- Kategori
- Aşk - Evlilik
Bahar aşkı
“Ellerim senin olsun” demiştin o akşam. Sanki ilk buluşmamız gibi heyecandan ne söyleyeceğini bilemeyen, tedirgin bir halin vardı. Arada bir saçlarınla oynuyor, bağlıyor, yeniden çözüyordun. Konuşacak gibi ellerini oynatıyor ama bir şey söylemiyordun. Bazen de söylemek istediğin her sözü söylemiş gibi yüzüne mutluluk doluyordu. Parmak uçlarının titriyor, kirpiklerin tatlı bir gülüşe hazır gibi kıpırdıyordu.
Yanıma daha da yaklaşarak: “Bu gece kendimi sana daha bir yakın hissediyorum”, demiştin. “Seninle aynı havayı solumak istiyorum. İki yürekten bir tek birliktelik yaratmak geliyor içimden. Sevgimiz için her şeyi yapmaya hazırım. Al, ellerim senin olsun. Seviyorsun ya canım avuçlarında tutmayı, gözlerimde senin olsun, kirpiklerim de, dudaklarım da al senin olsun, kollarımda, göğüslerimde, İstersen saçlarımı örgü yap. İstersen.... Sanki kötü bir söz söylemiş gibi, “Sakın ha” demiştin. “Olmaz, daha fazla bir şey isteme benden. Aşkta olsa ben, bende kalayım.”
Sanki uzaklarda güneşin bitiş noktasında bir şeyler yitirmiş gibi uzaklara bakıyorduk. Konuşmak istiyor ama söylemek istediklerimi sanki unutmuş gibi susuyordum. Ayrılık anımızda önce sen giderdin. Bir kaç adımda ardına dönüp bana bakar, sonra köşeden kaybolurdun. Gidecek bir yeri olmayan yuvasız kuşlar gibi saatlerce oralarda döner, aynı yerlerde gezinirdim. Öylesi akşamlarda bir yuva özlemi duyar, bir yere ait olma hasretim daha da büyürdü. Sana güveniyordum.
Yoksa güven miydi aşk?
Güven olmayan yerde aşk olabilir miydi?