- Kategori
- Güncel
Bedel'in Tarifinin Yapılamadığı Bir Ülkede ''Bedelli Askerlik''

Malumunuz Dünya ülkeleri gelişmişlik bakımından üç kategoride ifade edilir. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler, gelişmemiş ülkeler. Gelişmemiş ülkelerin birçoğunun durumu içler acısıdır. Ülkelerinde genellikle yönetimsel kaos hakimdir. Bebek ölümleri yüksektir. Milli gelirleri ve eğitim seviyeleri düşüktür. Sağlık durumları ve ekonomileri kötüdür. Gelişmekte olan ülkelerde durum biraz daha farklıdır. Gelişmekte olan ülkelerin yukarıda belirttiğimiz durumları çok daha iyi olsa da en büyük eksiklik yönetimsel sorunlardır. Demokrasileri tam anlamıyla güçlenmemiştir. Hak, hukuk, adalet, özgürlük ve eşitlik alanlarında ciddi sorunları vardır. Liyakat olgusu tam oturmamıştır. Gelir dağılımı adil değildir. Siyasi kararların birçoğu adalet ve eşitlik üzerine değil, oy toplama ve yandaş kayırma üzerine verilir. Bu paragrafı şimdilik buraya bırakalım ve asıl konumuza dönelim.
Uzun süredir gündemde olan ve ne hikmetse seçim öncesi hükümet tarafından fitili ateşlenen bedelli askerlik yasası çıktı çıkacak. Büyük bir değişiklik olmazsa sınır yirmi beş yaş, bedeli ise on beş bin lira olacak. Yararlanacak olanlar ayrıca yirmi sekiz gün silah altına alınacak.
Hükümetin açıklamasının ardından sosyal medyada kelimenin tam anlamıyla fırtınalar kopmaya başladı. Açıklanan bedelli askerlik şartlarını beğenmeyip küfür edenler mi ararsınız, bedelli askerlikten faydalanmak isteyenlere hakaret edenler mi ararsınız. Vatan hainlikleri havalarda uçuşuyor, erkek değilsiniz muhabbetleri yerlerde sürünüyor. Tam da bize yakışan bir tartışma ortamı! Saygı çerçevesinde kendince olumlu ya da olumsuz düşüncesini ifade edenlerin sayısı nesli tükenmekte olan beyaz gergedanların sayısını geçmez.
Toplum olarak bizim dünü unutmak gibi bir alışkanlığımız olsa da çok değil kısa bir süre önce bedelli askerlikle ilgili iktidar partisi yetkilililerinin yaptığı açıklamalar hala kulağımda. ''Kesinlikle gündemimizde yok.'' ''Bedelli askerliği gündeme almak şehitlere saygısızlık olur.'' ''Bedellinin konuşulması bile doğru değil: Askerlerin moralini bozar.'' ''Seçim ortamında doğru değil, kesinlikle olmaz.'' ''Bedelli yok, dedikodusu var.'' Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Bedelli askerlik yasasını çıkaran devlettir ve yasaldır. Şartları sağlayan her vatandaş bu yasadan faydalanabilir ve hakkıdır. Faydalanan vatandaşları vatanını sevmemeyle, erkek olmamayla, korkaklıkla, daha da vahimi vatan hainliğiyle suçlamaya kimsenin hakkı yoktur ve olamaz. Bu sebeple askerliğini bedelli olarak yapacaklara tek bir sözüm yok. Benim sözüm, kesinlikle yanlış bulduğum bu yasayı çıkaran devletedir. Devletin görevi sosyo-ekonomik durumu ne olursa olsun bütün vatandaşlarına adil ve eşit ortamı sağlamaktır. Askerlik görevi anayasal bir zorunluluksa eğer ki öyle, kanunen zorunlu olan bir vazife paraya bağlanırsa, devlet eliyle adaletsizlik ve eşitsizlik yaratılır.
Biz sükûnet içerisinde yaşayan, iki ülkenin sınır çizgisi kafenin tam ortasından geçen, terör belasından uzak, refah içerisinde bir Avrupa ülkesi değiliz maalesef. Biz sınırları beton duvarlarla örülü, terörün her an içimizde kol gezdiği, komşularında oluk oluk kan akan, öyle çok da refah içerisinde yaşamayan, Avrupa-Asya-Ortadoğu üçgeninde sıkışmış bir ülkeyiz. Böyle bir ülkede bedelli askerlik yasası çıkarmak ancak vicdanları yaralar.
Bedelli askerliğin gerekliliği konusunda genellikle şöyle bir argüman kullanılıyor; okulunu bitirmiş iş güç sahibi olmuş, çoluk çocuğa karışmış vatandaşların mağduriyetinin giderilmesi, hem kendilerinin hem ailelerinin zor durumda kalmaması(böyle olmayanda çok). Peki bunun çözümü, imkanı olan versin parayı kurtulsun anayasal bir zorunluluktan şeklinde mi olur? On beş-yirmi bin lirayı ödeyemeyecek olan yatalak babasıyla yaşlı annesine bakmak zorunda olup askere gitme mecburiyeti olan vatandaşımız ne olacak? Telaffuz edilen paralar için gayet uygun diyenler var. Birçok insanın günlük harcaması olabilir fakat birçok insan için ciddi bir meblağ. Bu ülke şehit oğlunun cenazesine yırtık lastik ayakkabıyla katılan babalar gördü. Bu ülke sıvasız kerpiç evlerden çıkan onlarca şehit cenazesi gördü. Yine deniliyor ki artık erler zaten kışlalardan dışarı çıkmıyor. Operasyonlara gitmiyor. Evet, kısmen doğru… Her ne kadar operasyonları profesyonel ekipler yürütse de erlerin katıldığı görevler de var. Kaldı ki erlerin kışla dışına çıkmaması tehlike altında olmadığını göstermez. Daha geçen haftalarda karakol saldırılarında şehit olan erlerimiz oldu. Bu da geçerli bir mazeret değil.
Bedelli askerlik yasası çıkararak vatandaşları içerisinde adil ve eşit olmayan uygulamalara sebep olan devletin, yanlışlık içerisinde olduğunu düşünüyorum. Anayasal zorunluluk olan bu görevi ya herkes yapar ya da anayasal zorunluluk olmaktan çıkarırsınız kimse yapmaz. Orduyu da tamamen bu işi meslek edinen kişilerden oluşturursunuz. Bunun üçüncü bir seçeneği olamaz. Hele ki maddi bir bedel karşılığı hiç olamaz. Bu duruma katı bir şekilde karşı iken, seçim yatırımı olarak seçim öncesi oy arttırma sebebiyle açıklayan hükümetin bu tutumu ayrıca rahatsız edicidir.
Biz ne söylersek söyleyelim, ne yazarsak yazalım sonuç değişmeyecek ve bu yasa çıkacak. Çünkü toplum bunu istiyor. Bizim toplumumuz güçlüyü pohpohlayıp güçsüzü her zaman ezme eğiliminde olmuştur. Devlet dediğin de toplumun yansımasıdır. Bu ve buna benzer adaletten ve eşitlikten uzak daha çok yasa ve uygulama göreceğiz. Karşı olduğum vergi affı, imar barışı vb. uygulamalar gibi.
Sonuç olarak herkes bir bedel ödeyecek. Kimi zamanı ve bedeniyle, kimi kanıyla, kimi canıyla, kimi parasıyla.
Aranızda soranlar olabilir ilk paragrafla bedelli askerliğin alakası ne? Direkt olarak bir alakası yok. Orada gelişmekte olan ülkelerle(yani Türkiye) ilgili çok kısa bilgilere yer verdim. Alakasını siz kurarsınız artık.
Ne diyelim…
Hayırlı teskereler Türkiye…
Saygıyla...
18 Temmuz 2018 - Denizli / Özkan SARI