Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '17

 
Kategori
Dünya
 

Başkanların vücut dili ne söylüyor

Başkanların vücut dili ne söylüyor
 

Başkan Trump'ın ABD Müesses Nizamıyla Savaşı


ABD’de Recep Tayyip ERDOĞAN ve Donald Trump 16 Nisan 2017 günü tüm dünyanın merakla izlediği bir görüşme yaptılar. Tüm devletler iki ülke arasındaki toplantılarda söylenenler ile ilgilenmekle birlikte vücut dilini okumaya da çalışırlar. Hatta büyük ülkeler bu tür toplantılarda vücut dilini okuyan kişileri de heyetlerinin içerisinde toplantılara getirirler. Bu kişiler ihtiyaç duyulduğunda karşı tarafın temsilcilerini vücut dillileriyle baskılayan kişilerdir.

Sayın Donald Trump ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Vücut Dili Ne Söylüyor;

1. Trump hiçbir ülke liderine olmadığı kadar ilgili, özenli ve yakın davrandı. Buna karşın Erdoğan nezaketliydi ama gergin ve hoşnut olmayan bir yüz ifadesiyle yaklaştı. Bu bence hoşnutsuzluğundan değil, elindeki kozların değerini artırmak veya en azından düşürmemek içindi.

2. Gözünü neredeyse Erdoğan’dan ayırmadı. Erdoğan ise neredeyse hiç Trump’a dönüp bakmadı. Erdoğan önüne bile bakmıyordu, Trump’ın olduğu yönün tersine yönünü dönerek konuşuyordu. Sayın Cumhurbaşkanının terör ve FETÖ konusunda beklentilerinin karşılanmadığı açıkça buradan anlaşılıyor.

3. Trump, Almanya Şansölyesi Merkelin elini sıkmayı reddetmesine rağmen Erdoğan’ın elini karşılama esnasında, Oval Ofiste, verilen brifing öncesinde de sonrasında ve uğurlarken sık sık sıktı. Trump, Erdoğan’ın elini daha uzun süre sıkmak isterken Erdoğan daha kısa tutarak elini çekmek istemektedir. Trump, tam karşılığını ve kendisine yardım edecek dostu bulduğu ve Erdoğan’ı kaybetmek istemediği anlamına gelir. Trup kapıda karşılama esnasında Erdoğanın elini sıkarken diğer eliyle de Erdoğan’ın kolunu tutuyordu. Bunun anlamı; güven, samimiyet, yakın hissetme ve dost görmektir. Buda Trump’ın Sayın Cumhurbaşkanımıza göstermiş olduğu saygıyı göstermektedir. Belkide söylenegeldiği gibi Trump, Erdoğan’ı kendisine örnek almış bir liderdir. Bu sebeple hocasına saygıda kusur etmemeye çalışmış olabilir.

4. Trunp’ın gözlerinde ve mimiklerinde bir tedirginlik varken, Erdoğan’ın gözlerinde bir kararlılık ve terör ile FETÖ konusundaki konjonktürlerini devam ettirmelerinden kaynaklanan bir memnuniyetsizlik okunuyordu.

5. Erdoğan istek, talep ve yapılan yanlışları Trump’ın gözlerinin içine bakarak söylerken, Trump mahcup bir şekilde duruyordu. Aslında, Trump, Erdoğan ile yakın görüşlerini ve politikalarını paylaşmaktaydı lakin müesses düzen üzerinde kuramadığı otorite neticesinde kendi icraatlarını hayata geçiremiyordu. Bu sebeple de ABD içerisinde çok sıkışmış ve zor günler geçiriyordu.

Trump, aslında güvendiği liderlerden biri olan Erdoğan’a sesiz bir çığlık atarak kendisine anlayış göstermesini ve destek olmasını söylüyordu. Zamana ve yardıma ihtiyacı vardı. Kurtlar arasında hırpalanmış, yara almış bir durumdaydı ve müesses nizam tarafından parçalanmak isteniyordu. Umutlarını yitirmek üzere veya belki de yitirmiş olan bir başkanla karşı karşıyayız. Başkanın çevresi darmaduman edilmektedir. Yaşanacak bir alaşağı edilmenin ardından bir yargılama ve hapse gönderilecek olan bir başkan. Çaresizce güvendiği kişilerden yardım bekleyen bir başkan portresi adeta beni kurtarın diye bas bas bağırıyor olabilir.

6. Trup tokalaşmak için elini uzatırken avuç içini göstererek açık olduğunu be dost olmak istediğini vurgulamaktaydı.

7. Trump, gerek Erdoğan’ın basın toplantısında konuşma yaptığı esnada gerekse de Erdoğan’ın konuşmasını tercüman İngilizceye çevirisi esnasında sürekli başını sallayarak Erdoğan’ı anlasa da anlamasa da onaylıyordu. Bu ise; gerek daha önce Oval Ofiste yapmış oldukları görüşmelerin içeriği gerekse Erdoğan’a olan güven duygusunun bir yansımasıdır.

8. Sayın Cumhurbaşkanımızın son olarak Sayın Trump’ı ailesiyle birlikte Türkiye’ye misafirleri olarak davet etmesi her şeyden çok önemlidir. Tüm yukardakilerle birlikte Erdoğan nokta koymasa da, bir nokta konulacak durumun olduğu konusunda emin olmuş görünüyor. Yapılan görüşmeden ilerisi açısından bir gelişmeye gebe olduğunun farkına varılmış olabileceği kanaatindeyim.

Tüm yukarıdaki tespit ve değerlendirmeler ışığında, ABD müesses nizamın Trump’ı zorlaması ve sıkıştırması neticesinde ABD Başkanın insicamının ciddi şekilde olumsuz etkilendiğini söyleyebilirim. Anlaşılan o ki, ABD Başkanı Trump kendisine dost, müttefik ve bu cendereden şahsını kurtaracak güvenilir insanlara ihtiyacı olduğunun farkında. ABD müesses nizamına karşı durabilecek, arkasını dayayabilecek unsurlara ihtiyacı var. Yalnızlaştığının, eridiğinin ve vaatlerini gerçekleştiremediğinin farkında olan bir başkanla karşı karşıyayız.

Bu noktada, Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda biz Sayın Trump’a bulunduğu cendereden kurtulması için nasıl bir yardımda bulunursak Türkiye’nin geleceği için faydalı bir icraat yapmış oluruz? Bence bu sorunun cevabı hakkında düşünmeye değer olunduğu kanaatindeyim. Karşılıklı menfaatler doğrultusunda yürüyen uluslararası ilişkiler ilkesi gereği bizimde burada ne tür bir menfaatimiz oluru düşünüp araştırmalıyız. 

Aksi halde durum ve şartlar gereği gidiş ihtimali gitgide hızlanan bir başkanla karşı karşıyayız gibi duruyor. Belki de, Trump’ın gidişi bizi ve dünyayı daha iyi bir konjonktüre taşıyacaktır. Trump’ın gidişi demek Hilary’nin veya ona benzeri birinin gelişi demektir. Bizim için en hayırlısı hangisidir? Bu noktadan sonrası bizi aşıyor. İş Türkiye Cumhuriyetinin sayın yetkililerine düşüyor. Hakkımızda hayırlısı neyse o olur inşallah.

Tüm okurlarıma, saygılarımla.

 
Toplam blog
: 72
: 918
Kayıt tarihi
: 29.06.08
 
 

1971 İzmir doğumluyum. Strateji, Taktik Felsefe, İşletme, Liderlik, Kalite Güvence Sistemleri, El..