Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '20

 
Kategori
Şiir
 

BEBEKLER VE TOPLUMLAR-2

Beyin ilginç bir organdır ve en önemli özelliği de aslına bakarsanız bir anlamda unutması ve hatırlamamasıdır. Herkeste bebeklikten itibaren farklılık gösterebilen durumlar olabilir.  Bu durumu işin uzmanları elbette daha iyi biliyorlar ki filmlerde dizilerde görüyoruz, direk insanın çocukluğuna iniyorlar. Herhalde bunun sebebi sen küçüklüğünde nasıl travma  (sarsıntı) yaşadın ki bu duruma geldin demek!

Elbette her insanın çocukluğu güllük gülistanlık geçmiyor. Hele ki sıradan bir meslek yapmak için gerekli tüm eğitim ve testlerin evlilik yapmak sonrasında da çocuk yapmak için gerekli olmayışı herkesi üreyebilen bir canlı haline getiriyor. Sorumluluğu içgüdüsel olarak kendisine verilmiş diğer canlılar neyse de insan anne baba olma vasfına sahip olmadığı halde anne veya baba olmuşsa vay o çocuğun haline. Toplumlarda göz ardı edilen bir durum ama maalesef kötü bir gerçek. Öte yandan; günden güne iş hayatının ailenin tüm bireyleri çalışmaya zorlaması özellikle kadına bindirdiği yükü daha fazla artırdığı bilinen gerçek. Bu işin başka bir boyutu olmakla beraber daha fazla üretim arzı, arzusunun talep tarafında olan insanların talep eden olabilmeleri sağlanmalı, (reklamlar, filmler, birçok faaliyet özünde tüketimi artırmayı esas alır, tüketim olmadan hiçbir eğitim faaliyeti buna eğitim de dâhil, hiçbiri yerine getirilemez) talep etmeyenler, buna zorlanmalıdır.

Özellikle hayatın özü, özeti çocuklukta gizlidir.  Peki, toplumların özeti nerede gizlidir. Çocukluktan itibaren özenle yetiştirilen insan çevresine faydalı olduğu gibi, kendisine layık olduğu hayatı yaşamak üzere doğru girişimlerde bulunur. Enerjisini doğru kullanır, emeğinin, zamanının değerini özenle hesaplar. Dışarıdan yönlendirmelerle tuzağa düşmez.  Başı dik ve onurlu bir hayat yaşar. Etkilenen değil, etkileyendir. Bu duruma göre uygun olarak, zamanla gelişen toplumun da bir bebek hassasiyetiyle yetiştirilmesi lazım. Bu durum çoğu kişinin işine gelmez. Nedenine gelince; çalışmadan daha çok kazanma hırsı şeytani zekâ ile bir araya getirilince bu tür kişilerin giremeyeceği kılık, giremeyeceği rol yoktur. Bu aldatıcı kimlikleri ile en az da iyi yetiştirilmiş insanlara zarar verebileceklerini bildiklerinden toplumlarda iyi yetişme konusunda talebi olanların karşısına bu türler hileleri, dogmaları ile dikiliverirler.

Toplumlar da böyle etkileyen ve etkilenenler olarak ayrılabilir. Etkileyenlerin her türlü gücü moral ve motivasyonları tamken, etkilenen sürekli eksiklik duygusu içindedir. Etkilenen, olumsuz etkilenen “gibi” olmamak için güçlü karakterli olması gerekir. Bu durum zayıf topluluklar için son derece zordur. Gibi olmak zorunda hisseder kendini. Böyle toplumlar gibi olmanın gerçek bir maliyetini hesaplamaktan acizdir.

Şu son yirmi, otuz yılda sorunlar ve çözümleri değişmiş olup, hiçbir devletin bir sorunu bizzat kendi sorunu olarak görmesi ve diğerlerinden tamamen bağımsız bir çözüm geliştirmesi oldukça zordur. Çünkü her ülke birbirinin içindedir. Her toplum birbiriyle etkileşim halindedir. Etkileyen ya da etkilenen olması sebebiyle eskiden var olan izole yaşamlar artık eskiye göre çok daha zordur. Bu kültürel olarak da böyledir. Güçlü kültürel yapılar, etken olanlar diğerlerini etkilemektedir. Etkilenen taraf bizzat etkilendiğinden ötürü etkilenme vergisi, etkilenme sömürü ücretini çeşitli şekillerde diğerine ödemek zorundadır. Bu nakit para demek değildir. Hizmet şeklinde de olabilir. Misal ABD’nin, İngiltere’nin az gelişmiş toplumlardan tahsil ettiği yalnızca dil eğitimleri için ödenen, nakit ödenen veya hizmet şeklinde yerine getirilen tutarlar (bebek ya da çocuk bakıcıları, yaşlı hasta bakıcıları birçok işlevli hizmet sektörü elamanları olarak toplumsal ihtiyaca cevap verir.) hesaplandığında muazzam bir gelir olarak ABD ve İngiltere hanesine yazılır.

Aynı durumun benzerleri bizde de mevcut, sıradan halkın istemediği ancak yüksek oranda arz talep ilişkisine dayanan birçok hizmet günümüzde yabancı işçiler tarafından yerine getirilmektedir.

Gibi olmak kolaydır. Asıl olmak zordur. Bunun için ciddi bir emekle özenle yetiştirilmek gerekir. Yetişmek için görmek, iyi örneklerin yanında bulunmak, doğru öğrenme metotlarını kullanarak gerçekten eğitilmek gerekir. Eğitilenler yaparlar, üretirler. Doğru bildiklerini hayatlarına uygularlar. Sadece dinen kullanılan münafık kelimesi burada da kullanılsa faydalı olabilir. Ne anlamda; biliyormuş gibi yapıp aslında bilmeyenler, gerçeği gizleyenler, bildikleri halde doğrusunu yapmayanlar, tavsiye ettiklerini kendileri çiğneyenler bilgi münafığı olarak adlandırılsa yeridir.

 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..