Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '11

 
Kategori
Güncel
 

Bakalım bu kez tombaladan ne çıkacak?

Bakalım bu kez tombaladan ne çıkacak?
 

Kastrasyon


Günlerdir, paylaşımlarınızı tek tek okurken gözüme “kimyasal kastrasyon”sözcükleri takıldı. O sözcükler nedir, neyi içeriyor diye bir araştırayım istedim. Bilimsel olarak anlaşılır bir şekilde, insanı aydınlatan ve faydalı açıklamalarına tesadüf ettiğim Prof.Dr.Kerem Doksat Hocamızın sitesine ulaştım. Bu konuda enikonu da bilgilendim bilgilenmesine de aklımdaki soru bölümüne, yanıt bekleyen soru işaretleri üşüşmeye başladı.

Öncelikle aklıma geçmiş tarihlerimizde bir dava geldi. Günlerce, aylarca ve akılları şaşırtan, medyada bizi oldukça oyalayan bir dava olmuştu. Hatta, Adli Tıp Kurumu yetkilisi doktorun, istifa ederek, görevi bırakmasına kadar uzayan bir dava. Belki sizler de anımsayacaksınız. Davacı ve mağdur olan küçük bir kızdı. Davalının adı ise Hüseyin ÜZMEZ. Vakit Gazetesinin yazarı H.Üzmez, küçük kıza ve ailesinine verdiği zarar, tartışma götürmeyecek derecede büyüktür. Aynı zamanda kamuoyunu da üzmüştür. 70 yaşını aşmış H.Üzmez, 17.Eylül.2008 yılındaki ilk duruşmasında, utanmadan bir de suç eylemine, ” Allah’ın izniyle bu davadan beraat edeceğim…” diyerek Allah’ın adını karıştırmıştır. Allah sanki küçük çocuklara tecavüz eden sapıkları görmezlikten geliyor, ha!..Tövbe…Tövbeee!..


Şimdi beni asıl tedirgin eden, asıl aklımı kurcalayan nedense şudur:


Bu torba-turbo kanunları, (*1)“Pedofili hastalığına” tutulmayan, ama sırf kendi şehvet duygularını tatmin için;
1: (*2)“Muta nikahı” kıyanlara,


2: Yaşlı ve bunamış, ama gözüne kestirdiği küçük çocuklara tecavüz eden, sapık olmayan vatandaşlarımıza da (*3)“kastrasyon uygulaması” yapılacak mı?


Bu torbadan çıkarttığı kanun maddelerinde acaba zina sözcüğüne de yer var mı? Çünkü, bizi yöneten şimdiki hükümetin adaleti, 2007 senesinde yargıtayın almış olduğu bir kararla zinayı suç olmaktan çıkartmıştı. Zina suç olmaktan çıktıktan sonra insanlarımız, “yasak aşklara” yolculuklarını sıklaştırmıştır.


Karadeniz bölgesinde yaşanan sosyal travmayı, hepimiz anımsarız. Rusya’dan gelen beyaz Rus kadınlarıyla “Nataşa Sendromuna” tutulan Karadeniz erkeklerimizin, bir çoğu evlerini terk etmişler, çekirdek aile düzeni bozulmuş, nihayetinde de adaletin terazileri boşanma davası dosyaları ile ağırlaşmıştır. Şimdiyse, internet ve cep telefonları zina yapmaya daha da elverişli hale getirmiş durumda. Türkiye dünya ülkeleri arasında MSN ile sohbette ilk üçüncü sırada yer alırken, Face book sitesinde fuhuş ve beyaz kadın ticareti artarken, evlenme veya başka al benili vaadlerle kandırılan çocuk yaşta gençlerimizin gelecekleri tehlikededir. Geçenlerde okuduğum bir ileti midemi alt üst etmişti. Allah kimsenin başına vermesin.


…Genç kızlığa adım atmış, henüz 14 yaşında; facebook sitesinden 22 yaşlarında bir gençle tanışıyor. Tabi, profil sayfasında yakışıklı, iyi giyimli, temiz-pak bir efendi görünümlü yüzüyle genç kızımız kanıyor. Ve bir gün evden kaçıyor. Sonuçta bulunuyor, ama nasıl? Uyuşturucuya alıştırılmış, tecavüz edilmiş ve gelecekle ilgili hayalleri karartılmış, bozuk bir ruhla eve dönüyor.
Geçen aylarda TV’de bir haber konusu bile olmuştu. Habere gülsek mi, ağlasak mı tartışılır:


“Mardin erkekleri, internet vasıtasıyla tanışmış olduğu bir yılda tam 40 Faslı kadını evlerine kuma olarak getirdiler.”


Evli insanlar özgürce sevgili değiştirebiliyor, yıllarını paylaşmış bir yastıkta neredeyse bir ömür vermiş bir eş, eşini bir başkasıyla aldatırken, bir de aynı yatakta görse dahi, bu ZİNA olmuyor, yargımız sadece ve sadece “haneyi işgalden” ceza kesiyor. Olacak iş mi? Çekirdek aile çıt çıt çıtlıyor. Teknolojiyi kullanma özürlüsü bir toplumuz. Eğitim eksikliği ve yanlış törelerin kurbanı, en küçük birimi olan AİLE yapısı, dağılıp bozulurken, imdi neden belden aşağı yeni torba kanunları çıkartıyor?
Yine akılları karıştırıp, insanlarımızın dikkatlerini, farklı alanlara mı çekilmek isteniyor?


Öyle ya, bir Hüseyin Üzmez tedavi ediliyorsa, bir sapık da psikoterapi alarak tedavi edilmeli.
Şu “kastrasyona” bir kadın olarak “oh ne güzel bir kanun, kesilsin de şeyi, bir daha sapkınlık yapmasın” diyerek aşırı tepki verebilirim. Ama sağlıklı düşünmek gerekirse, bir pedofili hastasına “kastrasyon komplexine” gireceğini de gözardı etmemek gerekiyor.


En işlevsel bir organı kendi isteği dışında alınmışsa, o insanın ruhsal dengesinin düzelmesi mümkün mü?


Aynı kişi, tecavüz yapmaz, ama bir (*4) “Çivici SÜLEYMAN” ın yeniden doğmasına neden olmaz mı?
Buna bir örnekleme yapacak olursak; gözüne kestirmiş olduğu her küçük kız veya erkek çocuğunu, bilinç altındaki komplekslerinin yüzeye çıkışı yeni yeni, felaketlere neden olmaz mı?
Ya, “senin yüzünden hadım oldum, şimdi seni de ben ameliyat edeceğim” düşüncesiyle saldırmazlar mı?


Böyle bir eylemle geleceğin potansiyel suçlularını aramızda canlı bomba olarak görmemiz an meselesidir.Böyle gidişle, beyin özürlülerin toplumsal suç oranları daha da artacaktır, bu torba kanun tasarısıyla…


Sonuç:


Mısır’da halen kadınların çocuk yaşta sünnet edilmesi, bir insanlık suçudur. Kadının zevk aldığı organ ameliyatla yok ediliyor ki, neden? Kadın zina yapmasın, diye!..
Peki, ya o kadının psikolojisi nasıldır? Türünün devamı için doğum öncesi ve doğum sonrasında karnındaki çocuğun beyin gelişimi ve annenin ruhsal rengi nasıldır? Taa, Firavun zamanında, Hz. İbrahim’in kıskanç eşi Sare Hanımın, diğer eşe yani Hacer Hanımı aşırı kıskançlıkla, bir öfke krizinde, eline usturayı alıp sünnet etmesiyle başlayan bu uygulama, bugün Anadolu’nun bazı bölgelerinde bile uygulanmaktadır.


Nedense asıl suç ortadan kalkmıyor da, bir günah keçisi “pedofili hastası” yakalanacak ve doğruca kesimhaneye… Olacak iş mi bu?
Aklımın almadığı da, nedense hep sürekli “mağdurlar” kadın ve küçük çocuklarımız oluyor. Töre adına nice canlar öldürülüyor, katil elini kolunu sallıyor, peki asıl suçlu kim? Yine yargılanan mağduremiz, küçük kızımız oluyor. Neymiş efendim? Adamdan hamile kalmış mış…Yahu adam 70 yaşında ve kaba kuvvet kullanmış, kızımızın o anda elinde kalaşnikof vardı da, kullanmadı mı? Bu çirkin, insanlık dışı eylemin “asıl mimarı olan” organın belden aşağısı organ değil de onu, merkezi sinir sistemiyle, harekete geçiren “organın ne olduğunu” düşünelim?


Suça neden olan asıl organ beyindir. O düzelmedikçe tecavüzler de suçlar da daha da artacaktır. Her gün, yeni bir kanun çıkıyor, adına da “Torba Kanun” deniliyor.
Aklımıza sıklıkla gelen şu soru oluyor:
Bundan sonra bizi nasıl bir gelecek bekliyor?
Gergin bekleyişlerle, tüm dikkatlerimizi tombala çekilişine verdik. “acaba bu kez ne çıkacak” meraklarımıza eşlik eden duygularsa, toplumsal ruh sağlığımızı bozmaktadır.


Torbaymış, turboymuş nafiledir, nafile!..

Emine PİŞİREN

13.02.2011

Prof.Dr. Kerem Doksat Hocanın Yazısı:

http://www.keremdoksat.com/2011/02/11/kimyasal-kastrasyon-mu-nedir-o/

(*1)Pedofili küçük çocuklara cinsel duygular beslenmesine neden olan zihinsel bir hastalıktır.

(*2)Muta Nikahı, İran’da halen geçerli bir nikah türüdür. İnsanlar beş dakikada evlenip, sexi kendi din kılıflarına göre yasallaştırmışlar. Cinsel açlıkları giderildikten sonra, “iş bitti yapı paydos” misali bir evlilik. Boşanma da aynı hızla oluyor. Üç kez “boş ol” demek kafi geliyor. Oh ne ala!…

(*3) Kastrasyon, penisin kesilmesi. Hadım edilmesi.

(*4) Yaşlı insanların kafasına çivi çakarak öldüren Manisalı bir akıl hastası.  

 
Toplam blog
: 141
: 1282
Kayıt tarihi
: 02.11.08
 
 

Kayseri- Develi doğumluyum. İlk- orta- lise ve üniversiteyi istanbul'da bitirdim. Kültür Bakanlığ..