Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '11

 
Kategori
Siyaset
 

Başbakan neden mutlu değil

Başbakan neden mutlu değil
 

Başbakan mutlu mu mutsuz mu?

Mutsuz!

Mutlu insan kavgacı olmaz, aksine aşırı barışçı olur.

Oysa başbakan neredeyse kendisiyle bile kavga edecek!

Önüne kim gelirse yerli yabancı hepsine basıyor fırçayı!

Ona göre herkes kusurlu! Kusurludan geçtim suçlu!

Allah onun yakınında çalışanlara sabırlar versin derim.

Böyle bir amirle ben de çalışmıştım zamanında, bilirim sıkıntısını...

Başbakanın sinirliliği kavgacılığı üç nedene dayanıyor olabilir:

*Türk toplumu bundan hoşlanıyor sanabilir.

*Şeker hastaları genellikle sinirli ve kavgacı olurlar kendilerine bakmadıklarında...

*Çok güçlü bir halk desteğine karşın;

-Ülkedeki eğitimli ve bilimsel çevreleri yanında göremiyor.

-Çevresi genellikle nevi şasına münhasır insanlarla çevrili, hep "padişahım çok yaşa!" sesleri duyuyor onlardan..Bu durum onu tatmin etmez! O seçkin insanlarında alkışını alırsa tatmin olur.

-Bütün alkışlara, övgülere karşın esas yapmak istediğini yapamadı.

Örneğin;

-Kürt hareketinde başarıya ulaşamadı. belki de Kürt ayaklanması onun zamanında gerçekleşecek! Bu da onun üstüne yıkılıp kalacak. Tarihte ikinci Damat Ferit olarak anılacak! Hep lanetlenerek anılacak! Üzücü bir olasılık tabii..

-Genel asayiş berbat vaziyette! İnsanlar heran birilerine ve yakınlarına zarar verebilecek durumdalar. Zor durum..

-Adalet sistemi karma karışık! İnsanlar neyle suçlandıklarını bile bilmeden içerde tutuluyorlar deniliyor. Basının diline düştü bu durum. AB bu yüzden rahatsız ediyor kendisini... Kötü...

-ÖSYM sınav merkezi bir türlü sağlıklı sınav yapamıyor. Milyonlarca genç ve ana baba diken üstünde! Sevimsiz...

-Deniz Feneri davası işleri berbat etti..Ne kadar örtmeye çalışılsa da "şuyu vukuundan beter" bir olay, rahatsız edici...

Velhasıl ben başbakan olsam utancımdan yerin dibine gireceğim durumlar yaşıyor başbakan!

"Güzel siyaset, güzel toplum, güzel yönetim" diyor ya MHP, işte o yok ortada!

Bu denli destek var arkasında ama onu mutlu edecek bir başarı yok orta! Halihazırda her beş Türkten biri aç! Bunu başbakan yardımcısı Hayati Yazıcı söyledi! Yani on beş milyon aç insan demek bu!

Bir yönetici etrafındaki hazır "evet efendimcileri" ne derse desin yapamadıklarının sıkıntısını ve utancını içinde hep yaşar! Mutsuz eder bu durum onu...

Belli ki başbakan da yaşıyor ve mutsuz işte...

Benim başbakana önerim: Ya başbakanlığı bıraksın! Ya da etrafını değiştirsin tez elden! Ve yapan değil yaptıran olmanın yolunu bulsun! İşte o zaman başbakan, "benim adamım" arayışından vazgeçer, işi iyi yapana teslim eder, İşler tıkır, tıkır yürür. başbakanın da yüzü güler her zaman! İnsanlarla kavgayı bırakır, bilgeleşir, hoşgörü sahibi olur! İnsanları dinler, onlara şefkatle yaklaşır, verdiğiniz sözleri bir, bir yerine getirir. Bu fani dünyadan çekip gittiğinde adı herkesçe rahmetle anılır. Bir de bakar, Onun yanında yeri hazırlanıvermiş!

Ne güzel değil mi?

Bu dünyada insan mutlu olursa ancak Allah'a yakın olur. Allah'a yakın olan insan da kötülüklerden devamlı uzak durur. Bu da dünyayı cennet yapar! Çünkü Allah'ın insandan beklediği sadece güzelliktir! Onun "güzel düşünmesi, güzel söylemesi, güzel davranmasıdır."


Bence sayın başbakanın görevi de sadece bu!

Bu sözümü başbakan duysa güzelmiş; "köyden köye yayılsın" dese...

Aklın egemenliğinde güzel günlere... 

 
Toplam blog
: 1253
: 175
Kayıt tarihi
: 04.07.10
 
 

1949 yılında Söke Nalbantlar köyünde doğdum. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden mez..