Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '09

 
Kategori
Yurtdışından Bildiriyorum
 

Başım ağrıyor

Ne guzel rahat rahat yasarken seytan durttu, kalktik Kanada’lara goctuk.

Bazen baskalari bana soruyorlar, bazen de ben kendi kendime soruyorum neden buralara geldik diye.

Kimilerinin cok makul sebepleri vardir elbette ama benim kendi adima bu soruya cevap bulmam zor.

Soranlara “macera icin geldik”, kendi kendime ise, belki biraz da cocuklar daha iyi yetissinler, yabanci dil sorunlari olmasin, dunyanin heryerine vizesiz gidebilelim diye olabilir diyorum.

Dedim ya benim bahane bulmam zor.

Is icin geldik desek, yemezler. Ulkenin en guvenilir kurumunun en ust karargahinda, en guncel konularla ilgilenen birimin en populer elemanlarindandim. Karnimiz tok, sirtimiz pek, gelecegimiz parlakti. Seviliyorduk.

Para icin desek, o da yalan olur. Zengin falan degildik ama kimseye de muhtac degildik. Kimselere gece yarilari telefon acip da borc filan dilenmiyorduk.

Daha rahat bir yasam icin desek, kargalar guler. O donemdeki standartlarimizin hala iki gomlek altindayiz.

Eh Allah’tan da korkmak lazim, inanclarimizi uygulayamiyorduk, devletin baskisi altindaydik filan diyecek halimiz de yok.

Hayat, dostlar ahbaplar girla gidiyordu.

Goctuk geldik. Herseyi formatladik, yeni bir sayfa actik sozde.

Ne oldu?

Birakin vapurda cay icip simit yemeyi, ugruna olunesi dostlari, televizyonda Galatasaray’in maclarini izlemeyi, Kordon’u, Cicek Pasajini, Sahaflari, anamiza babamiza bile hasret kaldik.

Kimilerimiz bir hakkini helal et diyemeden, son bir kez olsun sarilip koklamadan topraga verdi sevdiklerini.

Hangi para ile satin alacagiz yerine koyacagiz simdi bunlari?

E o halde ne halt yemeye kalktik da geldik buralara?

Rahmetli anneannem olsa simdi dudaklarinin iki yanini asagiya dogru buker, ellerini iki yana acarken basini salliyarak “Bok yediginden basin agriyor” derdi.

Gercekten basim agriyor.

Bizim buradaki basagrimiz yetmezmis gibi, bir de Turkiye’den size basagrisi olanlar var.

Bir fikri tartisiyorsunuz ya; soylediklerinizin dogru ya da egri olmasinin onemi yok. Karsi tarafin fikri coktan hazir:

“Hadi be, zaten adam olsaydin ulkeni terketmezdin.”

Bilmezler ki gurbette yasamak, hele birinci kusak icin surgunde yasamaktir, adeta oldukten sonra ne oteki dunyaya gidebilen, ne de bu dunyaya donebilen ruhlar gibidir.

Bilmezler ki her disarida yasayan, ulkesini sevmedigi icin terketmis degildir. Hatta terketmis bile degildir.

Gun gelir sartlar olusur geriye donersiniz.

Ama donunce bu suclamadan kurtulabileceginiz de suphelidir.

Bakin gecenlerde kendi aramizda e-mail ile fikir tartismasi yaptigim bir kose yazari, gazetesindeki kosesinde benim sahsimda aslinda hepimizi soyle elestirmis:

Bir sözüm de, yıldızlı şapkasını vestiyere astığı gibi, soluğu okyanus ötesi Amerika Kıtası’ndaki bir ülkede almış olan sair bir misyoner bozuntusuna.. Kılavuzu … AKYOL olan bir misyonere..

Sana diyecek tek sözüm:

Bırak çam ağacı süslemelerinin Çin’lilerden kalma bir adet olduğu martavalını bir kenara da aklını başına devşir.. benliğini kaybetme..”

Bilmiyor ki ulusal degerlerinize, ulkenize zarar vermek icin disari cikmaniz gerekmedigi gibi, hizmet etmek icin de kendi ulkenizde yasamaniz gerekmez.

Goctugunuz ulkede de kendi toplumunuz icin gonullu calisabilirsiniz. Gun gelir kulturunuzu tanitmak ve yasatmak icin sergiler acilmasini, konserler verilmesini, korolar kurulmasini saglarsiniz, gun gelir o gune kadar kimsenin aklina gelmeyen sehit atesenizin anilmasina ve elini kolunu sallayarak dolasan katillerinin belki de artik daha tedirgin uyumalarina onayak olabilirsiniz.

Sabahlara kadar kor kuyuya atilan taslara benzedigini bile bile etkili bir Turk Diasporasini nasil olusturabiliriz diye kafa patlatirsiniz, yazilar yazarsiniz. Ulusal kulturunuzu korumak icin web sayfalari, elektronik haberlesme gruplari kurar, ulkeniz aleyhine cikarilmak istenen kararlari engellemek icin isinizi gucunuzu ihmal edersiniz.

Ama butun bunlar sizin solugu okyanus otesinde almis olmakla suclanmanizi engellemez.

Daha once yazmistim, Diaspora zor zenaattir.

Bas agrisi yapar.

Bununla birlikte, bazen ugruna kendinizi parcaladiginiz toplumdan oyle seyler gorursunuz ki, basagrisinin aslinda o kadar da kotu olmadigini anlarsiniz.

Zaten oyle olsa bu kisiler icin “pain in the head” diye bir deyim uretirlerdi.
 
Toplam blog
: 5
: 317
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler doktora mezunuyum. Halen iç dekorasyonla ilgili açık öğ..