- Kategori
- Deneme
Bana bir masal atlat baba
Alıntı
Çocukluğumuzda anlatılan masalları hiç unutmadım ben.
Okuduklarımı da.
Külkedisi
Pinokyo
Pamuk prenses
Kırmızı başlıklı kız
Rapunzel
Alâeddin’in sihirli lambası
Polyanna…
Yumuşacık, duygusal, sevimli… Önce eziyetler çekilirdi ama sonları hep mutlu biterdi, sonra da mucizeler gerçekleşirdi.
Zamanımızda ‘’aşk’’burunları pinokyonunkinden daha uzun burunluların dilinde eskidi.
Polyanna’nın yüzündeki gülücük maskesi riyakârlığından değildi karşısındakileri üzmemek içindi ve bardağın dolu tarafını görürdü hep
Şimdi yargısız infazlar ve bardağın yarısı hep boş.
Çok şeyler öğrenmiştik onlardan Henüz kötülük tohumları ekilmemiş yüreklerimiz hep güzel taraflarını gördü onların.
Mutlulukları mutluluğumuz, hüzünleri hüzünlerimiz oldu.
Gerçek hayatta yaşamadıklarımız yaşayamadıklarımızdı onlar.
Mutluluk dediğimiz duyguların ilk merhabalarıydı bizim için.
Şimdi ki çocuklara masal anlatmak neredeyse imkânsız. O her şeye inanan çocuk grubu çoktan tarihe karıştı herhalde. Şimdi her şeyi sorgulayan, eleştiren ve hatta beğenmeyen bir kuşak geldi.
Yani onlardan birine oturup Pamuk Prenses ve yedi cüceleri anlatsanız beş altı yaşında ki ufaklıklar sizi bizim eskiden yaptığımız gibi hayran hayran dinlemek yerine soru yağmuruna tutuyor ‘’neden hepsi cüce yoksa akraba evliliği mi? Diyebilecek durumdalar. Haydi, cevap verin bakalım. Ben benzeri olayları çok yaşadım şimdi ne zaman bir çocuğa masal anlatmayı düşünsem hangi sorularla karşılaşacağım acaba diye düşünürüm.
Oysa bizim masallarımız vardı
Duygulu, kuş tüyü gibi masallar
Ondan mı acaba hala masallara inanıyoruz
Ondan mı acaba hep güzel sonlar bekliyoruz
Ondan mı acaba
İyiliğin, güzelliğin ve doğruluğun, kardeşliğin, barışın gün gelip de kazanacağına olan inancımız.