Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '12

 
Kategori
Tarih
 

Balkan Savaşı'nı neden unuttuk?

Balkan Savaşı'nı neden unuttuk?
 

Balkan Savaşı'nda Türk kadınları


Zeki Önsöz

Balkan Savaşı denince gözümün önüne hemen tarihçi-yazar Benoist-Mechin’in ‘’Türkiye 1908-1938’’ adlı kitabından yukarıya aldığım 2 resim gelir. Birinci resimde; Bulgarlardan kaçan, 5 Türk kadını bir kağnının etrafında çamurda çıplak ayakla zorla yürümektedir. Arkadaki kadın kucağındaki bebeği acıyla taşımaktadır. Öndeki iki kadının elinde değnek vardır. Yüzlerindeki korku, keder ifadesi ve kadınların perişan hali içimizi eritmektedir. İkinci resim de; eski bir Osmanlı köprüsünden, mağlup Türk ordu birliğinin ricatı gösterilmektedir. Bu resim âdetâ;  şan, şeref ve zaferlerle gittiğimiz Balkan’dan çekilişimizi ve imparatorluğumuzun sonunu ilân etmektedir.
Balkan Savaşı, şüphesiz bütün Türk tarihinin en büyük felâketlerinden biridir. 8 Ekim 1912’de başlayan bu savaş sonucu Türkler, 550 yıllık Türk Yurdu Rumeli’ni kaybetti.
Balkan Savaşı’nda; Bulgar, Sırp ve Yunanlılar gerek düzenli ordu birlikleri, gerekse çetelerle sivil Müslüman-Türk ahaliye karşı çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden bir soykırım savaşı yürüttü. Soygun, işkence,  cinayet ve tecavüzle Balkanlardaki Türk varlığı kökünden silinmek istendi.  

Justin McCarty’nin ‘’Ölüm ve Sürgün’’ isimli kitabında belirttiğine göre; bu savaşlarda, evlerini barklarını bırakarak yollara düşen Türklerden ancak 413.000’i Osmanlı Devleti bölgelerine ulaşabildi.1911 de Balkanlarda 2.315.293 Müslüman yaşıyordu. Kalan Müslüman nüfus 870.114 idi.  413.000 göç ettiğine göre, 632.408 sivil imha edildi.

Bu yıl Balkan Savaşı’nın, yani Balkanları, yüz binlerce insanımızın hayatını, yüz binlercesinin de yerini, yurdunu evini barkını kaybettiği büyük felâketin 100.yılı…  Son günlerde Türk basınında bu tarihî olayı ele alan iki yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Birinci yazıda Murat Bardakçı,10 Ocak 2012 tarihli Haber Türk’te Refik Halit Karay’ın  ‘’Gözyaşı’’ adlı öyküsünü anlatıyor;  ‘’…Ayşe isimli kadın Balkan Savaşı patlayınca 3 çocuğunu alıp düşmandan kaçmaya çalışır. O önde Bulgarlar arkada giderken çocuklardan ikisi bu amansız yolculuğa dayanamayıp can verir. Kucağında, daha bir yaşına basmamış olan Ali’si kalmıştır. Oğlunu göğsüne bastırır, çamurlara bata çıka, bin bir zorlukla Türk sınırına gelir. Oğluna’’Kurtulduk Ali, kalk’ der, ama cevap alamaz… Çileli ana, saatler boyu Ali’yi değil, Ali’nin cesedini taşımakta olduğunu fark edememiştir. Hikâye, çilekeş kadının’’ işte o günden beri ben ağlayamam, ağlamak istesem de bilmem neden gözlerimden yaş gelmiyor!’’ Sözleriyle biter.  ‘Murat Bardakçı; ‘’Hissederek okudu iseniz, siz de bitersiniz’’diye ekliyor. Ayrıca yazısının bundan sonraki bölümünde Türklerin geçmişteki zaferlerini hatırladığını, ancak Balkan Savaşı gibi büyük bir felâketi hatırlamadığını, bunun Türklerin âdeti olduğunu, üniversiteler, tarih kuruluşlarının da bu konuda sessiz kaldığını söylüyor. Bardakçı’ya göre: ‘’Balkan savaşında evini yurdunu bırakıp kaçan Türk mültecilerin sayısı 1 milyon 300 bindir. Bu sayı bugünkü Türkiye nüfusunun önemli bir kısmını teşkil etmektedir. O mültecilerin torunları için büyük baba ve annelerinin geldikleri yerler bir hayal ülkesidir’’ demektedir.

Yazının son kısmında Bardakçı; ‘’İsteyen; Türkiye’den giden Rumlar, Karamanlılar için ağıtlar yaksın, 1915 kurbanları için mumlar diksin. Ancak bir Allah’ın bir kulu da çıksın tarihin en büyük zoraki göçlerinden olan büyük Balkan Savaşı felâketini hatırlasın’’ demektedir.

Aslında Murat Bardakçı’nın isteğine Zaman’da Etyen Mahçupyan ’’Rumeli’nin Sürülmüş Çocukları’’başlıklı yazısında 8.1.2012’de cevap vermiş. Ama bakın nasıl? Mahçupyan’a göre;  ‘’Türkiye’de Ermeni soykırımı tartışmaları ne zaman gündeme gelse, kamuoyu birden Rumeli ve Kafkaslar’dan zorla göç ettirilmiş ve kıyıma uğratılmış Müslümanları hatırlar’’ demektedir.

 Balkan Savaşı’ndaki katliam ve zoraki göçün hatırlatılmasını Etyen Mahçupyan’’ Ermeni soykırımı tartışmalarının karşısına psikolojik bir denge unsuru olarak çıkarıldığını’’ iddia edebiliyor. Bardakçı’nın söylediği Türklerin unutma adeti ile Mahçupyan, olmayan bir şeyi alicenaplık hasletine bağlamakla alay ediyor.  Mahçupyan;  Kafkaslar da katliama uğrayan milyonlarca insanın zaten ‘’sonradan soydaş olduğunu aramızda kültürel bir bağ olmadığını ‘’söylüyor. Yani Kafkasları işe karıştırmayın diyor. Neyse Rumeli’de soykırıma ve zoraki göçe uğrayanların kültürümüzden olduklarına bir şey diyemiyor. Ancak Türklerin Rumeli’den sürülme ve katliama uğramalarının Türklerce unutulduğu gerekçesini kabul etmiyor. Ermenilerle ve Rumeli’deki Müslümanlar arasında bir fark olduğunu, Müslümanların son üç yüz yıldan beri Rumeli’ye yerleştiklerini, Müslümanların orada gerçek anlamda yerli olamadıklarını, Türklerin Rumeli’de güç ve rant için bulunduklarını, Ermenilerin ise 3000 yıldır bu topraklardaki otaktan halk olarak doğal hakları olduğunu söylüyor. Mahçupyan Osmanlı’nın1352’den beri Rumeli’nde olduğunu unutuyor. Yani Rumeli en az 550 yıllık Türk vatanı idi. Anadolu’da ise bırakın 3000 yıllık bir Ermeni devletini, birkaç yüzyıllık Ermeni devleti bile olmadı.  Türkler Anadolu’yu Ermenilerden değil Bizans’tan aldı. Türkler Anadolu’ya geldiklerinde Ani bölgesinde Ermeniler vardı. Mahçupyan Osmanlı’nın Rumeli’ne barış getirdiğini, başka dinlere toleransla davrandıklarını söylemiyor. Türklerin Balkan’da sömürgeci ve hâkim sınıflar var ettiğini, bu nedenle Bulgar ve Yunanlıların Türkleri katledip göçe zorlamalarını normal buluyor. Etyen Mahçupyan’ın Osmanlıların Balkan’a nasıl bir düzen getirdikleri öğrenmesi için Halil İnalcık’ın ‘’Devlet-i Aliyye’’ isimli eserinin ‘’Osmanlılar Avrupa’da’’ bölümünü okumasını tavsiye ederiz.

Mahçupyan, savaşta düşmanın yanında yer aldığını söylemekten kaçındığı Ermenilerin ise kendi kültür ve dinleriyle uyuşmayan ülkelere gittiğini söylüyor. Ona göre; Rumeli’deki Türkler ise kendi kültürlerinin bulunduğu ülkeye, Türkiye’ye geldiler. O halde şikâyet edilecek ne var? Ona göre; Rumeli Müslümanları Türkiye’de kendi kimliklerini kazandı. Ermeniler ise gittikleri ülkelerde yabancılaştı.

Gördünüz mü? Türkiye’de yaşayan ve Zaman gazetesinde köşe yazarı olan Etyen Mahçupyan içinde bulunduğu ülkemiz insanın geçmişte yaşadığı felâketi böyle değerlendirebiliyor.

Etyen Mahçupyan  Türklerin Balkan felâketini Ermenilerin durumu ile karşılaştırmakta, ancak Anadolu’daki Ermenilerin Rus ve Fransız işgal ordularında Türklere karşı çarpıştığını, sonunda bu ordularla birlikte o ülkelere gittiklerini unutmaktadır. Yazısının sonunda ‘’Her soykırım ve katliamın arkasında farklı tarihi olaylar olduğunu ifade ediyor. Yani yazısından anladığımıza göre; ‘’Soykırım denilince, akla yalnız Ermeniler gelmelidir! Balkan’dan Türkiye’ye gelebilen kılıç artığı Türkler sevinmelidir! Zaten durumları da bunu gösteriyor!’’diyor.

Ey Türk Milleti ve Sayın Bardakçı, Balkan Savaşı’nı neden unuttuğumuzun cevabını aldınız mı?

 

Kaynakça;

(Balkan Savaşı hakkında daha geniş bilgi almak isteyenler için)

1)Bilal Şimşir, Rumeli’den Türk Göçleri,TKAE,1967

2)Justın McCarty, Ölüm ve Sürgün, İnkılâp Kitabevi, 2003                               

3)Yılmaz Öztuna, Rumeli’ni Kaybımız, Ötüken, 1990
4)Zeki Önsöz,Balkan’dan Türk Soykırımı ve Göçü, www.zekionsoz.com

5) Zeki Önsöz,Felaket Getiren Açılım,www.zekionsoz.com

 

 

Ocak/ 2012

 

www.zekionsoz.com

 
Toplam blog
: 100
: 2186
Kayıt tarihi
: 28.01.12
 
 

1945 Bayburt'ta doğdu. Yüksek öğreniminden sonra çeşitli liselerde öğretmen ve yönetici olarak ça..