- Kategori
- Futbol
Belediye tarifesi! İBB 2-0 Galatasaray

Felipe Melo beklentilerin altındaydı 10 numaralı formasıyla...
Ligimizin renkli ve büyük kulüpleri zorlayan takımlarından İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Atatürk Olimpiyat Stadı'nda yenilenmiş Galatasaray'ı ağırladı. Öncelikle yazıma iki takımın teknik ekibinden ikişer kişi ve taraftardan bahsederek başlamak istiyorum.
İBB kulübesinde iki değerli isim... Birisi Galatasaray'ın 6 numaralı efsanesi Arif Erdem, diğeri Türk futbolunun bana göre yetiştirdiği en iyi hocalardan olan Abdullah Avcı... İki güzel insan, iki önemli futbol adamı ev sahibi kulüp adına teknik heyette görevliydi. Galatasaray'a baktığımızda efsane futbolcu ve teknik direktör Fatih Terim'le beraber, unutulmaz 22 numara Ümit Davala... Bunun maç için önemli kısmı bence, maçın güzel ve dostluk havasında oynanabilmesi olmasıydı.
Tribünlere gelirsek... Babam maça başlarken "Maç nerede, topun üstünde niye İBB yazıyor?" dedi. Ben de "Atatürk Olimpiyat Stadı'nda babacağım, ev sahibi Belediyespor." dedim. Şaşırdı. Galatasaray taraftarının sesi geliyordu kulaklarımıza. Takımını belirli bir süre iyi destekleyen bir sarı kırmızı topluluk vardı. Bununla beraber, özellikle açtığı pankartlarla bizi eğlendiren bir "Boz Baykuşlar" topluluğu vardı İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u desteklemek adına. Onlar gibi futbolseverlere her yerde ihtiyaç var, lige takımları gibi renk kattıklarını düşünüyorum.
Maça gelirsek. öncelikle mücadeleden keyif aldığımı söylemeliyim. Takımlar savunmaya çekilmedi ve ellerinden geldiğince iyi futbol oynamaya çalıştılar. Pozisyonlar oldu, heyecanlandığımız anlar oldu. Bununla beraber çok sert olmayan ve iyi bir havada geçen bir mücadele izledik. İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Galatasaray'ın hatalarından iyi faydalanarak goller buldu. Şaşırmıyorum çok fazla çünkü İBB, senelerdir özellikle sahasında ağırladığı büyük takımlara karşı acımasız... İyi de futbol oynuyorlar.
Galatasaray'a gelirsek, kötü futbol izlediğimizi söylemem. Yani geçen sezon gibi sıkıcı bir oyun yoktu sahada. Kazanmayı isteyen bir "takım" vardı. Evet, en güzeli bir takım izleyebilmekti. Ben o arkadaşlığı sezebildim. Belki bunu yeterince iyi pas yaparak gösteremediler fakat değişimler kendini açıkça belli ediyor ve mağlubiyete rağmen Galatasaray'ın güzel bir yolda olduğunu görebiliyoruz...
Futbolculara göre değerlendirmek gerekirse, Muslera'dan başlayarak, maçın genelinde iyi olduğunu söyleyebilirim. Golle sonuçlanan bir hatası olsa da bence bu çok da önemli bir ayrıntı değil. Her ne olursa olsun yaptığı kurtarışlarla güven verdi. Savunma hattında özellikle Servet-Gökhan ikilisinin iyi anlaştığını gördüm. Servet'in şu zamana kadar en iyi anlaştığı stoper diyebilirim Gökhan için. Gökhan Zan benim gözümde o kadar da iyi bir futbolcu değildir fakat performansından memnun kaldım. Sol bekte Çağlar çok istikrarlı değildi, atağa verdiği destekler iyiydi. Sağ bekte Ujfalusi birazcık sorunlu... Ofansif anlamda iyi bir katkısı oluyor ama geri dönemiyor. Bu da Galatasaray için büyük bir sıkıntı oluşturuyor. Genel olarak savunma ağır adamlardan oluştuğu için sorun var. İkinci golde bunu daha da net görebildik. Fatih Terim bu işe bir çözüm bulacaktır.
Orta sahaya gelirsek, Felipe Melo için çok umutluydum fakat beklentilerimin altında kaldı. İyi destek verse de o bölge için yeterli bir futbolcu olduğunu düşünmüyorum. Normalde gördüğümüz basan, koşturan oyuncuyu o kadar göremedik. Daha da iyisini yapmak zorunda, savunmayla forvet arasındaki dengeyi çok iyi sağladığını söyleyemem. Selçuk dersek, bugün her zaman gördüğümüz Xavi paslarını atamadı. Duran topları da etkili kullanamadı. Sabri'nin orta sahada oynamasını macera olarak görüyorum, Eboue için de aynı şeyi düşünüyorum. Sabri illa oynayacaksa sağ bek, Eboue de sol bek oynamalı. Sabri'nin sağ bekte neler yapabildiğini gördük, o bölgede çok daha etkili. Kazım dersek bugün iyi değildi, Milan Baros'a doğru topları kazandıramadı.
Milan Baros'a gelirsek bir arkadaşımın deyimiyle "aşık olmuş herhalde". Ben Baros'un böylesine kötü oynamasını hiç beklemiyordum. Elmander iyileştiği gibi formayı kapar gibi duruyor. Top kaptırdı, düzgün pas yapamadı, pozisyonları kullanamadı. Bu akşam hiç memnun kalmadım kendisinden.
Maça sonradan giren oyunculara bakarsak, Engin Baytar'la başlayalım, öylesine sahadaydı. Yekta Kurtuluş milli maçta sergilediği iyi performansı burada sergileyemedi maalesef. Sercan Yıldırım'ı ise çok beğendim, ilk maçı olmasına ve 30 dakika oynamasına rağmen bence gerçekten iyiydi. Güzel top taşıdı ve hücum hattını kuvvetlendirdi, destekledi, onlara pozisyon oluşturdu. Umarım bu performansını arttırarak devam ettirir, eğer bunu başarabilirse söylediği gibi birçok gol atabilir.
Takımın geneline gelirsek, tabii ki konuşmak için çok erken. Yeni bir yönetim, yeni bir teknik heyet, yeni futbolcular... Tamamen küllerinden doğmaya hazırlanan bir Galatasaray var. O bakımdan aslında çok da fazla eleştirilmemesi gerektiğini ve sabır gerektiğini düşünüyorum. Zamanla her şey yoluna girecektir. Fatih Terim'e inanıyorum ve güveniyorum. Varsın bu sezon da lig 8.olarak bitirilsin fakat takım olduğu gibi tutulsun, Fatih Terim takımın başında kalsın. En geç bir dahaki sezona şayet bu takım bozulmazsa, kuvvetli bir ekip göreceğimize inanıyorum.
Ligde İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a da, Galatasaray'a da başarılar diliyorum...