- Kategori
- Güncel
Başbakana protestodaki asıl utanmazlar
2010 Eylül ayında dünya basketbol şampiyonasında ödül töreninde, uluslararası basının da önünde başbakan seyirci tarafından protesto edilmişti.
Daha sonra koltuk numarasından, kredi kartına oradan da kimlik bilgilerine gidilerek takibatlar yapılmıştı.
Basketbol seyircisi tarafından protesto edilen başbakan bu sefer de futbol seyircisi tarafından TT Arena isimli stadyumun açılında protesto edildi.
Bu protesto neticesinde yine ağzımızı açık bırakacak değerlendirmeler yapıldı. Seyirci bunu yapmamalıydı, bu ayıptı, misafir gelmişti başbakan, stadı başbakan özel çabasıyla yaptırmıştı, bu nasıl yapılırdı, terbiyesizlikti vs. Yine protesto eden seyircilere takibatlar başlatıldı, tehditler savruldu.
Allahtan seyirci protestoyu sadece ıslıklayarak yapmış. Eğer alışageldikleri şekilde küfürlü yapsalardı, yaptıkları protestonun değerini ve anlamını savunmak hiç mümkün olmazdı.
Büyük bir stadyumun açılışında seyircinin ıslıkla protestoda bulunduğu bir toplumsal olguyu görmezden gelerek, seyirciyi ayıp etmekle suçlamak trajiktir. Büyük bir utanmazlıktır.
Önümüzde çok önemli bir sosyal tepki durmaktadır.
Bu suçun işlenmediği bir tepkidir. Büyük bir stadyumun açılışının heyecanının üstüne çıkan bir durumdur. Üstüne üstlük seyirci homojen bir seyirci değildir. Bütün bunlara rağmen bir protestonun oluşmuş olması çok önemli sosyal bir olgudur.
Yazıda dikkat çekmek istediğim, futbol seyircisinin tepkisine gösterilen ciddiye alınmayacak derecede absürt tepkisel yaklaşımlar değil.
Esas nokta şu;
Nasıl oluyor da, genellikle küçümsenen ve homojen bir yapıya sahip olmayan futbol seyircisi ve daha önce basketbol seyircisi başbakanı protesto edebiliyor? Neden ve nasıl bu birlik oluşuyor?
Bu ülkede yaklaşık iki kişiden biri Erdoğan'a oy vermişken, böyle bir protestonun ortaya çıkması şaşırtıcı. Çünkü seyirci kendi arasında bölünebilir. Bir taraf protesto ederken diğer bir taraf tezahüratta bulunabilir. Ama böyle bir durum oluşmuyor. AKP lehine bunca propagandanın ve manipülasyonun olduğu bir ortamda seyirci önder bir şekilde protesto gerçekleştirebiliyor.
Keşke bu işle profesyonel olarak uğraşanlar, seyircinin protestosunu ayıplayarak, politik tarihe yüzkaralığın örneklerini sunacaklarına, bu protestonun nasıl mümkün olduğunu anlamaya çalışsalardı.
Nasıl oluyor da, bir seyirci topluluğu, bir dünya şampiyonası finalinde bir başbakanı yuhalayabilecek noktaya çıkabiliyor?
Bunu seyircinin ne kadar utanmaz olduğu şeklinde yorumlayıp, utanmazlık yapılacağına, onları bu noktaya getirenin ne olduğunu sormak çok daha dürüst ve aydınca olacaktır.