Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '12

 
Kategori
Siyaset
 

Başkanlık mı, yarı başkanlık mı, yoksa parlamenter sistem mi?

Başkanlık mı, yarı başkanlık mı, yoksa parlamenter sistem mi?
 

Günümüz demokrasi anlayışının yeryüzündeki farklı tezahürlerinden olan başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistem son zamanların ülkemiz açısından, belki de en çok tartışıla gelen önemli konulardan biri. Kavramsal açıdan çokça duyduğumuz ve belki de çokça kullandığımız fakat içerik açısından eksik kaldığımız bir konu bu aynı zamanda. Bu kavramların esas olarak ne anlama geldiklerini bilmek ülkemizin yönetim şekli olan “Cumhuriyet”in bu sistemler ile karşılaştırılmasını hem kolaylaştıracak hem de içinde bulunduğumuz tartışmanın mahiyetini ortaya koyacaktır. Bu açıdan bakıldığında çok önemli bir mesele.

Başkanlık (Kuvvetlerin Sert Ayrımı) mı?

Başkanlık sisteminin bir diğer adı “kuvvetlerin sert ayrımı”dır. Böyle denmesinin sebebi, –başkanlık sistemi tanımında da geçtiği gibi- kuvvetlerin (yasama, yürütme ve yargı) birbirinden kesin ve sert bir biçimde ayrıldığı hükümet sistemi olmasıdır. Bu sistem dâhilinde yasama ve organları ayrı ayrı seçilir ve ne yasama ne de yürütme birbirlerinin varlığını sona erdiremez.

Başkanlık sistemi ele alındığında göze çarpan asli niteliği “yürütmenin tek başlı (monist yürütme) olması”dır.  Yani yürütme organı sadece “başkan”dan ibaret olup başkan, aynı zamanda “devlet başkanı” sıfatına da sahiptir. Bu sistemde başkan, “doğrudan halk tarafından seçilir” ve “başkan, yasama organına karşı sorumsuzdur”. Yani başkan, seçildiği süre dâhilinde görevini yapar ve bu süre dâhilinde yasama organı dahi başkanı görevinden alamaz.

Başkanlık sisteminin tali nitelikleri ele alındığı zaman karşımıza çıkacak unsurlar da şu şekildedir: Bu sistemde, “başkan, yasama organını feshedemez”. Bu sistemde, kuvvetlerin sert bir biçimde ayrılığı öngörüldüğünden “aynı şahıs hem yasamada hem de yürütmede görev alamaz ve yasama organının içinde yürütme organının temsilcilerine yer verilmez”. Başkanlık sisteminde, “başkan, kanun teklifinde bulunamaz ve ayrıca başkan ve sekreterlerinin yasama toplantılarına katılarak görüş bildirmesi söz konusu olamaz.” Bu sistemin diğer bir özelliği “dengeler”in büyük önem taşımasıdır. “Başkanın birtakım işlemleri için kongre ya da senatonun kabul oyu vermesi gerekir. Bununla birlikte, kongre ya da senatonun birtakım işlemlerinin de başkanın onayını alması gerekir.” Bu durum bazı çözümsüzlük ve tıkanıklıklara sebep olur gibi görünse de aslında “etkin bir denetim fonksiyonu”dur.

Bir başkanlık sistemi için olmazsa olmaz nitelikler “asli nitelikler” iken “tali nitelikler” olmazsa olmaz unsurlar arasında yer almaz.

Yarı başkanlık mı?

Yarı başkanlık sisteminin niteliklerini incelediğimizde karşımıza çıkan en önemli özelliği “yürütme organının iki başlı” olmasıdır. Yani bir tarafta “devlet başkanı”, bir tarafta “hükümet” bulunur. Yarı başkanlık sisteminde, “devlet başkanı doğrudan halk tarafından seçilir” ve “bakanların siyasi sorumluluklarının olduğu bir hükümet sistemi” göze çarpar. Bu sistemde, “yürütme erkinin bir tarafı olan hükümet, yasama erki tarafından güvensizlik oyuyla düşürülebilir.”

Parlamenter sistem (Kuvvetlerin yumuşak ayrılığı) mı?

Parlamenter sistemin bir diğer adı “kuvvetlerin yumuşak ayrılığı”dır. Böyle denmesinin sebebi, –parlamenter sistemin tanımında da geçtiği gibi- kuvvetlerin kesin ve sert bir biçimde birbirinden ayrılamadığı (yasama ve yürütmenin tamamen birbirinden bağımsız olmadığı) ve bu erklerin zaman zaman iç içe girdiği hükümet sistemi olmasıdır.

Parlamenter sistemin özelliklerine göz atıldığı vakit; bu sistemde, “yürütme organının kaynağının yasama organı” olduğu görülecektir. Yani, “yürütme organı yasama organının içinden doğar”. Bu sistemde, “yürütme iki başlı (düalist yürütme)”dır. Bu çerçevede bir yanda “yasama organına karşı sorumsuz olan devlet başkanı” yer alırken, diğer yanda “sorumlu olan hükümet” yer alır. Parlamenter sistemde, “yürütme organı doğrudan halk tarafından seçilmez ve yürütme organının sorumsuz kanadı olan devlet başkanı yasama organı tarafından seçilir ve yürütme organının sorumlu kanadı olan hükümet ise, yasama organı kaynaklıdır.” Bu sistemde, “yasama organı Bakanlar Kurulunu güvensizlik oyu ile görevden alabilir.” Bakanlar Kurulunun yasama organına karşı “kolektif ve bireysel sorumluluk” olmak üzere iki türlü sorumluluğu vardır. Kolektif sorumluluk, “hükümetin genel siyasetinden kaynaklanır ve Bakanlar Kurulunun tamamen düşmesine neden olur.” Bireysel sorumluluk ise, “her bakanın tek tek yasama organına karşı sorumluluğunu ifade eder ve bu tür bir sorumlulukta sadece bir bakanın bakanlıktan düşürülmesi mümkündür.” Bu sistemde, “yasama erkinin yürütme erkini güvensizlik oyuyla düşürmesi ve yürütme erkinin de yasama erkini feshetmesi şeklinde yasama ve yürütme erkleri birbirlerinin hukuksal varlıklarına son verebiliriler.” Bu sistemin diğer bir özelliği de “yasama organı üyelerinin yürütme organında da görev alabilmesinin mümkün olması”dır.

Bu üç sistem, genel olarak bu gibi özelliklere sahip ve ülkemizde uygulanan sistem her ne kadar “parlamenter sistem” olarak görünse de, aslında ülkemizde “yarı başkanlık sistemi”nin olduğunu söylemek pek de yanlış olmaz. Çünkü bugün, ülkemizde uygulanan sistemi incelediğimizde karşımıza “yarı başkanlık sitemi”nin özelliklerini taşıyan bir sistem çıkmaktadır. Bunun en büyük göstergesi “devlet başkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi”dir. Ülkemizde “başkanlık sistemi”nin uygulanması durumunu düşünürsek, bu yolda köklü bir değişimin yapılması gerektiği ortadadır. Çünkü “parlamenter sistem ve başkanlık sistemi” birbirinden çok farklı sistemler olmakla birlikte birbirine bir o kadar da zıt sistemleridir. Bu sistemin uygulama imkânı bulabilmesi için mevcut anayasamızın değiştirilemez üç maddesinden birincisi olan “Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.” maddesinin değiştirilmesi gerekmektedir. Bu gibi değişikliklerin yapılması dahi yeterli olmayacak ve bu sistem dâhilinde eyaletler oluşturulup özerlikler meydana gelecek ve eyaletin devletin anayasasının olmasından ziyade, kendi anayasalarının da olması gerekecektir. Böyle bir değişikliğin hem hazırlık hem de uygulama açısında çok da kolay olmayacağı aşikâr bir durumdur. Kaldı ki, cumhuriyetimiz kurulduğundan bu yana parlamenter sistemin ülkemize yakıştığını düşünmekteyim. Varın gerisine siz karar verin…

 
Toplam blog
: 102
: 1428
Kayıt tarihi
: 24.06.11
 
 

Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü mezunuyum. 8 Nisan 1987 doğumluyum ve Adana'da Seyhan ilçesin..