Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '13

 
Kategori
Deneme
 

Başlık parası

Başlık parası
 

Köyün en güzel kızı, başlık parası uğruna arada çok yaş farkı olan köyün ağasının oğluna verilmek istendi (görsel netten alıntı)


Doğuda geleneklere çok bağlıdır orada yaşayanlar, Edibe’nin öyküsü de geleneklerin bir parçası. Edibe’nin babası Sungurlulularının biricik evladı. Ona miras kalan şimdiki değeri trilyonlar eden geliri hataları yüzünden kaybederek, yaşama sıfırdan başlar ve Erzurum’un Çöğender İlçesine yerleşir. 3 üncü çocuk olan Edibe 16 yaşında şahane güzelliğe sahip bir genç kızdır. Maddi sıkıntı Çeken Edibe’nin babası Ethem Ağa, onu başka bir köyün Ağasının 35 yaşındaki bir gözü ama olan oğluna nişanlar. Başlık parası olarak 24 tane altın burma bilezik, boyna takılan altıntoplar, Beşi bir yerde, altın kemer, elmas taşlarla işli, 2 metrelik kalın altın zincir,  5 inek 2 öküz ve para alır. Edibe bu evliliği ısrarla reddetse de, Ethem Ağa sözünden dönmez. Edibe’nin nişanlısı, onu görmek için köye hediyelerle gelir, elinde bir ehram, onun üstüne tutturulmuş yakut küpeler (koyunyününden örülmüş bayanların büründükleri ince bürümcük) 2 tane altın burma bilezik. Nişanlı Zeynel Ağa,  (Babası ağa olduğu için oğluna da ağa diye hitap ederler.) ehramı göstererek cama doğru bağırır ve “Gız Edibe bir gel yüzün görim ne olur, bah sene neler getirdim.” Deyince önceden hazırlıklı olan edibe eteğine doldurduğu taşları adamın başına atmaya başlar ve  “Defol git buradan yoksa seni silahla gebertecağam, seni istemirem gâvurun oğli.” Diye hakaret eder, attığı taşlardan birisi adamın başını yarar, başından kanlar akarak, atına atlar köyü terk eder. Durumu öğrenen Edibe’nin babası kızını döver ve bu evlilik olacak diyerek, dünürüne haber gönderir, gelip gelini almalarını bildirir. İki gün sonra uzaktan davul zurnaların sesi duyulur, düğün alayı görünür. Ethem ağa, düğün alayını karşılamaya gider. Edibe iki gözü iki kesme feryat eder. Kızın bu feryatlarını işiten karşı komşuları Jandarma Kumandanının Hanımı, Selma hanım, Edibe’yi evlerine alır ve kapıyı kilitler. Kumandanın evi bahçe içinde, korunaklı, pencere ve kapısında demir parmaklıklar olan bir lojman. Düğün alayı kapının önüne gelir. Ethem ağa içeriye girip kızının hazırlanmasını söyler, ama ne kızı var, ne de bir hazırlık yapılmış. Eşini sıkıştırır :”Kız nerede, söyle kız nerede?”  Anne Abide Hanım: “ Vallaha bülmirem efendi,” deyince kıyamet kopar, Abide hanımı yerlerde sürükler ve kolunu kırar. Karşıdan Abide hanımın feryatlarını işiten Kumandan hanımı camı açıp bağırır : “Kız burada kadını boşuna dövme, kız evlenmek istemiyor, zorla veremezsin, Atatürk zamanı, yapma, yoksa pişman olursun.” Düğün sahibi, oğlan tarafı bahçeye yönelirler evi basıp kızı alalım derler. Öyle kuru gürültüye pabuç bırakmayan Selma Hanım, evdeki makinalı tüfeği alıp camı açar kalabalığa doğrultur ve : “Geleni yakarım, hiç acımam, hem şimdi jandarmayı dökeceğim buraya.” Deyince kalabalık geri çekilir ve aralarında konuşup köylerine geri dönerler. Selma Hanım Erzurum’ da Edibe’nin Demir Yollarında çalışan ağabeysine telefon edip, gelip kızı almasını söyler. Akşam doğru Abisi Edibe’yi alıp Erzurum’a götürür. Edibe’nin kaderi bundan sonra değişir mi gelecek yazım da devam edeceğim. Bu öykü yaşanmış bir genç kızın öyküsüdür, her birisi bir ibret dersi olacak bölümler halinde yazılacaktır. Şimdilik bu kadar, bakalım Erzurum’da Edibe’nin başına neler gelecek. Selamlar.

NAHİDE ÇELEBİ

 

 

  

 
Toplam blog
: 1977
: 1045
Kayıt tarihi
: 25.11.08
 
 

Erzurum doğumlu, Ankara'da yaşıyor. D.T.C.F mezunu, emekli lise öğretmeni, evli, 2 çocuklu. "İsya..