- Kategori
- Şiir
Babil Kulesi
şiirle de olsa
güneşime bir kule inşa ettim
yazarlarla, şairlerle
edebiyata gönül vermişlerle
elli beş katlı bir kule diktim
adına da 'edebiyat kulesi' dedim
Homeros'a temeli attırdım
kronolojik bir sırayla
katları çıkarttırdım
Mo Yan elli dördüncü katı çıktı
ben de elli beşinci katı
bazı isimleri unutuyordum
aklıma geldiğinde
kronolojiyi bozarak da olsa
araya sokup, kat çıkartıyordum
inşaatı tamamlayınca fark ettim
birçok sevdiğim ismi unutmuşum
ve utandım
sonradan dahil etsem olmazdı
kronolojik sıra fenâ bozulurdu
bu durum, içime oturdu
sonra aklıma geldi
tarihin ilk kulesi olan 'Babil Kulesi'ni
unuttuğum bu isimlere yeniden inşa ettirmek
ve güneşime ikinci bir kule armağan etmek
*
Babil kulesi
tarihin ilk kulesi
dört beş bin yıl önce
Babil'in Asma Bahçeleri'nin içine
dikildi bir kule
amaç Marduk adlı tanrıya
yakın olmak
ona ulaşmaktı
yedi katlıydı ama doksan metre yükseklikteydi
görseniz müthiş bir şeydi
Babil'i işgal eden bazı zâlim krallar tarafından
yıkılmıştır kule
sonra yeniden inşa edilmiş
ama gene yıkmış zalimler
Aristo'nun öğrencisi Alexander
Hindistan dönüşü sonucu
Babil'de konaklamış
kulenin harabelerini görünce
aklı başından gitmiş
yeniden inşa edeceğini söylemiş
binlerce askerine molozlarını temizletmiş
aynı günlerde emri hak vacip olmuş
Alexander'in can kuşu kafesinden uçmuş
yaşı otuz ikiymiş
Alexander, ansızın sâdık yârine koşunca
Babil kulesi de kaderine terk edilmiş
bir daha da yüzüne bakan olmamış
ortada harabesi falan kalmamış
varlığını efsanelerde sürdürmüş
*
aklıma bu kuleyi yeniden inşa etmek geldi
Marduk için değil, güneşim için
edebiyat kulesini inşa ederken
çağırmayı unuttuğum şair ve yazarlarla
onlarla omuz omuza, sırt sırta
*
Shakespeare gelecek memleketinden
yanında Romeo ve Juliet
elinde bir kuru kafayla Hamlet
Mağrip'ten Othello, Venedik'ten bir tacir, Atina'dan Timon
hep beraber, omuz omuza verip inşa edecekler birinci katı
kültürlerine, edebiyatlarına boğarak
Hâfız gelecek İran'dan,
takacak peşine birkaç kişi
modern zamanlardan
biri Sâdık Hidayet
diğeri Furuğ Ferruhzad
çıkacaklar ikinci katı
nakış nakış işleyecekler edebiyatlarını
dört bir köşeye yakacaklar Mecusi ateşini
Ahundzade Azerbaycan'dan
Aytmatov Kırgızistan'dan
Gorki ve Pasternak Rusya'dan
kalkar gelirler
edebiyatlarını, kültürlerini ve iklimlerini
akıtırlar üçüncü kata
Moliere gelecek, Paris'ten
yanında cimri Harpagon
Kafka gelecek Prag'dan
yanında Milena ve Max Board
haritacı K. ve böceğe dönmüş haliyle Gregor Samsa
Nikos Kazancakis gelecek Girit'ten
yanında Nasıralı İsa, sırtında çarmıhıyla
ve Allah'ın garibi Asisli Françesko
çıkacaklar dördüncü katı
Scott Fitzgerald gelecek, Amerika'dan
yanında Zelda ve silahlara veda etmiş Hemingvay
Muhteşem Gatsby ve Benjamin Button
bir ağustos ışığında, elinde mazot bidonlarıyla
Faulkner de gelir
girişirler işe, çıkarlar beşinci katı
Ehmede Xani gelir, İshak Paşa Sarayı'ndan
yanında Mem ile Zin
Mehmed Uzun gelir, Diyarbakır'dan
kucağında bi dolu roman
bin dokuz yüz on beşin kurbanı Krikor Zohrab gelir, İstanbul'dan
yanında Hrant, kolunun altında Agos
Lübnan'dan Halil Cibran
Kahire'den Necib Mahfuz gelirler
çıkarlar altıncı katı
Dadoluğlu Toroslar'dan iner gelir
'ferman padişahınsa, dağlar bizimdir' diyerek
Ümit Yaşar gelir, kısa boyuyla ve arşa değen yüreğinin başıyla
yanında bir derya, şiir deryası ve bi dolu aşk
Yahya Kemal gelir, İstanbul'dan
ve İstanbul'a olan aşkıyla
Endülüs'teki raksıyla
Ahmet Haşim gelir
merdivenleri ağır ağır çıkarak
'buralar doğduğum topraklar' diyerek
Ahmet Rasim gelir
fıkralarıyla, anılarıyla ve rakısıyla
eski fuhşu ve falakasıyla
Hüseyin Rahmi gelir
mizahı ve kahkahasıyla
kuyruklu yıldızı ve gulyabani'siyle
Kemal Tahir gelir, esir şehriyle
çıkarlar yedinci katı
Tagore gelir, Hint diyarından
yanında Gora
ve Rudyard Kipling
sonra George Orwell, Burma günlerinden
Paris ve Londra'daki beş parasız zamanlarından
Lizbon'dan kirin pasın içinde Fernando Pessoa
ve Japonya'dan Mişima gelecek
Arjantin'den Borges
Amerika'dan Malcom X ve Martin Luther King gelecek
çıkacaklar sekizinci katı
*
evet, Babil kulesi yedi kattı
yenisi sekiz kat
dokuzuncu kata, yani dama
Hayyam'la ben çıkacağım
yanımızda iki teleskop
ve birkaç küp şarap
Hayyam, teleskopla gök cisimlerini izleyecek
bense, şiirin tanrıçasını, yani güneşimi
taslarımızı küplere daldırıp daldırıp dolduracağız
ve kana kana içeceğiz
sonra kendimizden geçeceğiz
Hayyam rubailer söyleyip yazacak
bense, hikâyemsi şiirler
*
kulenin kapısında şu yazacak:
'Marduk kovulmuştur
kötüler giremez
Nabulkadnezar hiç giremez' diye
*
tarihin ilk kulesi
yani Babil kulesi
olsun güneşime hediye
Not: Edebiyat kulesine kat çıkartmayı unuttuğum isimler, yukarıda adı geçen isimlerin hepsi değildi elbette. Çoğu burada aklıma geldi.
-Mustafa Yıldırım