- Kategori
- Anneler Günü
Bana anneni anlat

Annem 15 yaşında
Kelimelerdi boğazında düğümlenen. "Bana anneni anlat" dediğimde gözlerinde hep hüzün vardı. Anneni anlatmadın nedense.
Yoksa çocuk belleğinden mi silinmişti.
Gözlerin Karadeniz'in Engin sularının içinde kaybolurdu. Hüzün hep orada tam göz bebeğinin içinde tam orta yerinde öyle dururdu.
Ellerini iki tarafa açardın, omuzlarını silkelerdin. Sanki bakışların " yok işte" derdi. Ben çocuk aklımla hep senin anneni merak ederdim. Israrla "bana anneni anlat" derdim. Gülerdin hüznün en güzeliyle.
Ben çocuk aklımla o gemilere kızardım. Anneni senden alıp giden o gemilere. Sen anlatmadın ama herkes anlatırdı. Osmanlı'yı Birinci Dünya Savaşı'na sokan o iki geminin Karadeniz'e açılıp da kıyıya yakın seyrederken, saçını tararken o gemileri aynadan görüp de size sarılan “eyvah İngiliz gemileri geldi. Bombalayacaklar şimdi, Çocuklarım ölecek" deyip korkudan öd kesesi patlayan ve üç günde içinde ölen Gülsüm Hanımı. Anneannemi…
Ben sordukça anneni, yüzünde hüznün en güzel gülüşü ve gözlerinde hep bir damla yaş olurdu
Henüz daha 8 yaşındayken annesini yitiren ve işte o zaman gözlerine hüznü oturtan sen ANNEM bize hep sevgiyi öğrettin.
En sevdiğin şarkı " Yadeller aldı beni" en sevdiğin türkü de "yüksek yüksek tepelere ev yapmasınlar" türküsüydü. Radyoda çalınca gözlerinden bir damla yaş süzülürdü.
Sen bize anneni anlatmadın ama o kelimeler hep boğazında düğümlendi kaldı.
Annem şimdi ben de seni anlatmak istiyorum kelimeler aynı senin gibi benim de boğazımda düğümleniyor.
Sen bizi hepimizi bu geniş aileni nasıl sevip koruduysan biz de seni hepimiz çok seviyoruz.
Annem seni çok seviyoruz.
Her gece yıldızlara bakıyorum.
İşte orada parlayan o yıldız annem bana bakıyor her gece diyorum.