Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '13

 
Kategori
Anılar
 

Bakkal Ahmet

Bakkal Ahmet
 

alıntıdır


Çocukluğumun en meraklı dönemleriydi. Hani şu her şeyi daha fazla sorguladığımız, öğrendiğimiz kelimeleri anlamını bilmesek de kullanmak için heveslendiğimiz, bazen tam yerinde kullanıp anne-babamızı şaşırttığımız dönemler.

Cam önünde babasının işten gelişini bekleyen ben o zamanlar da evde ablam ve ağabeyim olmasına rağmen annemi arkadaş seçmiştim kendime.

Onunla vakit geçirmek her zaman öyle hoşuma gitmiştir ki…

Vazgeçilmezlerimin bir diğeri de teyzemde konaklamaktı küçükken. Teyzemin eşine dede derdim ben. Ve ikisi bize geldiğinde giderken beni de almaları için türlü şirinlikler yapardım.

Tek kaldığım yerdi orası.

Evlerinin camından sallandırdığımız sepet ile seslenirdik Bakkal Ahmet’e.

Çıkmayınca teyzem bazen; “duyuyor da bakmıyor” derdi. Ne çok kızardım içimden.

O dönemler alış verişlerden sonra fiş almanın önemini öğretmiş olmalı bana biri. Zira artık sakız alırken bile fiş isteyecek durumdaydım.

Bir gün yine teyzem ekmek almaya göndermişti beni. 2 ekmek alıp kasa fişi istemiştim. Bakkal Ahmet kızgın, kızgın bakmakta yüzüme haklı olarak. Adam canından bezdi benim sayemde.

Günlerdir teyzeme gidip alış veriş ettiğim her şeyden fiş istemekte, o da o fişi vermemekte inat ediyor.

Derken ben iki ekmek için fiş alamadım bir de üzerine kovuldum. Bakkal Ahmet; “yok fiş miş hadi al ekmeğini git” deyince, küçük olmama rağmen boyumu aşmıştı öfkem. Bir an gözüm kararmış olmalı ki tezgahın önünde duran pirinç ve şeker çuvallarına koştum. Bir avuç şekeri pirince, bir avuç pirinci de seri bir şekilde şekere karıştırdım ve Bakkal Ahmet tezgahın arkasından gelene kadar kaçtım yukarı.

O gün bir yandan her çalan kapıya şikayet mi diye koşuyordum, bir yandan da yaptığımın doğruluğundan emin olmanın gururunu yaşıyordum.

Derken akşam oldu ve teyzemin eşi, yani dedem geldi. Önce benimle sohbet etti sonra “bugün neden Bakkalı dağıttın?” diye sordu. Yerin dibine girişimi bugün gibi anımsarım. “Ama bana fiş vermedi” diyebildim yalnızca.

Daha sonra uzun bir konuşma sonunda ben kasa fişinin hangi durumlarda isteneceğinden emin oldum. Ve Bakkal Ahmet’te özgürlüğüne kavuştu.

Dedemle beraber özür dilemem için aşağı indik. Özür öyle bir külfet geliyor ki daha o yaşlarda bile, lafı eveleyip geveledim ama sonuç itibariyle özür diledim.

İnsan çocuk olmaya görsün, yapılan her şey mübah oluyor o anda. En çekilmez anınız bile sevimli gelebiliyor insanların gözüne.

Ve yetişkinlik…

Hiç mi hiç kusur, yanlış kaldırmıyor. Eskiden güç bela dilediğimiz özür bile şimdi yapılanların yanında kabul görmüyor.

Aradan yıllar geçti, bugün hala annemle ve karşılaştıkça teyzemle konuştuğum; İnat, cesaret ve bilmişlikle yapılan bir çocukluk anımdır bu.

 

 

 

 
Toplam blog
: 670
: 1923
Kayıt tarihi
: 19.12.10
 
 

İstanbul doğumlu. Kuantum Yaşam Koçu. EFT, NLP, ETKİLİ İLETİŞİM, BEDEN DİLİ gibi bir çok konuda e..