Başbakan Erdoğan, neden İlker Paşa'ya tanıklık yapmadı?

Eski Genelkurmay Başkanı İlker BAŞBUĞ, yargılandığı Ergenekon Davası'nda müebbet hapis cezası aldı.

Başbuğ "Örgüt faaliyeti çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan müebbet hapse mahkum oldu.

Başbuğ, kararın ardında kendi internet sitesinde de "Son sözü millet söyleyecektir. Unutulmasın ki, ilahi adalet vardır" yorumunda bulundu.

lker BAŞBUĞ'un, kendisine atfedilen suçları, Genelkurmay Başkanlığı görevinde, üç dönem kendisiyle birlikte çalıştığı ERDOĞAN Hükümetleri döneminde işlediği gerçeği ortadadır.

Birinci Sicil Amiri Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından 28 Ağustos 2008 tarihli kararname ile atandığı Genelkurmay Başkanlığı görevinden 27 Ağustos 2010'da emekli olmuştur.

'Sarıkız Darbe Planı'nı anlatan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden ÖRNEK, günlüklerinde darbe hazırlığı içindeki kuvvet komutanları, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker BAŞBUĞ'a hiçbir şekilde güvenmiyorlardı.

Terörist başı diye suçlanan İlker Başbuğ'un tüm MGK ve YAŞ toplantılarına girdiğini, ülkenin tüm 'sırlarına vakıf' olduğunu ve altında 850.000 askerin ve bilumum silah ve teçhizatın olduğunu düşünürsek; Başbakan ERDOĞAN'ın Özel Mahkeme'ye sunduğu hakkında O'nu 'ele veren hiçbir delil' ve 'sözlü ifadenin' bulunmaması 'gerçeğin' mi, yoksa 'kaçışın' mı kendisidir?

Bu karar, Başbakan ERDOĞAN'ın 6 ay önce, 01 Şubat 2013 günü yaptığı, "İlker Başbuğ'a kalkıp da terör örgütü mensubu demek çok ciddi bir yanlıştır. Tarih onları affetmez. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bir örgüttür ama, terör örgütü değildir" değerlendirmesini Yüksek Mahkemeniz Başsavcılığı'na hatırlatmayı 'vatandaşlık borcu' sayıyorum.

Ancak bu durumun tamamen 'hukuka' ve 'vicdana' uygun olabilmesinde İlker BAŞBUĞ'un 2008-2010 arası Genel Kurmay Başkanlığı görevi yanısıra  9 yıl boyunca birinci dereceden Sicil Amiri olan Başbakan ERDOĞAN'ın, "İlker Paşamızla alakalı olarak ben yapılan benzetmeleri ve yakıştırmaları asla doğru bulmuyorum. Yani bir örgüt elemanıymış, bir örgütün mensubuymuş gibi bu tür yaklaşımları kesinlikle çok çok çirkin buluyorum. TSK'nde Genelkurmay Başkanlığı makamına gelmiş bir insan için bu tür bir yakıştırmanın, bu tür bir benzetmenin doğru olmadığını ve insaf dışı olduğunu kesinlikle düşünüyorum." şeklindeki 'düşünce' ve 'değerlendirmeleri' Yüce Mahkemeniz Sayın Hakimliği tarafından 'tanık' olarak 'dinlenmiş' olsaydı; kararınız ne olurdu?

Mahkemeniz kararının 'usul yönünden' 'eksik' (güdük) olması nedeniyle Yargıtay Dairesi Sayın Başkanlığı'na 'temyiz' başvurusu, verdiğiniz süre içinde mutlaka yapılmalıdır!..

06.08.2013, İzmir, Türkiye