Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Bardağı taşıran son damla ...

Bir zamanlar, bulunduğum bir nikahta, nikah memurunun, nikah sonrası taraflara verdiği öğüt çok dikkat çekiciydi. Demişti ki “birbirinizin bam teline aman dokunmayın!” Bunun üzerinde biraz düşünecek olursak, bu söz önce insanların bam teli olduğunu vurguluyor. Yani hassas olduğu alanlar olduğunu… Buna dokunmanın da ilişkiye zarar vereceğini anlatmış oluyor. İyi bir birliktelik için tarafların gözetmeleri gereken başlıca noktanın bu olduğuna dikkat çeken bir söz.
Peki, bam teline dokunulursa ne olur? Belki bir olur, iki olur, üç olur ses çıkmaz, hatta tavır bile gösterilmez. Ama sonuçta bir birikinti oluşur. Bu birikintinin ne zaman patlayacağı da anlaşılmaz. 

Hani dilimizde bir deyim vardır: “bardağı taşıran son damla” deriz ya işte o birikintinin taşması halidir bu. Örneğin karşısındakine kırılan, darılan ya da kızan kişi bu kızgınlığını o anda belli etmeyebilir. Bu tür olumsuz duyguları depo eder. Karşısındaki ne zaman onu üzecek davranış yapsa o da depo etmeye devam eder. Bir gün önemsiz bir olay, önceden birikmiş tüm bu kırgınlıkları harekete geçirir. Başka bir deyimle “bardağı taşıran son damla” işlevini görür. İşte o anda kişi içine attığı tüm olumsuzlukları, sorunları, kırgınlıkları ortaya koyar. 

Bu defa başka bir şey olur. Karşıdakinin aklı sadece son anda bardağı taşıran o ufacık olaydadır. Bu patlamaya akıl erdiremez, hatta ilgi de kuramaz. Bu yüzden kendisine haksızlık yapıldığını dahi düşünür. 

Böyle bir durumda ne olur? İki taraf da birbirini suçlamaya başlar ve saldırıya geçer. Sorunu çözmek yerine birbirini hırpalamak asıl amaç haline dönüşür. Bir sağırlar diyalogu ortaya çıkar. Taraflar arasında birbirinden kopmalar ve uzaklaşmalar baş gösterir. 

Bir nikah dairesindeki öğütten neler çıktı. Gördünüz işte. İnsanlar arası ilişkileri zedeleyen ve farkında olunmadan yapılan hatalar. Bu hatalar sonucu insanların iç dünyalarında oluşan yaralar. 

Yaraların tedavisi olanaksız değildir Ama tedavi edilseler bile izi kalır. Mühim olan ilişkilerde yaraya meydan vermeyecek bir yönetim ve dikkat sergilemek… 

Elbette bir diğer önemli nokta da kadın ve erkeğin farklı hassasiyet noktalarının olması. Ve hatta bunun sorgulanmaması gereği... Neden "Kadınlar Venüs'ten erkekler Mars'tan"? İşte bu farklı yapılarından dolayı. Ama ne yazık ki çoğu insan karşı cinsi de kendi gibi algılama yanlışına düştüğü için zamanla çatışmalar ve birkintiler başgösterir. 

Peki ne yapılabilir böyle durumlarda? Benim Amerikan filmlerinde çok beğendiğim bir sahne vardır. Ya kız, ya da oğlan diğerine “seninle konuşmak istiyorum” der. Ve bir kenara çekilirler dertlerini, sorunlarını, varsa yanlış anlaşılmaları kendi aralarında konuşurlar. Yapılması gereken de bu. Konuşmak… Yani konuları birlikte ele almak ve bunu da patlamaya mahal vermeden yapmak… 

 
Toplam blog
: 82
: 1046
Kayıt tarihi
: 24.05.11
 
 

TED Ankara Koleji ve ODTÜ Kamu Yönetimi mezunuyum. Asıl mesleğim bankacılık. Çeşitli kuruluşlarda..