Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '11

 
Kategori
Eğitim
 

Başarılı bir öğretmenlik üzerine düşünceler (Beşinci Bölüm)

Başarılı bir öğretmenlik üzerine düşünceler (Beşinci Bölüm)
 

Prof.Dr.Öner Samanlı'dan öğretmenlere öğretme üzerine rehber


"Öğretmenin daha iyi yapılabilmesi ve öğrenmenin de kolaylaştırılması”  

BEŞİNCİ BÖLÜM 

ÖĞRETMEN İLE ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ 

Önceki bölümlerin Özeti:  

Öğretme insanoğlunun bir yeteneğidir. Bu nedenledir ki, öğretme yeteneği evrensel bir uğraştır. Herkes birbirine bir şeyler öğretir, yanı sıra da bir şeyler öğrenir.  

Bu makale, "Öğretmenin daha iyi yapılabilmesi ve öğrenmenin de kolalaştırılması”nın sağlanması amacıyla kazanılmış bilgilerimize yıllar içerisinde elde ettiğimiz deneyimlerimizi de katarak, daha iyisi nasıl sağlanabilir düşüncesiyle oluşturulmuştur. 

‘Öğretme’nin daha iyi yapılabilmesinde temel başlangıç, “nasıl daha etkili yapılabilir” sorusunun sağlıklı yanıtlanabilmesidir. Bu yanıtı verebilecek temel kapasite de, “öğreten” de saklıdır. Öğreten önce bireyin sonra herkesin etkisini arttırarak, toplumsal eğitilmişlik, öğretilmişlik etkisinin ve modelinin ortaya çıkmasını sağlayacak vazgeçilmez bir insan özgesidir. 

Türkiye’nin bugünkü, tarihi, turistik, doğal, madensel, tarımsal, hayvansal, yer üstü ve yer altı tüm coğrafik zenginlikleri göz önünde bulundurduğumuzda, bu denli yüksek ekonomik varsıllıkları bulunan bir ülke(miz)de geçmiş gelecek penceresinden şöyle bir bakıldığında, 1923 - 2010 süreci sonralarındaki dünya çıtasındaki yerinin ABD yahut Çin’in statik, ekonomik, dinamik ve sosyal argüman değerlerinin çok üstünde olması gerekmekteyken, somut durum bunun tam tersidir. 

Eğitimdeki öğretmenlik eğitimi sonrası, gerek devlet ve gerekse de özel okullarda eğitimcilik yapan öğreticilerin birçoğunun olması gerekli, "Öğretmenin daha iyi yapılabilmesi ve öğrenmenin de kolaylaştırılması” yetisinden kesinlikle uzak olduğu ‘öngörümüzü’, sürekli bu yazımız ve öncelerinde dillendirmiş bulunuyoruz. 

Başarısızlığın kesin nedeni, "Öğretmenin daha iyi yapılabilmesi ve öğrenmenin de kolaylaştırılması”nda, icracı siyasi hükümetlerce yanlış yolların izlenmiş olmasındandır. 

Öğretme-Öğrenme sürecinin etkili olabilmesi için öğreten ve öğrenen arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir. Öğretmedeki amaç, öğrencilerin büyümesi ve gelişmesi, geliştirilmesidir.  

Bugünkü Milli Eğitim politikalarında, birçok öğretmen tarafından kullanılan ve okul idareleri tarafından belirli kurallar zinciri dahilinde empoze edilen öğretme yöntemleri, öğrencilerin bağımlı, gelişmemiş ve çocuksu kalmalarını sağlamaktan ileri gitmeyen ilkel bir eğitici ve öğretici sistemdir. Diğer bir anlatımla, çağın öncelerinde geçerli iken, günümüzde geçerliliğini ve vizyonunu yitirmiş olan bir eğitim öğretim modelinde ısrarcılıkla eski yol ve yöntemlerin devamının sağlanılmasıdır. 

Milli Eğitim stratejistleri de, bu yaklaşımları ve uygulamalarıyla, başarılı bir eğitimci modelinin ortaya çıkmasına (özde) engel bir gizli görüntü içerisindedirler.  

Özellikle 1960 ve sonrası, devam eden yıllardaki merkez sağ ve aşırı sağ hükümet iktidarları süreçlerinde, din (siyasi yandaş olanlara destekli) alandaki eğitim ve öğretim modellerine ve öğretmenlerine her türlü sosyal ve finansal destekler, dış ülkelere açılımlar, akademik yönlendirmelerin tüm destekleri arayış içerisinde olunmaksızın verilmiştir. 

Çağdaş öğretmenlik sistemi içerisinde yer alan bilimsel Öğretmenlik formasyonu sağlayan akademik çevrelerce günümüzde geliştirici ve hedef eğitilecek kitleler üzerinde etkin (söz sahibi olabileceği kesin) eğitimcilerin yetiştirilebildiği uzmanlık alanları tabiî ki bulunmaktadır.  

Ancak bu donanımların kazandırıldığı öğretmenler, sonuç itibarıyla kendilerini yönetenlerin yönetsel boyunduruğu altında girmek zorundadırlar. Bu yönetim kadroları ise siyasetin piyonlarıdırlar. Bu piyonların sürekli beklentileri ise, sadakat ve hizmet esaretlerinin karşılığında bir üst yada daha üst makamlara gelebilmek arzusudur. 

İyi öğretmen sakin bir yapıya sahiptir kesinlikle panik yapmaz, sinirlense de bunu belirgin hale getirmez, soğukkanlı ve çözüm üretebilendir.  

İyi öğretmen kesinlikle önyargılarından arınmıştır ve yanlı değildir bunun sonucunda da tüm öğrencilerine eşit davranır. 

İyi öğretmen her şeyden önce fikirleri ve eylemleriyle bir bütünlük ortaya koyar yani tutarlıdır. Değişmez kararlarını verirken aklının süzgecinden defalarca geçirmiş ve sonrasında değişmez kararını vermiştir bun nedenle de hata yapmaz. 

İyi öğretmen ilköğretim birinci sınıftan üniversitenin her basamaklarına kadar olan süreçlerde öğrencisinin belleğinde daima anımsanır ve asla unutulmaz. 

İyi öğretmen her sorunun cevabını bilebilecek kadar motive olmuş ve bilgi potansiyeline erişmiştir. 

İyi bir öğretmen salt eğitim ve öğretim düzeyinde çözümleyici olmakla yetinmez, öğrencilerinin kişisel ve sosyal hayatları ile de düzeyince ilgilenmeyi başarabilendir.  

İyi bir öğretmen kendisini toplum içerisindeki yaygın inanç modellerine göre değerlendirirken daima kendisini başarısız kabul ederek, öğrenme tekniklerini ilerletir. 

İyi bir öğretmen eğitim ve öğretim arenasındaki rolünü en iyi oynamak zorunda olduğunun bilinciyle, kişisel ve sosyal hayatta örnek bir modeli de oluşturur. 

Yani, Öğretmen ile öğrenci ilişkisinde ortaya çıkan sorun kime ait olduğunun çözülmesiyle netleşir. 

Eğitim ve öğretim metotlarının geliştirilmesinde, kabul etmeme dili olarak adlandırdığımız temel sorunun çözümüne aşağıdaki on iki engelin aşılmasıyla ulaşmak olasıdır.  

Bunları şu şekilde sıralayabiliriz. 

Emir vermek yönlendirmek, Uyarmak gözdağı vermek, Ahlak dersi vermek, Öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek, Öğretme, nutuk çekmek, mantıklı düşünceler önermek, Yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı düşüncede olmamak, Ad takmak, alay etmek, Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak, Övmek, aynı düşüncede olmak, olumlu değerlendirme yapmak, Güven vermek, desteklemek, avutmak, duygularını paylaşmak, Soru sormak, sınamak, sorguya çekmek, çapraz sorgulamak, Sözünden dönmek, oyalamak, alay etmek, şakacı davranmak, konuyu saptırmaktır. 

Kişiyi iyi bir danışman yapan psikoloji bilgisi ya da zihinsel gizli gücü değildir. Psikologlar buna iyileştirici iletişim derler. 

Öğrencinin de, sizin, kendisini doru mu yanlış mı çözümlediğinizi bilmemesi de aynı derecede önemlidir. Bu nedenle, öğrencinin iletisini yanıtlamadan önce, onu doğu çözümleyip çözümlemediğinize karar verdiğiniz düşünelim. Tek yapılacak, çözümleme sonuçlarınızı kendi sözcüklerini kullanarak geri iletmektir. Bu geri iletim yöntemine "etkin dinleme" denir.  

( Dördüncü bölümden devamla) 

ÖĞRETMENLERİN ÖĞRENCİLERİN SORUNLARINA YAKLAŞIMLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 

Öğretmenler eğitim ve öğretim süreçlerinde farklı farklı sorunlarla sık sık karşılaşan meslek guruplarının başında yer almaktadırlar. Öğrencinin aile hayatı dışında geçirdiği zaman süreci eğitim ve öğretim alanında geçirdiği zamandır. Bu nedenle de bir sorun ortaya çıktığında öğretmenin öncelikle bu sorunu iyi fark edebilir bir sosyal kişilik yapısı içerisinde olması gerekecektir. 

Genelde vücut sağlığının önemli bir göstergesi olan akıl sağlığı ve onu destekleyen ruh sağlığının en mükemmele yakın çizgide olması ise öğretmenin sorunlar karşısındaki çözüm becerisini dikkat çekici şekilde ortaya koyacaktır. 

Öğrenci ile öğretmen arasındaki hissedilen sorunun ana merkezi öğretmende ise; Öğretmen sorunun kendisinde olmasını belirginleştiren ip uçlarını fark etmek zorundadır. Bu sorunlar öğretmende, vücut yorgunluğu ve kırgınlığı, can sıkıntısı, dikkatinin dağılması, yılgınlığı, geçen olumsuz süreçler sonrasındaki kendine yada mesleğine küskünlüğü, sinirliliği olarak fark edilebilir. 

ÖĞRETMENİN KABUL EDİLEBİLİRLİĞİ 

Öğrencilerin ise öğretmence çekilmez davranışları öğretmenlerin davranış penceresinin "kabul etmeme" alanında değerlendirilebilecek bir başka sorunsaldır. 

Öğretmen öğrencinin kabul edilmez davranışını değiştirmeye başlamadan önce, öğrencinin davranışına ve hareket eylemciliğine, yaşadığı ve bulunduğu çevresel faktörlere, öğretmen olarak öğrenciye yaklaşabilme süreç ve ölçütünü çok iyi şekilde yönlendirmelidir. 

Öğretmen, bilinçli ve kararlı şekilde sorunun üstesinden gelebileceğine inanmış ve bu konuda yeterli eğitimi taşıdığına inanmaktaysa, kesinlikle öğrencinin karşısında değişmeye karşı direnmeyle eğitimine başlamalıdır. 

Öğretmen bunun aksine bir tutumu taşır ve öğrenci de bunu hisseder ise, öğretmen öğrencinin gözünde aptal ve yetersiz olduğunun öğrencice düşünülmesine neden olacaktır.  

Öğrenci bu düşünce ile de yetinmeyerek, öğretmenin üzerine arsız baskınlığını kurmaya çalışmak isteyecek, öğretmenin sorunun çözümünde ve bilgilenme kapasitesinde bilgisiz kaldığı hissiyatını hissettiğini dışa vuracaktır. Başka bir anlatımla öğrenci öğretmen üzerinde, onu utandırma ve kitleler önünde küçük düşürmek gibi bir eylemin baş aktörü olabilmenin oyunculuğuna soyunacaktır. 

Sorunu oluşturan, sorunun ana parçası yada kıyısında olan öğrenci esas itibarıyla yaşının da verdiği deneyimsizlikler gereğince vurdumduymazlık ve aymazca bir tavırların içerisinde söz ve duruşu ile öğretmeni tahrik edici bir görüntü de sergileyebilir. Bu durum birçok öğretmenin sık sık karşılaştıklarını vurguladıkları ana merkez sorunlardandır.  

Çoğu öğretmen bu çizgiye gelindiğini gördüğünde kendi çözümsüzlüğünü, öğrenci üzerindeki sorumluluğunu atmak ve kayıtsız kalmak için disiplin yöntemlerine havale ile çıkışı aramaktadır ki, işte bu eğitim ve öğretim dünyasında, öğretmenlerin en büyük hatalarından birisidir. 

Oysa öğretmen sorunun çözümüne doğru ilk adımını çok munis ve sakin olarak başlayarak, emir verici konumdan sevimli bir ricacı konumuna geçmeyi başarabilirse, öğretmenin öğrencisine gözdağı vermek gibi bir zor karşısına çıkmayacak, ahlaki ve sosyal terbiye dersleri vermek gibi bir talihsiz arayışlara girmeyecektir. 

Öğrencinin sorununu büyükten küçüğe doğru indirgeyebilen öğretmen çözüm sağlayıcı etkin bir yöntemi böylece uygulamış olacaktır. 

Bu çözümü yakalayan öğretmenin öğrenci ile “yüzgöz olmak” ilişkileri kararında yerine göre samimi yerine göre mesafeli ama saygın bir sevgi çemberinin içerisine hapis olmuş olacaktır. 

Peşin hükümlü öğrenci ve öğretmenlerin en çok karşılaştıkları sorun, saygı ve sevgi çemberi içerisinde buluşamamış olmaları sonucuyla karşımıza çıkmaktadır. 

“Bu adam olmaz”, “Ya bu adam öğretmen mi şimdi?”, “Buna verilecek emeğe yazık”, “Bu öğretmense ben profesörüm” benzeri söylemler öğretmenler ve öğrenciler arasındaki söylem örneklerinden sadece birkaçıdır. 

Başarı çizisini yakalamış, kendini mesleğinde gelişim çıtasının üzerine taşımış bir öğretmenin, öğrencilerinin davranışını değiştirme ihtimali fazlasıyla yüksektir. Öğretmen bu verilere sahip olduğunda, öğrencileriyle iletişime geçmekte hiçbir zaman zorlanmayacaktır. Bu ilişkiler ne derecede, saf ve saydam, dürüst olursa karşılıklı güvenç de o denli yoğunlaşacaktır. 

İşte bu çizgiyi yakalamış bir öğretmen öğrencileri tarafından unutulmayan ve daima anımsanan bir saygın ve imrenilen kişilik, örnek bir modeldir.  

Birçok somut örneklerde, öğretmen olmayı kesinlikle istemeyen birçok öğrenci bu tür öğretmenler ile karşılaştıklarında düşüncelerini değiştirerek modeldeki öğretmen olmak arzusuyla bu düşüncelerinden vazgeçebilmişlerdir. 

SONUÇ OLARAK:  

Öğretmenlerin öğrencileri üzerinde uzlaşıcı ve uzlaştırıcı somut etkilerinin hissedilebilmesinde sevgi daima ön planda yer almaktadır. 

Sevginin olduğu yerde ilgi, ilginin olduğu yerde ise yoğun bilginin bulunduğunu da bu ifadelere eklediğimizde, sorunun olduğu yerde her daima çözüm mutlaka vardır. 

Birçoğumuzca bilinen ve duyulan bir örneği sizlere aktardığımızda sizlerde böyle durumları yaşamış veya böylesi durumlarla karşılaşmış olduğunuzu fark edeceksinizdir. 

Öğrenci: - Benim sorunumu ancak ve ancak “Öner Öğretmen” anlar ve çözer..! Bu söylem ve benzeri söylemler burada diğer yetisiz öğretmenin aşağılanması gibi görünse de, öğrenci de yaşının en iyi gözlemcisi olarak karşınızda durmaktadır. 

Üstelik bu gözlemci önce tek bir öğrenci kimliğinde çıktığı yolun devamında birkaç arkadaşıyla, sonrasında düşüncelerini onaylattığı sınıf arkadaşlarıyla ve son olarak da, tüm bir okul öğrencileri, velileri olarak öğretmenin karşısındaki kararlı duruşun kahramanları edasında inanmadıkları yahut da inandıkları çözümleyici yada yetisiz öğretmeni ortaya koyacaktır. 

Öğretmenlerin en büyük hatası hep not verenlerin kendileri olduğunu sanmalarından kaynaklanır. 

Oysa yıllardır bu makalelerin yazarı bir eğitimci olarak, altını çizdiğim en önemli bir başlık şudur… 

Öğrencilerinden iyi not alabilen öğretmen, öğretmenliğinde iyi yoldadır… 

BEŞİNCİ BÖLÜMLE TAMAMLANDI 

Kaynakça:  

1) Öner Samanlı, Ankara Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Yüksek Lisans İzlencesi, "Öğretmenin Daha İyi Yapılabilmesi Ve Öğrenmenin De Kolaylaştırılması” 1981 Ders Notları. 

2) Öner Samanlı, Ankara Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Yüksek Lisans İzlencesi, “Başarılı Bir Öğretmenlik Üzerine Düşünceler” 1981 Ders Notları. 

3) Öner Samanlı, Ankara Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Yüksek Lisans İzlencesi, “Öğretmen İle Öğrenci İlişkileri” 1981 Ders Notları. 

4) Dr. Thomas Gordon, EÖE Etkili Öğretmenlik Teknikleri 1998 

5) Öner Samanlı, Mersin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Kentleşme ve Çevre Eğitiminde “Öğretmenin Öğretmedeki Sorunları Üzerine 2000 

6) Öner Samanlı, Mersin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Kentleşme ve Çevre Eğitiminde “Meslek Okullarında Öğretmenin Öğretebilme Yetisi 2001 

…… 

…. 

… 

Prof.Dr Öner SAMANLI 

ANKARA – 2011 

…. 

… 

… 

SÖZDE DEĞİL ÖZDE, ROZETTE DEĞİL YÜREKTE,  

TÜRKİYE VE DÜNYANIN EN KAPSAMLI ATATÜRK SİTESİ  

KURUCU EDİTÖRÜ 

http://www.ataturksitesi.com 

 

E-BİLGİ İÇİN: siyasetgundemi@hotmail.com 

 

Yazarın Dipnotu: 

Milliyet Blog sayfalarımdaki yazı ve resimlerim, Yazar ismi ve Link verilerek alıntı yapılabilir. 

5846 sayılı, FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU Telif Hakları Yasası kapsamındadır. 

Yazılarımın tüm telif hakları, “CUMHURİYETÇİ ULUSAL HAREKET” adına, http://www.siyasetgundemi.com aittir. 

 

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..