Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ben Diyarbakırlı'yım, polis vız gelir!

Bugün evimi taşımaları için bir firmayla anlaştım. Yani anlaştığımı sandım. Adını vermeyi, hatta haykırmayı çok istiyorum bu iş bilmez firmanın ama olan bloguma olacak, o yüzden veremiyorum :)

Adamlar geldiler, tabii bir buçuk saat rötarla. Aynen söylediğim eşyalar vardı evde, fazlası yok eksiği var. Şirketi aramak istediğini söyledi başlarındaki kişi evi şöyle bir ayakkabılarıyla gezdikten sonra, telefonu eline aldı ve konuşup anlaştığımız kişiye başladı bağırmaya. Sen bize böyle dememiştin, bu paraya taşımam vesaire. Neyse işin detayları çok önemli değil. Benimle de tartışmaya başlayınca gitmesini istedim. Koridorda durdu, hiçbir şekilde gitmeyeceğini, benim ona mazot parası vermem gerektiğini söyledi. Çık evimden diyorum, çıkmıyor. Polis çağıracağımı söyledim ve benim gibi birine (ki beni tanıyanlar ve yazılarımı takip edenler ne kadar milliyetçi olduğumu bilir) "Ben Diyarbakır'lıyım, korkmam polisten molisten dedi. Vız gelir polis, çağır hadi!"

Öyle çok sinirlendim ki anlatamam. Öncelikle şu son harita olayı geldi aklıma, daha sonra da Diyarbakırlı kardeşlerim için sinirlendim. Benim ne arkadaşlarım var doğma büyüme oralılar. Ve ben daha aralarında bölücülük yapan, polise bu denli hakaret edenini görmedim. Aksine devletin her memuruna saygılı kişiler. Birincisi, sen Türkiye vatandaşısın ve başka bir ülkenin vatandaşlığını seçene ya da oraya kabul edilene kadar bu böyle. Ben bunun böyle olması için bu yaşımdan sonra ne gerekiyorsa yapar ve cephede bile en önlere atarım kendimi!

İkincisi, sen kim oluyorsun da bölücü zihniyetini ülkemin en şanlı topraklarından birine ve orada yaşayan, orada doğan ve çoğu temiz kalpli iyi insanlar olan o kişilere mal ediyorsun!

Üçüncüsü, madem o kadar mangal yüreklisin, görünce aslan gibi asayiş ekibini be adaaam, niye kaçıyorsun?

İşin en kötüsü ne biliyor musunuz? Asayiş ekibi ne güzel ilgilendi bizimle ve "biz devriye ekibiz, karakola gidin isterseniz birlikte gidelim, şikayetçi olabileceğiniz bir konu bu" dediler. Neyse gittik karakola ve oradaki memura durumu anlattık. Memur ne dese beğenirsiniz. "Bu olayda neyi işleme alacağız şimdi biz?Siz geçin evden çıkmamış, bağırıp çağırmış, polise laf etmiş... Evinizde eksik gedik var mı, yüzünüzde ya da her hangi bir yerinizde darp var mı?" Şok geçirdim adeta. Neyse, komisere gittik ve tekrar anlattık baştan. O da dinledi. Daha genç biriydi ve hatta itiraf ediyorum, orada staj yapan bir akademisyen sandım önce :) Neyse, dinledi, dinledi ve sonra, " elimizde bir olay var şimdi, beş kişinin ifadesi alınacak. Beklemeyin burada, sonra gelir, bir ara ifade verirsiniz."

Gerçi, sinirim geçince düşündüm sonra. Memura olan kızgınlığım geçmese de, komiseri düşündüm. Çünkü, o memurun dediklerini demedi bize. Tamam dedi, "hem vatandaş olarak hem de kişisel olarak şikayetçi olabilirsiniz". Ama ne yapacak ki o anda, dışarıda ağzı burnu yamulmuş beş genç var, kiminin dudağı patlamış,kiminin gömleği yırtılmış. En azından ne var bunda cevabını almadık ikinci kez çok şükür.

Diyarbakırlı'lığı geçtim de, bir polis memuru böyle yaparsa, ben de korkmam tabii ki. Herkesi en yüksek düzeyde rahatsız edebilirim demek ki, sokakta nara da atabilirim belki; heyyt kim korkar polisten, filan diye. Nasıl olsa vurup kırmıyorum ya. Ama belki de bunları yazdım diye içeri de atılabilirim düşünce suçuyla. Öyle ya, garip bir ülke burası.

Diyarbakırlı ve tüm Doğu ve Güneydoğulu kardeşlerime sesleniyorum. Böyle isminizi karalayanları reddedin, meydan vermeyin bunlara. Ve yurdum polisi, lütfen bizim de kendinizin de adlarımıza sahip çıkın. Böyle uluorta konuşanları size duyurduğumuzda daha hassas olun, ne var bunda demeyin. İki genci barıştırması kolay da, bir milleti içten içe oyan bu zihniyeti engellemesi daha zor. Lütfen biraz daha dikkat, sevgiler...

 
Toplam blog
: 132
: 2482
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

Dünyayı, yaşamayı ama adam gibi yaşamayı, arkadaşlığı, dostluğu ve en önemlisi çocuğumu, müziğimi..