Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '11

 
Kategori
Haber
 

Ayhan Çarkın'dan İtiraflar

Ayhan Çarkın'dan İtiraflar
 

Ayhan Çarkın


Devletin kirli işlere bezeli halini değişik çevrelerden fazlasıyla dinlemiş bir kişi olarak, kirlilikler sonrasında yaşanan dramlara zihnimi dikkatlice bağlamışım. Öyle ya, bir zamanlar devletin tepesindeki kudretli isimlerden “Devlet adam öldürmez” minvalinde lafları gülerek dinlemiştim. Öyle ya, kimi zaman o akil devlet adamları, kudretli şahsiyetler “Devlet zaman zaman rutin dışına çıkmış olabilir” gibisinden, ne yana çeksen o yana gelecek türünden lafları da, her hangi bir rahatsızlık duymadan söylemişlerdi.

Çok değil, daha yakın zamanda Abdülkadir Aygan ismindeki bir itirafçının anlattıklarına dikkat buyurmuştuk devleti anlamaya dair kafa yoran zihinleri. Abdülkadir Aygan’ın anlattıklarını dinleyenlerin, hayretlere düştüklerine de şahit olmuştuk. Öyle ya “Devlet öyle şeyler yapar mıydı?” Ama itirafçı anlatıyordu olanı biteni. İşaret ettiği yerlerden cesetler fışkırıyordu. Bir tarafta, yakınını kaybeden aileler feryad ederken, diğer taraftan kimi itirafçılar olan bitenleri ortalığa döküp saçıyordu. En nihayetinde Başbakan lütfen görüşmeyi kabul etmişti Cumartesi Anneleriyle.

Toplu mezarlar hadisesi unutturulmamalıdır. Son günlerdeki gelişmeler ne boyutta bilemiyorum ama bir döneme dair sıkı bir şekilde araştırma yapılmasını istiyorsak, toplu mezarlar hadisesi gündemin başköşesine oturmalıdır.

Birkaç gün önce ilginç bir şahsiyet yeniden ortaya çıktı. Vicdan yapıyordu. Huzursuzluklarından bahsediyordu. Üzüntüsünü dile getiriyordu ve daha ilginci, Kürtlerden özür diliyordu. Tuhaf bulmuyorum bu şahsiyetin vicdanı ile hesaplaşma sürecine girmiş olmasını. En nihayetinde bu insanların, kullanılmış olmanın derin sızısını içlerinde fazlasıyla taşıyor olmalarında garip bir durum yok.

Ayhan Çarkın… Özle harekâtçı polis memuru bahsini etmeye çalıştığım şahsiyet. Pazar günkü Newroz kutlamalarına katılmış çocuğu ile birlikte. Cesaret gerektiren bir davranış…

Ayhan Çarkın çatır çatır bir şeyler anlatıyor. Anlattıklarından dolayı kimi insanlar yeniden dava açma sürecine girdiler. Savcılıklara dilekçeler verildi ve Ayhan Çarkın ismindeki özel harekât polisi, şayet “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” kurulursa, komisyona her şeyi, noktasına, virgülüne dokunmadan anlatacağını cümle aleme duyurdu. Susurluk Davası’nın aktörlerinden birisi olmasıyla nam salan bu şahsiyetin, “Öldürdüğüm adamların çetelesini tutmadım” dediğini daha dün gibi hatırlarım. Yüzlerce insan öldürmüş Ayhan Çarkın. Devlet adına yapmış hem de… Gözünü kırpmadan insanların bedenlerine kurşun yağdırmış. Yapmış olduğu eylemleri bir bir anlatıyor. Özellikle doğu, güneydoğu da görev yaptığı 1990 ve 1995 yılları arasında yaşanan onca katliamların kimler tarafından yapıldığını son derece müsterih bir şekilde söylüyor.

Ne diyor Ayhan Çarkın?

“Kürtlerin yerlerini yurtlarını yakıp yıktık. Köy meydanlarına topladığımız insanları çocuklarının gözleri önünde çırılçıplak soyduk. Bu insanlara dışkı yedirdik.”

Bire bir bu olayların içerisinde olan bir kişi anlatıyor yaptıklarını. Hangi köyü nasıl yaktıklarını, insanları nasıl öldürdüklerini…

Dahası var mı?

Yargısız infazlar var. Perpa, Balmumcu, Bahçelievler, Çiftehavuzlar’da yaşanan yargısız infazlar… Terörist denilerek öldürülen ve gözleri dahi oyulan insanlar var. Ayhan Çarkın bunlardan bahsediyor işte… Katliamlarından bahsediyor Ayhan Çarkın.

Bir diğer özel harekât polisi ve Ayhan Çarkın’ın mesai arkadaşı olan Oğuz Yorulmaz’da tıpkı Ayhan Çarkın gibi nasıl adam öldürdüklerinden bahsetmişti. Oğuz Yorulmaz’ın başına gelenler malumunuz. İlk fırsatta işini bitirdiler. Oğuz Yorulmaz’ın annesi feryad ediyordu. Devletin, oğlunu nasıl katile dönüştürdüğünden bahsediyordu o yaşlı ana…

Ayhan Çarkın, “Ben kendi adıma Kürtlerden özür diliyorum” diyor.

Bu gibi itirafların daha da yoğun bir şekilde ortalığa döküleceği kesin. Zira bir on sene öncesinin siyasal ve politik ortamından çok daha farklı bir noktadayız. Benzer şeyleri on sene öncesinden dile getirmiş olsa Ayhan Çarkın, sanırım laflarının ardından kendisine mezar yeri araması gerekirdi. Oysa bu gün en sevdiği insanlardan birisinin Abdullah Öcalan olduğunu dahi söylemekten imtina etmiyor. Doğrudur veya yalandır, önemli değil. Önemli olan, Kürtlere yapılan onca zulmün uygulayıcısı olan bir şahsiyetin, bu gün sıkı bir şekilde vicdan muhasebesine soyunmuş olmasıdır.

Zaman zaman dile getirmiş olduğum şeylerden birisidir gerçeklerin direngenliği. Yalan üzerine inşa edilen hiçbir şey, ayakta durmuyor. Altı delik ayakkabı gibidir yalan… Üstünü cilalasanda, alttan su kaçıran ayakkabının hali haraptır. Türkiye’nin hali, işte bu ayakkabı misali gibidir. Üstü örtülen, üstü kapatılan onca zulüm, gün geliyor şamar gibi iniyor inkârcıların ve yalancıların suratına.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..