Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '10

 
Kategori
Güncel
 

Babası ve Oğlu

Babası ve Oğlu
 

Babam ve Oğlum filminden...


Dün akşam haberlerinde insanın tüylerini diken diken eden, insanı ait olduğu türden utandıran bir haberle karşılaştım. Haber şöyleydi.

Bir adam, trafik kazası geçirir ve Hakk’ın rahmetine kavuşur. Acı haberi aileye ulaştırmaksa bir polise kalır. Hakikaten ne zor iştir bu, değil mi?

Bir insana, sevdiği birini kaybettiğini, onu bir daha göremeyeceğini, onunla bir daha sohbet edemeyeceğini söylemek biraz acımasızca geliyor kulağa… Ama kader işte… Hele de haberi veren bir yabancıysa kaderin acımasızlığa ne katmerleşir kim bilir… Neyse efendim. Devam edelim.

Memur bey, adamın cep telefonunu karıştırır. Oğlunun numarasını bulur ve adamın oğlunu arar. Memur Bey düşünceli, ince ruhlu bir adammış ki “Babanız öldü!” dememiş. İşte, “Efendim babanız şurada trafik kazası geçirdi. Durumu ağır falan…” demiş. Peki, sizce böyle bir telefon görüşmesini yapan bir evlât ne yapar? Dahası siz olsanız ne yaparsınız? Sizin aklınıza gelenlerle benim aklıma gelenler bir sanırım. Ancak adamın ‘oğlu’nun akılına gelenlerin bizim aklımıza gelenlerle alakası yok! “Gelemem!”diyor. “Orası uzak!”diyor. Düşünebiliyor musunuz? Babanız ölüyor ve siz gelemiyorsunuz. Üstelik iki eliniz kanda olduğu için değil. Sadece uzakta olduğunuz için! Sebep bu! En azından diyalogdan çıkardığımız bu.

İçimde bir yerlerde hâlâ başka nedenler arıyorum. Hayır, bu evlâdın yaptığının mantıklı bir nedeni olmalı. Ve ben o mantıklı nedeni, kim bilir belki de kaybetmekte olduğumuz insanlığı arıyorum. Bulamıyorum ama bulmalıyım!

Muhtemel nedenleri düşünüyorum. Oğul pek fakirdir. Ve gerçekten uzak bir şehirdedir. Ama cep telefonu varsa bir insanın; babası için, babasının cenazesine yetişmek için satabilir değil mi?

Nedenleri düşünmeye devam ediyorum. Gerçekten işe yarar hakiki nedenler de geliyor aklıma. Öyle nedenler ki çocuğu aklarken babasını batırıyor. Üzgünüm ama bir çocuğun babasına karşı bu derece acımasız olması için babasının çok fena işler yapmış olması gerekiyor, bence.

Benim de benden veya karşıdakinden kaynaklı küskünlüklerim var. Ve bana kalsa çoktan bitiririm bu küskünlüğü. Dahası düşman bile olsam, kültür gereği, din gereği, insanlık gereği ölen bir insana düşman olmaya devam edemem. E peki o zaman ne bu oğlun derdi?

Hâli hazırda baba olmamak için yeterince nedenlerim vardı: Savaşlar, açlık, sefalet, ahlâki yozlaşma, iyi bir gelecek hazırla(yama)ma… Bu baba-oğul ilişkisinden haberdar olunca baba olmamak için bir nedenim daha oldu doğrusu. Böyle bir dünyaya çocuk getirmeye, getirip de ona düşman olmaya ne hacet! Çok mu gaddarım. Sanmıyorum. Ben sadece biraz korkağım. Kendi oğluma küsemeyecek kadar korkak.

Aslında bildiğim hiçbir şey yok! Haber üzerine söylediklerim sadece tahminden ibaret. Amacımsa durumu anlamlandırmak. Bana acı verecek kadar manadan yoksun bu durumu insanileştirmek! Fakat heyhat! Başaramıyorum…

 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..