- Kategori
- Kişisel Gelişim
Başlıksız
“Az olanı vermekten utanma, çünkü vermemek ondan daha azdır.” Hz. Ali’nin bir sözü. Hoşuma gitti. Uygulamaya istekliyim. Fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal olarak her alanda bunu, her geçen gün dengeliyorum. Çünkü iki uçta gidip gelmemek gibi bir seçim hakkım var. Bunu biliyorum.
Ben, eğer bende varsa fazlasıyla vermek; yoksa da hiç vermemek gibi bir davranış biçimini benimsemiştim. Bu varlık ve yokluk konusundaki ölçütlerimi bugün için gözden geçiriyorum ve değiştiriyorum. Nasıl mı?
Carl Jung’un; “ Başkalarında bizi rahatsız eden bir durum, kendimizi anlamak için de önemli bir yoldur.” Sözü bana rehberlik ediyor. Ben, özel günlerde özel hediyeler almaya özen göstermeyen ya da evdekileri değerlendirme zihniyetinde olan insanlara kızardım. Bugün değişen ekonomik koşullarıma paralel bu kızgınlığımı gelişmek adına irdelediğimde altında yatan yetersizlik, değersizlik duygularıma temas edebildim. Dolayısıyla çözüm kısmına geçebildim.
Örneğin; geçenlerde ihtiyacı olan birine bir nevresim takım verdim. Evde paketinde duruyordu. Eskiden bunu yapamazdım. Çünkü karşı tarafın zevkine uygun değildi. Üstelik evde bulunan bir şeyin başkasına götürülmesi hiç hoş olmazdı. Karşı taraf bunu bilmese de beni rahatsız ederdi. O kişiye yeterince özen göstermediğimi düşünürdüm ve suçluluk duyardım. Hâlbuki şimdi olaya dışından baktığımda çıkarımlarım çok farklı. Şöyle ki:
Fiziksel olarak; hem karşı tarafın ihtiyacı görüldü hem benim fazlalığım gitti. Duygusal olarak; karşı tarafa duygu ve düşüncelerimi açık ve net ifade ettiğim için bir paylaşım oldu. Birbirimizle yakın temasta olduk ve ilişkimiz için risk alma cesaretini gösterdik. Zihinsel olarak; beyin jimnastiği yaptım, saplantıdan çıkıp eyleme geçebildim. Sonuçta her iki tarafta bir deneyim kazandı. Ruhsal boyutunda ise; değişime olan direncimi bir kez daha kırmanın hazzını yaşadım. Karşı tarafın ne hissettiği hakkında bilgi sahibi değilim. Yalnız yine kendimden yola çıkarak gözümün önünde serdiği takımlar içinde huzurlu bir uyku çektiğine eminim.
Fransız şair- filozof Guillaume Apollinaire’ nin dizelerini aktarıyorum:
“Kenara gel.”
“Gelemeyiz. Korkuyoruz.”
“Kenara gel.”
“Gelemeyiz. Düşeriz!”
“Kenara gel.”
Ve geldiler.
Onları itti.
Ve uçtular.
Ve ben de diyorum ki:
Gelin. Birlikte uçalım.