- Kategori
- Mizah
Belediye otobüsü ile minibüsün aşkı...

Onları kader ilk kez şehrin en yoğun kavşağında, raporu dahi tutulmayan basit bir trafik kazası karşılaştırmıştı.
O gün önüne çıkan tinerciyi ezmemek isteyen nazlı minibüs “zınk” diye durunca arka plakasına ‘küt’ diye körüklü bir belediye otobüsü çarpmıştı. Az hasarlı minibüsün hararet göstergesi birden kıpraşmaya başlamıştı. İçinde kaza ötesi bir şeylerin fokurdadığını hissetti.
Minibüsün macunlu olan arka kapısına değdiren otobüs de aynı duyguyla frenlemişti. O’nun narin tenine olan teması otobüsü de taa körüğünden titretmişti. Trafik canavarının bile kaale almadığı bu kaza duraklara bir aşkın daha adını yazmıştı.
Yine bir akşam trafiğinin arap saçı olduğu sırada iki sevdalı yan yana gelmişti. Körüklü belediye otobüsü kararlıydı bu kez içini açmaya. Ortama, çevre dostu olan şefkatli bir ara gazı saldıktan sonra cesaretini toplayıp minibüse:
—Son turdan sonra bizim durağa gelir misin, alkolsüz mazot falan içeriz? Dedi.
Nazlı minibüs bu teklif karşısında o kadar heyecanlanmıştı ki neredeyse stop edecekti. Ama bir anda devrini bularak çekinceli bir sesle yanıtladı:
—Neden olmasın çok sıkılmıştım zaten, beni bekle, diyebildi zorlukla.
İkisi de turbo takviyesi yapmışçasına coşkuluydular bu andan sonra. İlk kez buluşmanın heyecanı sarmıştı ikisinin de, tüm yürür aksamlarını.
Derken gece olmuş, şehir uyumuş, sıra büyük buluşmaya gelmişti. Otobüs o gece ‘manitam gelecek’ diyerek tüm arkadaşlarını bakıma, oto sanayi sitelerine göndermişti. Az sonra da garaja minibüs geliverdi. Otobüsün kıyısına sokuluverdi rölantide.
Otobüs yumuşak bir sesle:
—Stop etsene canım, dedi.
Minibüs mahcup bir edayla:
—Arıza var stop edince marşım bir daha basmıyor, dedi.
Otobüs üsteledi:
—Ben iterim, marşın basar gülüm!
Minibüs hiddetle:
—Sen de diğerleri gibisin! Aklın fikrin itmekte! Gidiyorum işte, hoş çakal motor budalası!
Otobüs, ortalığı egzoz gazına boğup giden sevgilisinin arkasından bakakaldı. Depo kapağını açarak içeri 70lik rakıyla yarım kilo kadar tam yağlı Ezine peynirini hırsla boca etti. Gecenin koynunda yine yapayalnızdı. Teybine sesini biraz daha açtı. Azer Bülbül söylüyordu dokanaklı sesiyle; Kurşun yedim sol yanımdan aneyyy!