giyilir giyilir eskimezdi… 
 
Bu yazıyı yazmak için konuştuğum çıraklıktan yetişme imalatçı kunduracılardan duydum ki, gül şehrimde kunduracılık can çekişiyor. Artık bu işi yapan da yokmuş, heves eden de. Çırak, kalfa yetişmediği için kunduracılık adeta bizim ilde ölüme terk edilmiş. “Bir bakıma el sanatı öldü, fabrikasyon da komada” gibi… 
 
Kunduracılar Sitesinin imalat yapan katları bomboş. 20- 25 kadar zanaatkâr imalatçı usta, başka yörelerdeki fabrikasyon imalatı karşısında adeta direniyor. Ekonomik zorluklardan dolayı el imalatı tamamen durma noktasına gelmiş, gençler bu meslekte gelecek görmediklerinden, ustaların yanına çırak kalfa olmak hevesinde değiller. Bu durumda ekmeğini zor çıkaran ve kıt kanaat geçinmeye çalışan bir insanın teknolojik üretim karşısında dayanması düşünülebilir mi?
 
USTALAR GELECEKTEN UMUTSUZ 
Kunduracılar Sitesinde imalatçı zanaatkârlardan biri, yani 20-25 kişiden biri olan ve bu yılsonu imalathanesini kapatmayı düşünenlerden Özcan usta “Tükendik, bittik, ölmek üzereyiz” diyor ve ekliyor “Bizlerde fabrikasyon üretime dönmek istedik ama sermayesizlikten beceremedik. Bu gidişle 100 yıllık ata zanaatını tarihe gömeceğiz. Ben ailemde üçüncü nesil imalatçıyım 1979 da babamdan aldım çekeri elime ve bugüne zor geldim. Artık benim neslimden bu işe heves eden yok. Başka çırak ta yetiştiremedik. Bu durumda kapıya kilit vurmak kaçınılmaz sonumuz” diyerek çekeri eline alıp, devam ediyor işine…
 
VE KUNDURA TAMİRİ 
Ayakkabıcılık ve kunduracılık birkaç kola ayrılıyor. Bunlar: İmalat, toptancılık, perakende, malzeme ve tamircilik vs. gibi çok geniş bir yelpaze… 
Önce hayvan derileri sınıflandırılıyor ve saya, kösele oluyor. İster ustanın el imalatıyla, ister makinelerde olsun; bunlar numaralandırılan kalıplara göre kesilerek o kalıplar üzerinde ayakkabı yapımı, ya da ayağa giyilecek nesnenin (Terlik ve ya bot gibi) yapımı gerçekleşiyor. Tüm işlemler tamamlanınca ayakkabılar, imalatçının kontrolünden geçtikten sonra, deforme olup olmadığı tespit edilerek duruma göre önce ambalaj kutularına, sonra da gittikleri yerlerde vitrinlere konuyor. Takiben satışı yapılarak ayağa giyiliyor. Sonrası devam ediyor: Giyenin durumuna göre, ekonomik krize göre ayakkabılar bir süre geçtikten sonra tamirciye gidiyor… 
 
Ayakkabı, hayvanın üzerinden çıkıp; ,insanın ayağına girinceye kadar birçok evrelerden geçiyor. İşlemi oldukça çok ve zor. Deriler hayvan sırtından çıktıktan sonra hemen tuzlanıyor, vakit kaybetmeden tabakhanelere götürülüyor, kimyevi işlemlerle kılları temizleniyor, daha sonra deri pişiriliyor ve sanayi mamulü oluyor. Tabakhanede işlenen deriler, birer kumaş ve mukavva güzelliğinde ve de düzgünlüğünde ayakkabı olmak üzere piyasaya arz ediliyor… 
Tabakhaneden derileri toplayan tüccarlar bunları ikinci el tüccarlara, ya da toptancılara veriyorlar. Alanlar ayakkabı imal ediyor ve bu defa ayakkabıların toptancılığı yapılıyor. Takiben mağazalarda esnaflar perakende satışını yapıyor. İmalat için de yan sanayi olduğundan, malzeme satışı da sıraya giriyor… Bunlar bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı yürütülüyor… 
Ayakkabıda en son ekonomik işlem kundura tamirciliği, ondan sonrası da çöp ve ya sobaya yakacak… 
 
Ayakkabı almakta güçlük çeken vatandaşlara, eskiyen ayakkabıları tamir ederek imkân sağlayan bir çok tamirci var. Bunlardan birisi de genç ayakkabı tamircisi, hatta iş yerindeki levhada yazan haliyle Ayakkabı Doktoru Uğur Bey… 
-“Piyasada ekonomik kriz olduğu zaman daha çok ayakkabı tamire geliyor. Piyasa ekonomik yönden iyi duruma geldiğinde birçok kişi eskiyen ayakkabılarını tamir ettirmeyip, kısa yoldan çöpe atarak, kendine yeni ayakkabı alıyor. Tamire getirmişlerin bir kısmı da gelip almıyor, yensini aldığından eskisinin hükmü yoktur muamelesi yapıyor, biz de onları tamir ederek bir kısmını ihtiyaç sahiplerine ücretsiz veriyoruz, bazılarını da ikinci el ayakkabı olarak çok ucuza satıyoruz” diyor. 
 
Ayakkabı tamirciliği yaptığı kadar, aynı zamanda yeni ayakkabı imalatı ve satışı da yapan Uğur Bey:
-“Ayakkabının ucuzu da var, pahalısı da. Harca âlem ayakkabılar 70 liradan başlıyor 90- 110, hatta 200 -275 lirayı geçen ayakkabılar mevcut. Bunlar fiyatları tavana vurmuş, süper lüks ayakkabılar” diyerek, ayakkabı tamircisine gelenlerin ne tavana vurmuş, ne de tabanda kalmış olanları değil de orta fiyattaki ayakkabı sahiplerinden oluştuğunu söylüyor. 
 
Kundura tamirciliği deyip geçmeyin. Kunduracılığın veya ayakkabıcılığın bu yönü, yani tamirciliği en az imalat kadar önemli. Çünkü bu işi meslek edinmiş tamirci ustaları vatandaşın cebine önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Bu demek oluyor ki, ayakkabının çöpe atılma süresi dayanıklılığının iki katı kadar uzuyor.
 
Tamirci ustası, ayakkabı doktoru Uğur Bey, en pahalı tamirin 20-25 lira olduğunu bu tamirin içinde ayakkabı tabanının değiştirilmesi de bulunduğunu söyledi ve “Üç, beş lirayla 50 liralık yeniden yeni ayakkabı sahibi oluyor insanlar” dedi…
 
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..