Baykal'ın kafasına kaset düşmüş: Bu Baykal o Baykal değil!

Belli karakterlere sahip insanların bazen bilinen karakterlerinin 180 derece tersine davranışta bulunmaları insanları çok şaşırtır. Örneğin çok sinirli ve sabırsız biri en ufak bir olumsuzlukta bile kıyameti koparırken, aynı kişiyle ilgili çok daha büyük olumsuzluklar olmasına rağmen Hz. Eyüp sabrı göstermesi ve sakin sakin davranması gibi. Böyle durumları yaratan kişiler için "Başına taş düşmüş olmalı" deyimi kullanılır. Çünkü olayın başka izahı yoktur. Mutlaka bir beyin travması geçirmiştir ve karakteri biyolojik olarak değişmiştir diye düşünülür...

Baykal'ın son günlerdeki açıklamaları ve gazetelere verdiği demeçleri de eski Baykal profilinin 180 derece değiştiğini göstermektedir. Baykal'ın kafasına kaset düştüğüne göre demek ki kaset de taş etkisi göstermektedir. Tamamen yeni bir Baykal'la karşı karşıyayız.

Kendi açıklamaları ışığında yeni Baykal'ı maddeler halinde takdim ediyorum.

1- Eski Baykal, eşine sadakatta toplum içerisinde nesli tükenmekte olan erkekler grubunda yer alıyordu.

2- Her olayı laik Cumhuriyet'le ilişkilendiren Baykal, ilk defa "Laik Cumhuriyet'e komplodur" ifadesini kullanmadı.

3- Yine Baykal ilk defa Atatürk'ü işe karıştırmadı.

4- Dahası "F tipi yapılanma" deyiminin mimarı ve mücidi olan Baykal'ın Fethullah Gülen romantizmine şahit olduk, gözlerimiz yaşardı.

5- Teşbihte hata olmaz, CHP'yi dinazorlar partisi haline getiren Baykal "Genç ve dinamik kadro iş başına gelmelidir" diyor.

6- Gençlerin önüne set çeken, biraz liderlik yeteneği olan gençlerden ödü patlayan, Sarıgül'ü kapı dışarı eden Baykal, şimdi "Gençlerin önününü açmak gerekir" diyor. (İyi de partide yetenekli genç kalmadı ki!)

7- Yine Baykal "Yeni bir başlangıca ihtiyaç var" demiş. (Bizler yıllardır "1930'u bırak, 21. asra gel" diyorduk.)

8- Baykal artık dede olduğunu hatırlamış, "Torunlarımla vakit geçireceğim" diyor. (En alkışlanması gereken söz)

Başına düşen kaset Baykal'ın gerçekleri görmesine neden olmuş. Keşke böyle bir travma yaşamadan da bu gerçekleri görebilseydi ve bu gerçeklere uygun davranabilseydi Baykal.

Bugünkü Baykal dün olsaydı kendi halefini, hatta en iyisini seçmek için haleflerini kendi elleriyle yetiştirirdi. Çünkü atasözünde olduğu gibi "Ağaca yaslanma devrilir, insana yaslanma ölür".

Nitekim bugün Baykal siyaseten öldü. Onun yerine geçecek ve partiyi ondan daha iyi yönetecek genç ve dinamik bir lider ve bir kadro maalesef bulunamamaktadır, Baykalsız olmaz, deniliyor.

Demek ki, eski Baykal CHP'yi ve CHP'nin ilkelerini, dolayısıyla ülkeyi düşünmemiş, sadece kendisini düşünmüş.

İnsanın, 'keşke Baykal'ın başına kaset çok daha önceden düşseymiş' diyesi geliyor.