Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '10

 
Kategori
Futbol
 

Beraber ıslandık yağan yağmurda

Beraber ıslandık yağan yağmurda
 

Kadıköy’e son yıllarda yağan en şiddetli yağış günlerinden birinde, iyice ağırlaşan zeminde oynandı Fenerbahçe-Denizlispor karşılaşması.

Maçtan bir kaç gün önce bana sorulduğunda, Alex ve Gökhan Gönül gibi Fenerbahçe’nin çok önemli altı oyuncusundan ikisinin cezalı olmasına rağmen Fenerbahçe’nin çok rahat kazanmasını beklediğim bir maçtı. Ancak maç saatine doğru iyice ağırlaşan zemini görünce yerden ayağa kısa paslarla ileri gitme alışkanlığı ve bu sisteme uygun oyuncuları olan Fenerbahçe için zor bir maç olabileceğini düşünmeye başlamıştım.

Maçın başlaması ile birlikte o ağır hava ve saha şartlarına rağmen Fenerbahçe’nin oyunu Denizli yarı sahasına kolaylıkla yıktığını ve golün geldiği 78.dakikaya kadar, yarısı net olan bir düzineye yakın gol pozisyonuna girdiğini gördük. Bu pozisyonlarda gerek Guiza’nın gerek te Semih’in son vuruşlarda yaşadıkları şanssızlıkların üzerine 78.dakikada Santos’un golünden sonra Denizlispor’un yakaladığı tek pozisyonda gole ulaşması, nerede ise “futbolun adaleti yoktur” başlıklarını görmemize neden olacaktı.

84.dakikadaki Denizli golünden sonra sahneye Roland Koch çıktı. O ağır zemin koşullarına rağmen kondüsyonu hiç eksilmeyen Fenerbahçe zorlaya zorlaya golü buldu. Arkasından da rahatlatan 3.gol geldi. Daum’un yardımcısının görevini çok çok iyi yaptığı, sezon başından beri Fenerbahçe’nin özellikle maçların son 10 dakikalarında oynadığı tempolu futbol ve attığı goller ile sabitlenmektedir.

Dört önemli futbolcunun bu maçta sarı kart görerek önümüzdeki hafta oynanacak olan Sivasspor maçında cezalı duruma düşüp oynayamayacak olması medyada çeşitli şekillerde yorumlanırken, ben bu durumun taktik icabı veya tesadüfen nasıl olursa olsun iyi olduğunu düşünenlerdenim. Sivasspor, Denizli’den sonra bu ligin en zayıf takımlarından birisi. Eğer bu dört çok önemli oyuncu, bu maçta sarı kart görmeyip 3 sarı kartlarını önümüzdeki maçlara taşımış olsalardı, bu durum onların üzerinde ciddi bir stres yükü olup performanslarını olumsuz yönde etkileyebilecek ve ileride başka maçlarda görülebilecek 4.sarı kartlar Sivas’tan daha güçlü rakiplerle oynanacak maçlarda bu önemli oyuncuların eksik olmasına neden olabilecekti. Yani nispeten kolay Sivas maçı yedeklerle de olsa muhtemelen 3 puanla geçilecek ve Diyarbakır maçı ile birlikte 0 kartlı as oyuncular çok daha rahat maçlara çıkabileceklerdir.

Bu maçta gözüme çarpan önemli bir nokta, Bekir’in Gökhan Gönül’ün boşluğunu doldurabilmesi mümkün olmamakla birlikte daha önce oynadığı maçlara nazaran daha olumlu işler yapmasıydı. Tabii ki bu görüntü rakibin etkisizliğinden de kaynaklanıyor olabilir.

Ben bu maçtan önce Alex’in yokluğunda Özer’in mutlaka sahada olmasını bekliyordum. Ancak sanırım ağırlaşan zeminden dolayı top tekniğini çok fazla gösteremeyecek olan Özer’in yerine, zaman zaman fiziğini kullanarak hava topları da indirebilen ve genelde yerden paslar yerine havadan pasları tercih eden Semih’i sahaya sürdü Herr Daum.

Semih’in pozisyon doğurabilecek atağını gereksiz yere faulle kesmesi ve bazı sarı kart kararlarındaki hataları dışında çok fazla iş düşmedi hakem Bünyamin Gezer’e. Lugano ve Santos’un sarı kartları tartışılmaz, Cristian ve Özer’in gördükleri sarı kartlar yoruma açıktır. Emre’nin sarı kart gördüğü pozisyonda ise verilen karar çok ağır bir karardı. Tahminimce ilk yarıdaki Semih’in pozisyonuna itiraz eden Emre’ye sarı kart göstermemekle hata ettiğini düşündü ve basit bir faul pozisyonunu fırsat bilip kartını çıkarıverdi.

Fenerbahçe açısından baktığımızda bu maçta ön plana çıkan isimler olarak Guiza ve Emre’yi gösterebiliriz. Kötü oynayan bir oyuncu ismi söylemek çok zor. Sonradan oyuna girmesine rağmen 3.goldeki ustaca vuruşu ve 2.goldeki çabası ile Gökhan Ünal iyi sinyaller verdi. Ama yine tekrarlamakta fayda var, rakibin (maçın yıldızı olan kaleci Özden’in haricinde) Bank Asya ligi kalitesinde olması ve sahanın çok ağır olması nedeni ile bu maçla ilgili tüm yazılan çizilenlerin bu haftaya özel olduğunu ve net bir gösterge olmadığını unutmamak lazım.

Bir de sahanın zemini ile ilgili gelen eleştiriler var. Durumu bilmeyen ve bu eleştirileri duyanlar sanki hafif yağmur yağdı ve saha çamur deryasına döndü diye düşünürler. Metre kareye çok yüksek miktarda yağışını düştüğü bu ortamda Neu Camp veya Emirates bile olsa dayanamazdı. Bu arada Avrupa’dan yeni getirtilen solar cihazlarının da devreye alınması ile birlikte çok yakın bir zamanda Fenerbahçe büyüklüğüne, Şükrü Saraçoğlu stadı şanına yakışan bir zemine sahip olacaktır.

Saygılarımla,

Muhittin KAYAKIRAN

mkayakiran@borusan.com

 
Toplam blog
: 72
: 623
Kayıt tarihi
: 12.11.09
 
 

1974 Adana Doğumluyum. İTÜ Makina 1996 mezunuyum. Hobilerim arasında film seyretmek, müzik dinlem..