Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '12

 
Kategori
Güncel
 

Balyoz

Balyoz
 

Balyoz davası, yalan ve yanlış iddianameler üzerine oturtulan ve yurtseverleri bitirmek için hazırlanan oyundur.

Balyoz davası uzun zamandır devam etmekte.

Bunu hepimiz biliyoruz.

Görülen davalarda neler mi oluyor mesela ?

Mahkumların savunmaları kaale alınmıyor. ''He he, Evet, Vay be!'' diye savunmayı geçiştiren savcı dünyanın hangi ülkesinde var? Bugün o davadaki komutanlara, gazetecilere yapılanlar ne Şeriat hukuku ne de Engizisyon mahkemelerinde yapılmamıştır.

***

PKK ile savaşan askerin ''darbeci'' etiketi yapıştırılıp, PKK'ya kucak açan zihniyet tarafından içeri tıkılması 12 yıl önce aklınıza gelir miydi? Bugün Atatürk İlke ve İnkılaplarına sahip çıkan tek yer Türk Silahlı Kuvvetleridir. Ve o Silahlı Kuvvetler çeşitli sahte belgeler ile çökertilmeye çalışıyor. Bahsedilen belgeler birbirleriyle o kadar çelişşik ki... Sanıkların ısrarla ''sahte'' dediği deliler ise dün paylaşıldı.

İşte buyrun bakın...

1- Kardak’a çıkmış SAT komandosu Albay Ali Türkşen’e, “Şu tarihte, şu saatte, sen bilgisayarında şu belgeyi kaydetmişsin!” diyorlar. Ama TRT, o gün, o saatte, albayla ‘Silahlı Kuvvetler Saati’ türünden bir televizyon programı yapıyor ve onu denizin altına dalış yaparken kameraya çekiyor. Albay, “İspatı burada. Beni bilgisayarda belge kaydetmekle suçladığınız saatte, ben denizin altında dalıştayım, TRT çekmiş. Denizin altında, hangi belgeyi kaydedebilirim?” diyor. Bir buçuk yıldır tutuklu.

2- 2003’te TCG Alanya gemisine bir görevlendirme yapıldığı söyleniyor. O tarihte gemi henüz inşa bile edilmemiş. İnşa tarihi 2005.

3- Sözde darbe planında, el konulacak ilaç şirketlerinin listesi var. Orada ‘Yeni Recordati’ diye bir firmanın adı geçiyor. Oysa o tarihte öyle bir firma yok. O firmanın 2003’teki adı ‘Yeni İlaç’. ‘Yeni Recordati’ oluşu 2009.

 

4- Jandarma planlarının içinde belirtilen bazı sokak adları, 2003’te o isimleri taşımıyor. Sonradan değiştirilip öyle yapılmış, 2004’de, 2005’de, 2006’da.

 

5- CD’lerdeki word belgeleri 2003 tarihli. Dolayısıyla, 2003’ün teknolojisine uygun olması gerekiyor. Ama belgelerde kullanılmış olan ‘calibri’ ve ‘cambria’ gibi bazı yazı fontları Microsoft tarafından ofis 2007 için geliştirildi. Bu da, darbe belgelerinin 2003’ten sonraki bir tarihte yazıldığının bir başka kanıtı.

 

6-Darbe belgeleri arasında toplantı tutanakları var ancak güya Aksaz’da yapılan toplantıya katılımcı olarak gösterilen subayların biri o tarihte Haifa’da, diğeri Gemlik’te, diğeri İzmir’de.

 

7- Belgelerin içinde, jandarma personelinin kriptolu cep telefonu kullandığı belirtiliyor. Oysa, o telefonların jandarmada kullanılmaya başlama tarihi 2008. 2003’te öyle bir telefon yok.

 

8- Balyoz Planı’nın kendisinde, ‘dost bir unsur’ olarak Türkiye Gençlik Birliği’nden söz ediliyor. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde kurulan bu topluluğun sitesine girdiğinizde, kuruluş tarihinin 19 Mayıs 2006 olduğunu görüyorsunuz. Ama Balyoz Darbe Planı’nın yapılma tarihi 2003.

 

9- Eskişehir’de çıkan flash diskte yine 2003 tarihli bir belge var. O belgede de bir kanun metnine atıf bulunuyor. Normalde o metinde, kanunun 2003 tarihli halinin olması gerekirken, metin 2005’te yapılmış bir değişikliği (hem de değişiklik kanununun tarihi ve numarasıyla) içeriyor.

 

10-11. ve 17. CD’lerin üzerinde Süha Tanyeri’ye ait olduğu iddia edilen el yazıları var. O harflerin Süha Tanyeri’nin el yazısı ajandasından kopyalandığını tespit ettik. Bununla ilgili ABD’den ve Türkiye’den iki rapor aldık. Birebir kopya olduğuna ilişkin.

 

11- Donanma Komutanlığı’nda ele geçirilen hard diskte bir makbuz var. Makbuzun bilgisayara taranma tarihi 2003 olarak görünüyor. Fakat makbuzun 2008’e ait bireysel emeklilik ödeme dekontu olduğu görülüyor.

 

12 -İstanbul’daki üç hastaneye ilişkin isim karışıklıkları var. İlaç firmasında olduğu gibi. Oysa o hastaneler, o isimleri 2005’ten sonra alıyorlar. 2003’te hazırlandığı iddia edilen belgelerde 2005’teki adlarıyla o hastanelerin nasıl var olduğu bir türlü açıklanamıyor.

 

***

 

Ayrıca,

 

Tutuklamaya gerekçe olarak gösterilen dellilerin tamamı ise dijital kayıtlardan ibaret. Ancak bu dijital kayıtların manipülatif bir niteliğe sahip bulunduğu Türkiye ve ABD'den alınmış olan raporlarla ispatlanmış durumda. Şimdi bu ispatlara bir yenisi daha eklendi.

 

Almanya'da Berlin Mahkemelerine Adli Bilişim alanında bilirkişilik hizmeti veren Gramberg & Vogel Bilişim Bürosu tarafından yapılan incelemeleri raporlaştıran Bilgisayar Yüksek Mühendisi Bernhard Gramberg şu tespiti yaptı:

 

"Özet:

 

Calibri yazı tipine dair,

 

Calibri yazı tipi 2004 yılında hazırlanmış ve 2005 yılında kamuya açıklanmıştır. Ancak Vista programıyla birlikte (2006 sonu) işbu yazı tipi yaygınlaşmıştır. Word/ Office 2007'de Calibri Word dosyalarında kullanılmaktadır.

 

Calibri yazı tipi olan Word dosyaları

Aktarılmış olan CD'lerde/ Samsung sabit diskinde en azından 67 dosyada Calibri yazı tipi yer almaktadır, hâlbuki dosyalar 2003 (veya daha erken) bir döneme aittir.

 

Değerlendirme,

 

Calibri yazı tipi 2003 yılından çok daha sonra (yaklaşık 2006/2007 yılından itibaren) kullanılmaya başladığı için, Calibri yazı tipini içermekte olan Word dosyaları da 2003 tarihinden çok daha sonra işlenmiş olmaktadır.

2003 yılında Calibri yazı tipi içeren Word dosyalarının bulunmuş olması mümkün değildir."

 

Bir başka ifadeyle Gramberg & Vogel Bilişim Bürosu tarafından yapılan inceleme neticesinde elde edilen bulgularda, 11,16 ve 17 Nolu CD'ler ile Gölcük Donanma Komutanlığı'nda el konulan 5 Nolu Hard Disk içinde kayıtlı dijitallerin 2003 yılına ait olamayacağı söyleniyor.

 

Tüm bu bilimsel gerçekler ortada dururken davaya bakmakta olan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi sahte dijitallerle tutukluluk halinin devamına karar vermekte.

 

Muvazzaf subayların durumları ise Yüksek Askeri Şura toplantısı öncesinde başka bir öneme sahip. Adil Yargılanma Hakkı'nın hiçbir kuralına uyulmaksızın devam eden yargılama sürecinde, bu kişilerin sahte dijital dokümanlarla tutuklu tutulması, masumiyetleri bilimsel verilerle ispatlanmış olan bu kişilerin belki de yıllarca emek verdikleri Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilerinin kesilmesine kadar gidebilecek bir sürecin de tetikleyicisi olabilecek.

 

***

 

Özetle sevgili kardeşim,

 

Türk Mahkemeleri adaletini, güvenilirliğini, saygınlığını yitirmiş bulunuyor.

 

Tutuklanan komutanlarımız gibi diyelim mi ?

 

Hadi o zaman...

 

''Vatan sağolsun !'' 

 
Toplam blog
: 117
: 379
Kayıt tarihi
: 01.09.12
 
 

Öğrenci, sanatsever, sporsever, Mustafa Kemal Atatürk... ..