- Kategori
- Siyaset
Barışa Hazır!
Selamlar,
Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye'nin kuzeyinde oluşturulan terör koridorunu yok etmek için harekat başlattı. İçeride ve dışarıda harekatla ilgili birçok kişi ve kesim karşıt veya yandaş tavırda olduğunu göstermek adına klavyelerin başına geçti.
Bu yazı tavır belirleme yazısı değil bir hatırlatma yazısıdır.
1. Barış isteyen Kürtler
ABD başkanı Normandiya'dan bahsetti, kendisine Türk-Kürt savaşlarının yüzyıllardır sürdüğünü söyleyen tarihçiden bahsetti ama yüzyıllar öncesine gitmesine gerek kalmadan konuyu temellendirebileceği bir detayı unuttu.
2003 yılında ABD Irak işgaline veya kendi tabirleriyle demokrasi ve özgürlük götürmeye başladığında bölgede olan bitenden rahatsız olan tek bir ülke vardı: Türkiye. Tezkere sonrasında iplerin gerilmeye başlamasıyla ABD o karşı konulmaz çekiciliğiyle teklifini yaptı. Irak'ın kuzeyinde otonom bir Kürt Devleti.
Sahi Mesut Barzani'yi biliyoruz da Molla Mustafa Barzani? Detaylara gömülmeyelim yoksa iş Normandiya'ya kadar gider.
Evet ABD'nin bu cazip teklifi sonrasında Barzani ve Talabani'nin gayet faydalı çalışmalarıyla hem Suriye hem de Irak'ın kuzeyini kapsayacak yani Türkiye'yi güneyden çevreleyecek bir devletçik yaratıldı. Hep dile getiriyorum: Taktik maç kazandırır, strateji şampiyonluk.
Taktiksel davranıp Saddam'dan sonraki Irak için özellikle Kuzey Irak'la gayet liberal bir yaklaşımla paranın-ticaretin-ekonominin tüm sıkıntılarını hallediyorduk ki şakkadanak Işid diye birşey ortya çıktı.
Ortaya çıktı dediğime bakmayın, zaten vardı. Saddam'ın kayıp! tugayları ortaya çıkarıp askeri gücü biraz da Allah-İslam diyerek sosyolojik altyapıyı oluşturduğunuz vakit alın size bölgede yeni bir güç odağı. Işidin parayı, silahı, stratejik planlama ve hamleler yapacak insan gücünü nereden ve nasıl bulduğunu söylemeye gerek bile yok. Artık vekalet savaşlarını ortaokul düzeyindekiler bie biliyor.
Işidin ortaya çıkışıyla Irak-Suriye kuzeyindeki kürtlerin kurtarılmış bölge yaratmalarına fırsat da ortaya çıkmış oldu. Suriye ve Irak'ta barışçıl kürt gruplar! barış için savaşma gerekçelerini bulmuşlardı. Gözümüzün içine baka baka binlerce tırlık sevkiyatlarla Normandiya'ya benzer bir çıkarma yapılacaktı. Hedef henüz tam olarak gücü bilinemeyen! Işid'ti.
Kürt barış elçileri Işid'i yendikten sonra yeni barışlar! için daha büyük oynamaya başladılar. Sırada Kürdistan genel barış stratejisi vardı. Ne de olsa ABD onların yanındaydı. Peki ne oldu?
Trump'ın kulağına bu "Bu Kürtlerle Türkler yüzyıllardır savaşıyor" diyen tarihçiler muhakkak şunu da fısıldamıştı: "Yüzyıllardır beraber yaşıyorlar, beraber savaşıyorlar." Yüzyıllar önceki Kürt isyanlarının genel dinamiği insanca yaşamanın önüne konulmuş ekonomi temelli sorunlar (yozlaşmış bir yerel yönetici, altından kalkılamayacak vergiler, vs.) üzerineydi. Ta ki özgürlük ve demokrasi rüzgarları esene, kapitalizmin göze ve gönle hoş gelen cazibesi bu coğrayada ortaya çıkana dek.
Barış için savaşan kürtler sürekli sırtlarını birilerine dayayarak hareket etmek zorunda olduklarını bildiklerinden başkalarının stratejilerindeki taktikler olmayı hep kabul ettiler.
Ama bir de barış için yaşayan Kürtler var ki onlar da bu bölgede Türkiye'nin varlığının kendi varlıklarının garantisi olduğunu, boş hayal ve ideallerle başka bir vatan-devlet kurulamayacağını bilenlerdir. Onlar yüzyıllardır Türklerle değil onlarla birlikte savaşanlardır.
2. Savaşçı Türkler
Türk karakteristiğini anlatmaya gerek yok. Savaşmanın ne olduğunu, nasıl olduğunu dillendirmeye de gerek yok. Savaş bu dünyadaki en adi sorun çözme yöntemidir. Ama diye başlayıp bu harekatı şöyle gerekliydi böyle lazımdı diye anlatmayacağım. Birkaç soru soracağım.
Ankara tren garı katliamını kim yaşadı?
Suruç patlamasını?
Reyhanlı patlamasını?
Gaziantep'teki faciayı?
Sayısız kahpeliğe kim maruz kaldı?
Kimin sayısız insanının kanına girildi?
"Işid artık Türkiye'nin sorumluluğunda" öyle mi?
"Harekat dediğimiz gibi gelişmezse mahvolursunuz" öyle mi?
Bangır bangır girişimiz ve bir yıldan beri geliyoruz deyişimiz sebebiyle son iki sorunun cevabını henüz bilmiyoruz. Öyle mi olacak başka şekilde mi öngöremiyoruz.
Kesin olarak bildiğimiz tek birşey var. Günümüz dünyasında ekonomik güç çoğu şeyi ifade eder. Ama herşeyi karşılayamaz. Eskiler yani bizim devlet geleneğimiz kadar eskiler bize öğretmiştir ki paranın da geçmediği zamanlar gelir. Yani bizim en sevdiğimiz zamanlar...
Hadi Eyvallah.