Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '09

 
Kategori
Dostluk
 

Bakanlar ve görenler (dostluk mektupları )

Sevgili Dostum,

Bakmakla görmenin, duymakla işitmenin ve anlamanın aynı şeyler olmadığını ne yazık ki halen toplumumuzda çok insan bilmemekteler. Bizler yaşadığımız için bakmakla görmenin, işitmekle anlamak ile duymanın aynı şeyler olmadığını çok iyi bilmekteyiz değil mi? Bunları bilmemize rağmen bu mektuplarımızın amacı bilinen şeyleri tekrar hatırlamak, hafızamızı tazelemek, bilmeyene de sevgi dolu mektuplarımızla anlatmak aslında.

Can dost,

Bakmak, sadece bir nesneye onu iyice algılamadan bakmaktır. Hayvanda bakar insanda ama insan akılının olması münasebeti ile aynı zamanda da bilinci varsa baktığını görmenin sevincini yaşar her zaman. Bakan insan bazı şeyleri göremiyorsa o zaman dikkatlice bakmamış ve görememiş demektir.

Can dost,

Bakmak ve görmenin özünde aslında insanı anlamak yatar. İnsanı anlamakta aynı zamanda hoşgörü ve sevgi ile empati ile bakabilmeyi ve karşısındaki insanın özünü görebilmeyi içerir. Derler ki “ cevizi kırarak içini göremeyen insan, cevizi kabuktan ibaret sanır” Halbuki cevizin kabuğunu kırarak, içindeki cevizden akıllı insan ne güzle yiyecekler yapar ve ceviz içinin ne büyük nimet olduğunu anlayarak mutlu olur.

Can dostum,

Bence bakmak cahil insanın, görmek , anlamak ve karşısındaki insana hakiki manada görmek işinin de alim, insan sarrafı, bilge insanların işi olduğuna candan inanmaktayım. İnsanı anlamak, ona göre davranmak hem hayatımızı kolaylaştırmak, hem de insanların bizlerin bilgi ve sevgisinden hakiki manada faydalanmasına sebep olur.

Can dost,

Bir gözle bakabilmek vardır, bir de o baktığına kalbinle ve beyninle bakabilme vardır. İnsan vardır zahiri gözü görür ama kalp gözü, beyin gözü görmez. İnsan vardır ki, zahiri gözü görmez ama kalp gözü görür, seni ve beni anlar. Burada önemli olan ve faziletli olan kalp ve beyin gözü ile görmektir. Ben seni hem kalp gözü, hem zahiri gözü ile bana bakan, beyni ilke beni gören ve anlayan bir dost olarak görmekteyim. Bu yüzden de bu sevgi ve anlayışına teşekkür etmeye sana yazmaktayım. Beyni ve kalbi ile görmeyenler insanları tam anlayamayacakları için, onlara ben yarım insan gözü ile bakarım. İnsanlar her şeyde dış görünüşe baksalar da ben insanın beyni ve kalbi ile görüp görmediğine bakarım sadece .

Can dost,

İnsanların çoğu işlerine geldiği gibi yorumlarlar olayları. Tarafsızlıktan yoksun insanları ben bakanlar olarak yorumlarım. Tarafsız yorum yapanlar, işin içine çıkarlarını koymadıkları zaman olayları gerçeğe yakın olarak yorumladıklarından dolayı da bunlar hakiki manada kalp ve beyni ile görenlerdir. Böyle insanları hayatımızda nerede ise diyojen gibi mumla aramaktayız. Bulursan bana da haber et de onunla dostluk kuralım olmaz mı ?

Can dost,

Bugün gençlere baktığımız zaman, lisede okuyan, Üniversitede okuyan insanlara, baktıkları ama görmediklerinden insanları iyi tanımadıklarından dolayı da kötü niyetli insanların tuzaklarına çabuk düşebildiklerini ve bu tuzakları anlayamadıklarından bazen hayatları ile bu bedeli ödemekteler. Bu yüzden geçlerimiz hem bakmak, hem de insanları görmek zorundalar. Hem insanları sevmek, hem de kötü niyetli olanlarından sakınmak zorundalar. Kötü niyetli insanları da başkalarının fikirleri ile değil de kendi görüşleri ile tanımak zorundalar. Ama bunu da anne ve babalar çocuklarına anlatmalı. Okul yönetimleri söylemeliler ki, insanlarda anlasınlar.

Can dostum,

Bakan ama göremeyen çok demiştim hani. Düşünmekteyim de, bakan ve baktığını da gören, anlayan insanlar ne kadar çok olursa bu memleket o kadar çok ve hızlı gelişir bence. Onu da başaracak olan eğitimdir. Bu eğitimi de okula kadar önce anne ve baba. Yani anne ve baba olarak bizler, sonrasında hem aile hem okul olarak vermek zorunda. İyi öğretmen ve ailede yetişen çocuk zaten bakacak, baktığını gerçekten görecek ve anlayacak ve tedbirini de ona göre alacak demektir.

Can dostum,

Bakan insan, aynı zamanda görebilirse, seçimlerini de mantıklı ve gerçek manada yapacak, önce güzel meslek seçecek, sonra kendisine hakikaten yakışacak olan insanları seçeceğinden güzel, mutlu ailesi olacaktır. Bu seçim meslek teşkilatları, belediye, milletvekili gibi ülke yönetiminde de söz konusu olacağından seçimini sadece bakarak değil, görerek yapan insan her zaman kazançlı olacaktır. Ama dedim ya bakan ama göremeyen insanların çok olduğu seçimde, hem bakan, hem de gören insanlarda zarara uğramakta. Bunun içinde millet olarak bakan ve gören insanların çok olmasına hepimiz vatandaş olarak çalışmak zorundayız. Bakan, gören ve bilinçli olan vatandaşın olduğu yerde, yönetimde zaten ona göre davranacaktır. Atalarımız boşuna “ At sahibine göre kişner” dememişler değil mi ?

Can dost,

Bakan ve gören insanların sayısı az olduğu kadar, sadece bakan ama göremeyenler çok demiştik. Bir de bakan ama gören insanlar sevgi ile, şefkatle bu bakan ama göremeyenleri eğitirlerse sabırla, o zaman insanlar da zamanla hem bakan hem de gören insanlar olacaklar, seçimleri de doğru olacak ve memleketimiz gelişecektir. Bu yüzden sizinle kurduğumuz dostluk ilişkilerini, başkaları ile de kurar ve mektuplarımızla, konuşmalarımızla, sevgimizle, bilgimizle bakanları görmeye teşvik edersek hayat hem bize rahat, hem onlara rahat olacaktır. Sence olmaz mı? Muzip muzip gülümseme olursa olur de can dost.

Sevgili dost,

Toplumda az sayıda hem bakan hem de gören aydınlarımızı anlamış olsak , onların uyarılarını dikkate alsak ve sevgi ile, saygı ile kucaklasak zaman gelir ki, onlarda bakan ama göremeyenleri daha çok etkileyerek memleketimizi aydınlık yarınlara taşırlar. Ama bugün çoğumuz hem bakan, hem de gören, hem de bizi uyaranlara bırak saygı göstermeyi, hem alay ederek, hem de onları üzerek kendimizden uzaklaştırmaktayız çoğu zaman öyle değil mi ama? Hep derim ya hayat zor değil ki. Hayatı zorlaştıran insanın tembelliği, cahilliği, anlayışsızlığı olmakta çok zaman işte .

Can dost,

Görüşlerimizi tam ve net anlatmak zorundayız. Herkesi memnun edemeyiz ama , insanlara hatalarını bile usulüne göre söylemek zorundayız. Bakanlara görmeyi de öğretmen, yani bilinçlenmelerine sebep olmak hayatta bizi başarıya götürür. Memleketimiz 70 milyon insandan ibaretse, biz bir insanın daha sadece bana değil, hem bakan hem de gören insan olmasını sağlarsak ülkemizi yetmiş milyonda bir olarak ileriye taşımış oluruz değil mi ama? Bunun üzerine düşünmek ve kafa yormak lazım .

Can dostum,

Sana yazmak bana büyük zevk vermekte. İnsanların okumayı sevdiği kadar, yazmayı sevmesi, sevdiklerini hem yazarak hem konuşarak uyarması, bilgilendirmesi, onların bilgilerini de alması ne güzel duygu. Ama bunu yaparken karşısındaki insanı küçümsemeden, onunla alay etmeden, onun da bizimle aynı haklara sahip insan olduğunun bilincine vararak, bunu yaparsak hayat bizlere daha kolay gelecek.

Can dostum,

Dedim ya, gönül bir severse, o kadar sevmekte ki, beynimizdeki bilgi ve sevgi kağıtlara sevgi ile akmakta. Bu sevgi de seni ve okuyanı da etkilemekte, bu mektupları yazarken ve okurken gerçekten de büyük şevk ve heyecan duymaktayım. Bu heyecanı her insan duyar mı bilemem ama seninde bir dostundan mektup aldığın zaman aynı şevk ve heyecanı duyduğuna gerçekten inanmaktayım.

Selam ve sevgilerimle.

Dostun (Ama hakiki dostun)

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..