Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Beklenen pazar yazısı

Sevgili okurcuklarım; 

Bugün de pazar...nasılsınız? umarım hepiniz iyisinizdir...Beni çok beklediğinizi hissettim, bu yazıyı yazıvereyim dediydim...Hislerim beni yanıltıyor olabilir miydi? Olabilirdi...bu hep olmaz mıydı zaten...Beklediğiniz prensin komi, kominin katil, katilin uşak olduğu ayan beyandı...At kafadan yöntemiyle yaz yaz nereye kadardı...İntihar eden yazarlar buna bilinç akışı derdi...pazar yazarları atkadafan derdi...acayip bir pazardı...pazar yeri gibi pazardı...Kafamın içersi çarşamba pazarı gibiydi...Son hafta beni bayağı yormuştu...İşyerime tavır yapmış, işyeri de bana tavır yapmıştı. Tavrıma hayran olmuştum...Gününü göreceksin bakışlarına tırsmıştım azıcık ama o kadarı kadı kızında bile olurdu...Benim babam da cumhuriyet çocuğuydu... 

Sonra kötü geçen haftadan sonra kendime hakvermeye karar verdim, evet ben haklıydım, ne yapsam haklıydım, bir nevi delilik alametiydi, ama olsundu...deliler de insandı...Facebookda beni resmimden hiç tanımayıp sonra da hiç değişmemişsin diyen liseli arkadaşıma sen de şişkosun hem de kel...diyen bir mesaj gönderdim...artık seni allah bile kurtaramaz dedim....Hırsımı böyle de alamadım...Bir iki bungee jumping , detoks kürleri, pilates egzersizi programı yapmaya karar verdim...Baktım....ekstreler şişmişti....peoplewalk yapmaya karar verdim....bilmeyenlere söyleyeyim...bu halk tipi yol kenarı yürüyüşüdür... 

Yeni birine aşık olmaya karar verdim. Ne de olsa bahara 8 gün kalmıştı...Soğanlar bile cücüklenmişti, benim neyim eksikti...Soğanları doğruca çöpe attım...Sonra sana aşığım dedim, git işine dedi....Evet haklısın...şaka yapmıştım ben de dedim. İstikrarıma hayran oldum. Sinemaya gidelim dedim, film sevmezmiş...Salak dedim içimden....Dans edelim dedi, dans sevmem dedim.Salak dedi içinden...Hayatta başarılar dedim. İçimden bir bok olmaz bu adamdan dedi bi ses. Ah bu ses....bu sesi seviyorum ben...Hep doğruları söyler....Ben de iğrenç biri olsam yine de söyler... 

Ah bu bilinç akışı....ak ak nereye kadardı...göllenmeye karar verdim...bir süre biriktim...küçük bir su birikintisi oldum....amanın...bunlar da ne....bunlar ne....evet...biz hep bunları balık sanırdık çocukken....bunlar...küçük kurbağa yavrularıydı....sonra yağmurlar yağardı....ve minicik kurbağalarla dolardı her yan....hep gökten yağdıklarını düşünürdük...ne salakmışız...bu kurbağa araştırmaları yüzünden siğillerle dolaştım bir süre...Ama bu deneyim bana siğillerden kurtulmanın formülünü de öğretti...isterseniz size de öğreteyim...biliyorum istiyorsunuz... 

Ama çok inançlı bir çocuk kalbi bulun önce.Ama kendi kalbiniz olmalı bu. Başkasının kalbiyle siğillerden kurtulamazsınız. Hatırlamanız bi beşon yılı bulabilir...yine de deneyin...Sonra bir testi ve bir parça sanayağı gerekiyor(başka marka olmaz) 

Bir de ayın hilal olduğu gün gerekiyor...Arka arkaya 3 ay olacak ama...Seansımız böyle...okumaya bile katlanamadıysan siğillerinle yaşıycaksın...Bu bilgiyi de heryerde bulamazsın.... 

Yapılması gereken şu. Ayın hilal olduğu gün yaşlı bir babaanne bulunur...Ters çevrilmiş bir testinin dibine bir parça sanayağı sürülür...Babaanne çocuğunsiğilli eli eline alarak ve gökyüzüne bakarak üç kulhüvallahi bir elham okur...bu ne acayip bir ritüeldir....çocuğun ve siğillerin ödü kopar...ama ay güzeldir....üç ay devam eder bu tören...Ayın hilal olduğu o üç gün...sonra çocuk bi sabah bakar ellerinin üzeri...inanamaz....eskisi gibidir ...siğiller yokolmuştur....Hadi durmayın deneyin... 

Bugun de topluma bir faydam olduysa ne mutlu....Beni okumaya devam edin...İsterseniz etmeyin...İyi pazarlar dilerim... 

 

 
Toplam blog
: 25
: 541
Kayıt tarihi
: 10.06.07
 
 

15-20 yıldır ajandası olan, bazen gri hücrelerden bu ajandaya düşen yazıları fazlaca önemseyen bir h..