Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '12

 
Kategori
Siyaset
 

Balyoz davasında mızrak çuvala sığmıyor mu?

TV 8’de 1 Haziran 2012 tarihinde canlı olarak yayınlanan Haberaktif programının konukları olan Pınar Doğan (Çetin Doğan’ın kızı) ve Kanaltürk Ankara Temsilcisi gazeteci-yazar Faruk Mercan’ı izlerken; Faruk Mercan’ın Balyoz Davası hakkında söyledikleri karşısında dehşete kapıldım.

Program, Balyoz Davası’ndaki, avunma tarafı olan Pınar Doğan’ın, sahte olduğu ileri sürülen delilleri açıklamasıyla başladı.

Pınar Doğan, programa gayet iyi hazırlanmış ve özensiz olarak düzenlendiği kamuoyunca da apaçık bilinen Balyoz Davası iddianamesini adeta yerle yeksan etti.

Pınar Doğan özetle, iddianamenin dijital verilere dayanılarak düzenlendiğini, belgeler üzerinde sanıklardan hiçbirinin ıslak imzasının olmadığını, bu veriler üzerinde de eklemeler-çıkarmalar olduğunu, mahkemenin, sahteliği bağımsız kurumlarca da ispatlanan bu delillerin geçersiz olduğunu ileri sürdü. Ayrıca savunma tarafının sözünün kısıtlandığı ve mahkemenin alelacele bu sahte deliller üzerinden karar vermek istediğini de ekledi.

Söz sırası Faruk Mercan’a geçtiğinde ise Sayın Mercan, davada ileri sürülen iddialarla ilgili olarak kuvvetlendirici açıklamalar yapmak yerine ne söyledi dersiniz?

Aynen şunları söyledi Sayın Mercan:

 “Bu dava siyasi bir davadır, sanıkların da siyasi müdafaa yapması gerekirdi.”

Yeterince açık ve anlaşılır bir cevap.

Kamuoyu, özellikle sol kamuoyu siyasi davaların ne olduğunu çok iyi bilir.

Kendisi de devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanmış bir kişi olarak, sıkıyönetim mahkemelerinin ve devlet güvenlik mahkemelerinin delil olmaksızın, sadece ihbarcıların söylediklerine ve işkence altında alınan ifadelere dayanarak nasıl kararlar verdikleri,  yakın tarihimizin ve hukuk tarihimizin en utanç verici örnekleriyle dolu olduğunu çok iyi biliyorum.

Nice hayatlar söndü bu kararlarla.

Şimdi kalkmış kendisi de hukukçu olan Faruk Mercan, bu davanın siyasi bir dava olduğunu ve sanıkların teknik ayrıntılarla uğraşmak yerine, siyasi savunma yapmaları gerektiğini ileri sürüyor.

Bunu yaparken yol göstermekten de geri kalmıyor Sayın Mercan.

Şöyle devam ediyor: “Çetin Doğan ve diğer tutuklular, biz bu planları yapmadık, planlar sahte verilerle oluşturulmuş, bu işi de emniyet ve yargıda da örgütlü olan bir çete gerçekleştirmiş, biz suçsuzuz, demek yerine; biz AKP’den rahatsızdık, o dönemin koşulları içinde darbe yapmayı düşündük ama gerçekleştiremedik, demeliydiler.”

Bakar mısınız kurnazlığa!

Gerçekten de hukuki olarak çökmekte olan ve kamuoyunca da artık haksızlığına inanılan bir davada, berat edecek olan sanıklar kalkıp, “biz darbeye teşebbüs ettik” diye ifade verecekler.

Olacak şey mi?

Üstelik Faruk Mercan gibi her zaman hukuku ve hukukun üstünlüğünü savunması gereken kamuya malolmuş şahsiyetlerin, hukukun temel prensiplerinden biri olan “delilsiz suç olmaz” ilkesini kamuoyu önünde hiçe sayan açıklamalar yapması gerçekten kaygı verici.

Balyoz ve Ergenekon davalarını, askeri vesayeti gerileten haklı davalar olarak görmeniz, bu davaların hukuka uygun bir şekilde sürdürülmesi gerektiği gerçeğini değiştirmez.

Davalar hukuka uygun olarak sürmeli ve kararlar Faruk Mercan’ın ileri sürdüğü gibi, siyasi olarak verilmemelidir.

Davalar sonunda karar nasıl çıkarsa çıksın, hukuka uygun olarak işleyecek bir süreç kamuoyu vicdanını yaralamayacaktır.

Olması gereken de budur.

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..