- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ben Özür Dilemiyorum

Bu kahramanlardan özür diliyorum.
Ben Özür Dilemiyorum.
Özür dilemiyorum. Özür dileyecek bir şeyim yok. Benim olmadığı gibi soyumun, atalarımın ve milletimin de özür dileyecek bir şeyi yok. “Kendi adına özür dileme” ye kalkanlar öncelikle haksız yere suçlayarak adını lekelemeye kalktıkları “Türk Milletinden” özür dilemeliler.
“Ben içinizde yetiştim. Türkiye’nin her türlü imkândan yararlandım. Akademik unvan aldım, kürsü sahibi, sosyal statü sahibi oldum ve geldiğim noktada karşılık olarak hizmet değil kaos ürettiğim için Türk milletinden özür dilerim” demeliler.
Aydın olmanın ölçütü nedir? “Bazıları” hangi ölçütleri kullanarak kendilerini aydın ilan ederler.
Aydın olmanın ölçütü; Bilimsel olmak, bilimsel olmanın ölçütü de bilimin veri ve yöntemlerini kullanmaktır.
Aydın olmanın ölçütü; ahlaki davranmak, etik değerlere ve değer yargılarına sahip olmak, bunları iş ve söylemlerinde kullanmaktır.
Aydın olmanın ölçütü; evine, ailesine, yurduna, milletine, vatanına, bayrağına, kültürüne, tarihine ve menfaatlerine sahip çıkmak ve bunları iş ve söylemlerinde kullanmaktır.
Aydın olmanın ölçütü; vatanın, milletin tarihini, kültürünü korumak, kollamak, savunmak ve onları yüceltmektir.
Aydın olmanın ölçütü; “Yurtta sulh cihanda sulh” deyisini ilke edinmek iş ve eylemlerinde bu doğrultuda çalışmak ve çabalamaktır.
Aydın olmanın ölçütü; vatanının, milletinin, ailesinin, kültürünün, tarihini yararına çalışmak ve bunlara yararlı olmaktır.
Aydın olmanın ölçütü; “İlim sahibi olmadan fikir sahibi olunmayacağı” bilinciyle ölçülü ve edepli olmaktır.
Ey “kendi adına” olduğu iddiasıyla resmen “kampanya” başlatanlar ve buna katılanlar! Siz bu saydıklarımın ve benzer şekilde daha sayılabileceklerin hangisine uyuyorsunuz. Sözünü ettiğiniz konu ihtisas alanlarınızın dışında, bu konuda yapılmış ne bir araştırmanız ne de yayımlanmış bir makaleniz var. Hangi bilimsel yetki ve bulguyla ve ülkemizin aleyhinde olabilecek en kritik zamanlamayla böyle bir kampanya başlatıyorsunuz.
Bu yaptığınız ne ülkemizin, ne milletimizin, ne tarihimizin ne de barış kültürümüzün yararına olmadığı gibi vereceği zararlar ise tarif edilemeyecek boyutlarda olacaktır. Bundan böyle iddialarını siyasi söylem olarak sürdüren Diaspora “sizleri söylemlerinin şahidi” olarak gösterecektir.
Bu yaptığınızın bilime ve bilimselliğe de aykırı olduğu ortada. Bu yaptığınızın hala “Sevr” paranoyası hayalinde olanlara hizmet etmekten öte ülkemize ne yararı var.
Bu yaptığınızın “Yurtta sulh cihanda sulh “diyen, “ne olursan ol gel” diye çağıran, “ben gelmedim kavga için benim işim sevi için” diyen dünyaya örnek hümanist öğretiler üretmiş yüce milletimizin “barış kültürü yaklaşımına” ne yararı var.
Ey kendince özür dileyenler! Özür dilemelisiniz. Ancak özür dilemeniz gerekenler; yakılan, karınları deşilen, kafaları baltayla parçalanarak katledilen çaresiz dedeler, nineler, sakat kalmış gaziler, kadınlar ve çocuklardır. Özür dilemeniz gerekenler gerçekleri saptırarak suçlu göstermeye kalktığınız Türk milletidir.
Bu soydan gelmemeniz nedeniyle anılarına sahip çıkmayabilirsiniz, bir Fatiha okuma özürlüsü de olabilirsiniz. Bu bir yere kadar anlaşılabilir. Ancak bu konunun gerek zamanlama ve gerekse ortaya konuş şekli yönüyle dış kaynaklarla da işbirliği yapıldığı ortada.
Tarih yanlışları affetmez. Tarih sizi de bu kapsamda değerlendirecektir.
Nefsi müdafaa en doğal haktır. Şu anda benim de yaptığım budur.
Yaptıklarınızın nasıl kullanılacağına dair bir ibret belgesi, ABD kongre tutanaklarıdır. Ermeni yanlısı Kaliforniya senatörü sözde soykırım iddiasının kabul edilmesini savunurken, karşı görüşte olan ve bunların siyasi bir iddia olduğunu, tarihi gerçeklerle uyuşmadığını, Türklerle müttefik olduklarını, her yıl yinelenen Türkleri mahkum etmeye yönelik bu tasarı iddialarından bıktıklarını ve o dönem olan olayları tam bilmediklerini söylerken Ermeni yanlısı senatörün cevabı; “peki biz bilmiyoruz. Soykırım olmuştur diyen Nobel ödüllü Orhan Pamuk da mı bilmiyor” olmuş ve bu savunması yandaşlarını artırmıştır. İşte siz ve kampanyanız da bu amaçla kullanılacaksınız.
Ey kendini aydın ilan edenler… ama aydın olmanın hiçbir ölçüsüne uymayanlar, eylem ve söylemleri ile devamlı ülkemizin aleyhinde olanlar! İşte siz bu işe yarayacaksınız. Sizler diasporanın şahidi olacaksınız.
Bu vatan için insanlarımız hala canlarını, evlatlarını vermekteler. Onlara yakışmıyorsunuz. “Ne yapayım baltanın sapı benden“ demeyeceğim. Benden değilsiniz. Ama benden geçinmekte, sahip olduğunuz tüm lüksü tüyü bitmedik yetimlerin hakkından almaktasınız.
Hukuktan da nasibiniz yok. Soykırım yaptığımız iddiasıyla AB’ye alınmamamız gerektiği hususunda Avrupa’da diasporanın açtığı davada mahkeme; “…bu sadece siyasi bir iddiadır” şeklinde karar vermiştir. Yani mahkeme kararıyla da olayın “iddia” olduğu ve daha da önemlisi “siyasi” olduğu tescil edilmiştir. Açıkça görülen mahkeme kapısının kapandığını gören güçler şimdi “özür kampanyanızı” örgütlemekte olduğudur.
Ölçüyü iyice kaçıran Diasporanın işbirlikçileri! Bir çok hayali isim yazdığınız listenize belki benim de adımı yazarsanız diye söylüyorum.;
Ben sizin aydın tanımınıza girmiyorum. Benim Kıblem sizden tamamen farklı. Ben yaşamında “Yurtta sulh cihanda sulh” öğretisini düstur edinmiş ve “Ne mutlu Türküm” diyebilen bir evladı fatihan torunuyum. Ona göre.
Hala içimde, soykırım ölçüsünde yapılan Mora’da ki, Balkanlardaki Yunan, Bulgar ve kiliselerin katliamının acısını hissediyorum. Erzurum’da, Sivas’ta, Van’da, Bitlis’te, Muş’ta, Güney Azerbeycanda, Hocalı’da aynı azabı yaşayan kardeşlerimin acısını da paylaşıyorum ve onların haklarını sahipleniyorum.
Tarihe karşı, zamanı geldiğinde “bilmiyorduk” deme hakkınız olmayacak.