Beşiktaş kongresi

Beşiktaş’ta kongrenin yaklaşmakta olduğu şu günlerde kulübün sahip olduğu 10 milyon civarındaki taraftardan birisi olarak bu yazıyı paylaşmak istedim. Sayılarının 12.000 olduğu iddia edilen kongre üyelerinin hiçbirisiyle bir bağım olmamakla birlikte, BJK camiasının içindeki kulislerden de çok haberi olmayan bir kişiyim… Ama ben bu 107 yıllık camianın asıl sahiplerindenim. O nedenle Pazar günü yapılacak seçim ile ilgili birkaç kelime bahsetme hakkım olduğunu düşünüyorum.

6 yıldır kulübün başında olan ve bu süre zarfında hergün tartışılan bir başkana sahip camiamızda kongre öncesinde yol gösteren, laf yapan çoktu ama elini taşın altına sokacak bir gönüllü yine yoktu ta ki Murat Aksu adaylığını açıklayana kadar.

Yıldırım Demirören ile birlikte 2004 seçimlerinden zaferle ayrılan Murat Bey, daha sonra rahatsız olduğu olayların vuku bulması sebebiyle görevine devam etmemişti.

Şu anki görüntüde 2 adayla yapılacak olan kongre öncesi adayların kampanya çalışmalarından özetler sunmak istedim..

Öncelikle mevcut başkanla başlayalım; Yıldırım Demirören bence 6 yıldır oturduğu koltuğa yakışır bir çalışma yürütemedi. En basit örneği olarak yönetim kurulu listesini bile kongreye 4 gün kala açıklayabildi. Oluşturduğu liste ise bence tam bir hayal kırıklığı.

Kulübün mali işlerinden sorumlu Ertunç Soğancıoğlu ile yola devam etme sebebini anlamakta güçlük çektim. Kulübün ekonomik çöküş içine girdiği bu dönemde baş sorumlulardan birisinin sanki ödüllendirilmişçesine tekrar listeye alınmasının mantıklı bir açıklaması yok.

Son 1, 5 yılda kendisine muhalif olan insanlara umut bağlaması da başarısızlığının bir göstergesidir. Sinan Vardar, Metin Keçeli gibi en muhalif isimleri listesine almasının tek sebebi grup haline gelebilecek oylara bel bağlamasıdır. Şu yönetim kurulu listesinde gerçekten projeleriyle Beşiktaş’ımıza hayat verebilecek, kulübü düzlüğe çıkartabilecek bir tane isim göremedim.

Ayrıca yönetim kurulu listesinde bir tane bile bayan aday bulunmaması BJK camiasına yakışmamaktadır. Bugüne kadar hiç uymadığı halde her yerde ‘Beşiktaşlı duruşu’ kavramını kullanan Sn. Demirören hiç olmazsa burada o tarife uygun davransaydı.

3 yıldır ortada maketi olduğu halde yapımına bir türlü başlanamayan stad projesi, BJK TV’nin 4 ayı geçkin bir süredir yayın yapamaması, Del Bosque Olayı , amatör branşlarda hergün gazetelere yansıyan mali sıkıntılar ve futbol takımına yapılan plansız programsız transferler başkanın bugüne kadar en çok eleştirildiği konulardı.

Son aylarda taraftarın kendisine olan tepkisi ve bugüne kadarki başarısız yönetimi sonrasında Demirören’in normal şartlarda kongreye bile girmemesi lazımdı fakat ülkemizde başarısızlıklar kabul edilmediği ve maddi çıkarlar sağlandığı takdirde en muhalif isimlerin bile bir anda sizin saflarınıza geçtiği düşünülürse Sn. Başkan’ın yine bu kongreyi kazanma ihtimali var.. Söylediği ‘Seçilemezsem ertesi gün paramı isterim.’ tarzında ucuz ve makamına yakışmayan sözlerine rağmen..

Yaptığı hatalardan ders aldığını söyleyen bir başkanın ‘Kulübün sahibi 20.000 delegemizdir’, ‘Seçime siyaset karıştı.’ ve ‘Beşiktaş taraftarını elitleştireceğim, tribünler temizlenecek.’ açıklamalarından sonra bir dönem daha başkan olduğunu düşünmek bile yaşanabilecekleri göz önüne getirmem için yeterli oluyor.

Kongrede başkanlığa aday olarak taraftarın umudu haline gelen Murat Aksu ise bana göre çok daha planlı bir çalışma yürüttü. Seçimden 10 gün önce açıkladığı listesindeki tüm isimleri kamuoyuna çok iyi tanıttı. Gerek listesinde 2 bayan aday olması gerekse de her bir kişinin kariyer sahibi insanlar oluşu onun kongrede söz sahibi olacak duruma gelmesini sağladı.

Yine listesine aldığı isimlerden üç tanesinin önemli şirketlerin ekonomik danışmanlıklarını ve müdürlüklerini yaptıklarını düşünürsek, kulübün geleceği için doğru teşhis konulduğunu da anlayabiliriz.

Katıldığı programlarda kulübe verecek çok parasının olmadığını, kulübün kendi kendisini döndürmesi gerektiğini çok iyi şekilde anlattı. Düz mantık olarak bakarsak mali olarak çok güçlü olmayan isimler ona göre adımlarını atarlar. Bu bile 6 yılda yapılan savurganlığın önüne geçmek için bir adım olabilir.

Murat Aksu’nun taraftar açısından tek sıkıntılı yanı, yeni stadı 35.000 kişi olarak tasarlamasıydı. Gerçi projeye göre bu sayının artabileceğini söyledi fakat taraftar kendisini rakiplerinin stadıyla karşılaştırdığı için bu sayı bira düş kırıklığı yaratmış olabilir.

Yıllardır benimde düşündüğüm Beşiktaş ve Efes Pilsen takımlarının birleşme projesine önem vermesi de güzel. Sonuçta Efes Pilsen her yıl kendisine bir takım oluşturuyor fakat seyircisiz oynuyor. Sn. Tuncay Özilhan’ın Beşiktaş taraftarı olması da kullanılarak bu proje hayata geçirilebilirse Türk basketboluna yeni bir soluk kazandırılmış olabilir.

Listede bulunan Beşiktaş muhabirliği yapmış, RTÜK üyeliğinde bulunmuş kişiler kamuoyunda yaratılan 2 büyüklü sistemi kırmak için görevler üstlenebilirler.

‘Parayı verdim, kulübü ben yönetirim’ anlayışının mutlaka değişeceğini katıldığı her yerde dile getiren Murat Aksu, listesini kurumlaşmayı düşünerek hazırladığını ve seçilmesi halinde kulüpte tek imza devrinin biteceğini söyledi.

Ayrıca aidat miktarlarının düşürüleceğini, kongrelerin 100.000 üyenin oy kullanabilmesine müsait olacağını belirtti. Sonuçta taraftarın çoğunda yönetime karşı bir tepki olduğu doğrudur fakat şahıs olarak kulübe üye olunmadığı için bunların bir yaptırım gücü yoktur. Eğer üye sayısı söylenildiği gibi yüksek rakamları bulursa tribün küfürlerinde önüne geçilebileceği, taraftarın kendi tepkisini kongrede gösterebileceği sonucunu çıkartmakta yanlış olmaz sanırsam..

Ben bu kulübün taraftarlarından biri olarak yaşanan bu kaos ortamının son ermesi için değişimin şart olduğuna inanıyorum. Her maçta yönetim aleyhine tezahüratlar ve tribün olayları yerine taraftarın yeniden takımına odaklanmasını istiyorum. Elbette değişimi gerçekleştirenler de bir süre sonra yıpranacaklardır ama en azından o süre zarfında Beşiktaş Kulübü kendisini toplama şansına sahip olacaktır.