Beklenen paradigma değişimi

İletişim kanallarını dikkatle, eleştirel bakışla izlediğimizde; program, haber, tv dizilerine hakim olan şiddet kültürü, çatışmalar, kanlı gösteri ve olaylar baskın çıkıyor ve gündemimizi işgal ediyor...

Özellikle yıkılan yuvalardan ürpertici hüzün sağnakları, çöken çatıların altında boynu bükük çocuk ve masum bebekler kalıyor ne yazık ki! Şairimizin betimlediği gibi; 'Elde var hüzün!...

Yaşadığımız 21.y.yılın sakinleri olarak kutsal değerleri, çevreyi ve kaynakları hızla tüketip yok etmekteyiz; sonuçlarını yeterince düşünmeden, gaflet içinde!

Fikir, ilim, sanatın üretim kaynağı olan eğitim kurumları, insanlık adına sorumluluk, kaygı duygusu taşıyan bilim adamları, kanaat önderleri gezegenimiz üzerinde dolaşan, yaklaşan felaketin ayak seslerine yeterince kulak verip, ne gibi etkin çözüm projeleri üretiyor ve nasıl eşgüdüm içerisindeler?

Yazık! Çok yazık! Dünyamızı cahiller, dar ufuklu, sığ düşünceli, kar ve mal hırsıyla gönülleri kararmış ahmaklar yönetiyor. Yeterince evrensel tepkiler ve yaptırımlar yok!

Oysa; vu güzelim dünya bütün insanlığın, hepimizin ortak malı, hepimize yetecek kadar bol ve çeşitli kaynakları var yani hepimiz, hem dünyanın sahipleri hem de sorumlularıyız.

Dünyamızın üzerindeki sancıları, acıları giderecek bi mesih nefesine yeni bir paradigma değişimine acil ihtiyacımız var; şiddet kültüründen, kavgadan, tüketim çılgınlığından uzak; insanı insan kılan tüm değerlere saygılı, hoşgörü ikliminde biribirini kucaklayan bir gönül eğitimine, yeryüzü kaynaklarını hakça ve adilce paylaşımına, yoksulluğun, eğitimsizliğin, işsizlik sorunlarının çözümlendiği aydınlık bir dünyaya, yeniden yapılanmaya ihtiyacımız var...

Çok şey mi istiyorum sizce?

İnsan varlık aleminin gözbebeği, yüce yaratıcının şaheseri olduğuna göre, umutlarımız niçin gerçekleşmesin?

Sevgiyle, saygıyla, muhabbetle kalın...