Bakalım cevapları ne olacak..

Emekli Korgeneral Sabri Yirmibeşoğlu 74 Kıbrıs harekatında Türkleri tahrik etmek için camiyi "Rumlar yaktı" süsünü vererek kendilerinin yaktığını ifade etti otuz altı yıl sonra..

Ee Hakkari'de de bir kaç gün önce dokuz kişinin ölümüyle sonuçlanan, tam da hükümet-BDP görüşme arifesinde bir bombalı saldırı meydana geldi..

İki olay arasındaki benzerlik "Tahtik unsuru" benzerliği değil midır?

Bdp eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, saldırının devlet tarafından yapılmış olabileceği ısrarında durup, üstü örtülmeye çalışıldığını ifade ederken, Cumhurbaşkanı Gül'ün söz konusu olayın ardından henüz iki saat geçmesine rağmen yaptığı açıklamada, olay'ın terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği açıklaması kafaları karıştırdı..

Karışıklık şu; yıllardır faili meçhul cinayetlerin failleri bulunamazken, nasıl oluyor da iki saat içinde bombalı saldırının sonucu ortaya çıkabiliyor anlamış değilim.

İkinci karışıklık; "Cami yakabilen anlayış, bomba kullanabilir mi?" sorusu..İşte, derin devlet dediğimiz güç burada devreye giriyor..

Bu analizleri yaptıktan sonra okyanus ötesine gidip sentez yapmaya çalışalım.. Dünya konjönktürünü elinde tutan ABD'nin her ülkede bulunduran derin devlet güç kuvvetini ülkemizde de kullanıyor. Komplo teoreleriyle, "tümden gelim-tüme varım" metodlarıyla istediği herşeyi elde edebiliyor.

ABD otuz yıl önce silah ve uyuşturucu kapsamında nemalanmak üzere kurmuş olduğu terör örgütünü bugün noktalamak istiyor. Nedeniyse, değişen dünya koşullarında bundan böyle ülkemizden terörden nemalanmak yerine farklı yaptırımlarla nemalanmaya çalışacağı aşikardır..

Düşündürmuyor mu sizleri, hükümet ile BDP arasındaki görüşme trafiği sonrası terör'ün çözümüne yönelik gidişatın olumlu yönde olduğu? Yani, istendiğinde terör'ü durdurabilme noktasının var olduğu bilindiği halde yirmi altı yıl neden beklendiği çok açıktır.. Nema, nema, nema...

Bakalım bundan sonra şehit annelerine ne cevap verecekler.!