- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ben Ona küstüm Sen de küs!

alıntıdır
Sürekli bir şeyler oluyor etrafımızda. Maalesef artık alışılagelmiş bir hal alıyor laf sokuşturmalar, itici imalar, gereksiz polemikler.
Hakikaten sıkıcı buluyorum artık bu tarzı yaşam biçimi edinenleri. Neden bu kin, öfke, sinir, gerilim?
Ne gerek var?
Sürekli dışında kalmaya çalışırım bu tarz şeylerin. Ama insanların çoğunda bir yaptırım havası sezdiğimde kendime hakim olamıyorum. O ne mi?
“Ben onunla konuşmuyorum sende konuşma!”
Bu ne demek yahu?
İnsanlar belli bir yaşa gelmiş, kişiliği oturmuş, yaşam tarzı belli. Bugün üç yaşında çocuğa bile kendi doğruları dışındakini zor kabullendirirken koskoca insanlara yaptırım uygulama çabası niye?
Onunla konuşma, onu övme, bunu yerme, buradan gitme, sağa dönme, sola sapma, sakın arama, özür dilesin kabul etme, affetme vs.
Bir kendinize gelin artık! Herkes kendi içindeki nefret denizinde boğulmakta serbesttir. Ama hiç kimseye bir başkasına etki etmek yakışmaz. Vaktiniz mi bol bunca fesatlığı üretmek için? Kitap okuyun! Bakın birçok öğrenci okullarında kitap, kıyafet yardımı bekliyor.
Biraz sosyal sorumluluk projelerine kafa yorun. Hayat amacınız bütüne katkı sağlamak olsun. Bütünü yıkmak değil!
Sonra kızdıklarınızdan ne farkınız kalacak? Bir düşünün. Kendi içinizde, benliğinizde kalın. Bırakın kim kiminle konuşmuş, bozuşmuş. Vallahi boş zaman, yemin ederim ziyan olan zaman. Ve benliğinize verdiği hasarda cabası.
Hastalıkların bir çoğunun psikolojik karşılığı vardır. Bakın bir göz atın fesatlık ve kin en çok hangi hastalığa yol açıyormuş?
İlla birini irdelemek, yargılamak istiyorsanız kendinizden başlayın.