Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '13

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Beni kesme diye ağlayan Çam Ağacı......

Beni kesme diye ağlayan Çam Ağacı......
 

Küçük kız henüz 5 yaşındaydı. Bir gece once heyecan ve mutluluktan uyumamıştı. Son zamanlarda evde büyük bir çalışma vardı. Bir kaç ay once annesi babası, onu ablasına bırakıp bir kaç günlüğüne bir yerlere gitmişlerdi. Anladığı ve aralarındaki konuşmalardan esinlendiği kadarı ile mutlu bir şeyler oluyordu ailesinde. Ondan büyük olan ablası olayları daha iyi anlıyordu ama o daha çok küçüktü. Sadece annesinin ve babasının aralarında yaptığı konuşmalardan, evdeki eşyaların toparlanmasından yeni bir eve gideceklerini anlıyordu. Sanırım bu evleri de duracaktı ve onlar yaz aylarında denize girecekleri bir eve gideceklerdi. Geçtiğimiz yıl vapurla gittikleri ve hergün denize girdiği yeri düşündü. Ne güzel bir yerdi. Evet biraz uzaktı, zor bir yolculukla gitmişlerdi, vapur çok sallamıştı ve midesi bulanmıştı ama. Daha sonra vardıklarında gördüğü yer onu çok etkilemişti.

Büyük şehirde çok katlı bir apartıman dairesinde yaşayan bir çocuk için rüya gibi bir yaşamdı kaldıkları yerdeki yaşamı. Bahçede oynamalar, daha once hiç görmediği meyve ağacından toplanan meyveler, ağaçlar, deniz onu çok etkilemişti.Oraya gidene , o ağaçları görene kadar meyveyi sadece manavda ve tabakta gören küçük kız dalları erik, kiraz , dut dolu ağaçları görünce çıldırmıştı sanki.Toprağa basmak, ağaçlara tırmanmak onun o güne kadar yaşamadığı bir şölendi.

O Sabah erkenden kendisini kaldıran. bir yandan da bavulları toparlayan annesine sordu. Biz geçen yıl gittiğimiz adaya mı gidiyoruz diye. Annesi ona gülerek cevap verdi. Evet o adaya gidiyorlardı, hem de bu sefer kendi evlerine.

Birden çok mutlu oldu. Oradaki ağaçları, bahçeleri düşündü. Mutlaka onların da bahçesi ve ağaçları olacaktı. Bugüne kadar hiç ağacı olmadığı geldi bir an aklına. Ama bahçeli evleri de olmamıştı o güne kadar. Hemen ben de kendime bir ağaç dikerim diye  düşündü.

O gün ve ondan sonraki günler küçük kız ve ailesi için rüya gibi geçti. Ne yarım yapılmış evdeki zor yaşam, ne bahçedeki kuyudan su çekilerek yapılan yıkanmalar, ne yer yatakları onları yıldırmadı. Küçük kız ve ablası, annesi ile birlikte sürekli çiçek dikiyorlar, bahçedeki yavru ağaçlarını suluyorlardı. Büyükler o yavru ağaçlara fidan diyordu ama o yavru ağaç demeyi tercih ediyordu. Annesi ona ağaçlar büyüyünce kendi sularını kendilerinin toprağın altından aldığını ama küçükken yaşamaları için sulanmaları gerektiğini söylemişti. O da küçücük kovası ile her akşam serinlikte ağaçlarını suluyordu. Ne zordu bir ağacın büyümesi. Her Sabah gidip bakıyordu , bu akşam ne kadar büyümüşler diye. Sonunda annesi ağacın büyümesinin yıllar aldığını ve uzun yıllar sonra ancak normal ağaç boyuna ulaşabildiğini söyledi.

Ağaçlar insanlardan daha zor büyüyordu anlaşılan. Geçen yıl doğan teyze oğlunu düşündü. Bir yıl içinde yürümeye bile başlamıştı.Bir kaç yıl içinde konuşacak ve ana okuluna bile gidecekti. Oysaki ağaçla öyle mi ya.

Küçük kız ağaçları ile birlikte büyüdü. O ve ondan sonraki yıllar onun boyu artıkça  ağaçları da büyüdü. Bazı ağaçlar daha çabuk, bazıları daha geç büyüyordu. Özellikle bir ağaç cinsi daha geç büyüyordu. O ağacın ismini sorduğunda 'Çam 'dedi annesi. Komşunun çam ağacı da çok yavaş büyüyordu.

Aradan yıllar geçti. Küçük kız artık bir genç kız olmuştu. Bahçedeki ağaçlar da yetişkin birer ağaç olmuştu. Hele komşunun çam ağacı harika bir ağaç olmuştu. Sadece kendi bahçelerini değil, komşu bahçeleri de gölgelendiren, fıstık veren, havayı oksijenle temizleyen çok güzel ve görkemli bir ağaç olmuştu.

Bir sabah bir gürültü ile uyandı. Hemen pencereye koştu. Bir adam elinde elektirikli testere komşunun çamını kesiyordu.Yataktan nasıl fırladı, nasıl yan bahçeye koştu hatırlamıyordu. Komşu, yılların çam ağacını kestiriyordu. Annesinin bütün dil dökmeleri, 'Ağaç kesenin çocuğu ölür'sözleri bir işe yaramamış ve komşu yan komşusunun şikayetleri üzerine koca ağacı kestiriyordu. Ne o yan bahçeye çamın dikenleri düşüp komşuyu rahatsız ediyormuş.

Söz dinletemeyeceğini ve güzelim ağacın kesileceğini anlayan kız koşarak odasına kapandı ve ağlamaya başladı. O küçük yaşından bu yana bir arkadaş gibi beraber büyüdüğü ağacın kesilmesine ağlıyordu. Bir den bir ses duydu. Karşıdaki çam ağacı da ağlıyordu. 'Beni kesme, ben sana yıllarca hizmet ettim, bundan sonra  da havanı temizleyeceğim, sana hayat vereceğim. Ne olur beni kesme.'diye ağlayan çamın sesi o günden sonra  kulağından hiç gitmedi.

O günden sonra  kız hep ağaç kesilmesine karşı çıktı. Ağacın kesilmesine sebep olan komşu bir yıl içinde aniden öldü. Ama ağacın yeri  hep boş kaldı. 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..