- Kategori
- Dünya
Bettina Kudla ve soykırım çıkmazımız

Alman meclisinin soykırımı oylamasına ilişkin olarak:
1- 1915'daki Ermeni tehcirini soykırım olarak tanımlayan yasa tasarısına yegâne ret oyu veren Hristiyan Demokrat Milletvekili Bettina Kudla'nın da belirttiği gibi, ülkesi dışındaki tarihi olayları değerlendirmek Alman meclisinin görevi değildir. Bu da kişisel bakış açısından bağımsız olarak, ilkesel bir tutum sergileyebilmek demektir. Çünkü bu konuda karar vermesi gerekenler, tarih uzmanlarıdır. Bildiğim kadarıyla da Türkiye tarafı tüm arşivlerini açmaya hazırken, Ermenistan tarafı buna yanaşmıyor. Ayrıca simgesel değerleri yüksek olan cübbeli din adamlarının katılımıyla, oylama bir yönüyle de Hristiyanlık - İslam yargılamasına dönüşmüştür. Böyle olunca da tarafsız bir duruş beklemek mümkün değildir. Zaten Osmanlı İmparatorluğu Hristiyan ve Ermeniler de Müslüman azınlık olsaydı, olanlar hiçbir zaman soykırım olarak tanınmayacaktı.
2- Diğer taraftan, Türkiye'de örneğin Fransızların zamanında Cezayirlilere yaptıklarının soykırım olarak tanınması oylansaydı ve tek bir kadın vekil buna aynı ilkesel duruşla karşı çıksaydı, herhalde tüm toplum kesimlerince anında linç edilirdi. Zaten Müslüman Demokrat bir vekil olarak böylesi aykırı bir duruş sergilemesi, kendi çevresinin biat kültürüyle çelişirdi her şeyden önce. En hafif tanımıyla Batı uşağı hayat kadını olarak nitelendirilirdi. Ancak bu tepkiyi veren sadece muhafazakâr çevreler değildir, toplumun tüm kesimleri kendine ters gelen fikirlere düzgün karşı fikirler üretmek yerine, çoğunlukla hakaretlerle aşağılamayı tercih etmektedir. Bu açıdan genel olarak, kendi sığ kompleksleri içersinde debelenen bir ülkeyiz. Hem de tüm siyasi yelpazeyi kapsayacak şekilde. Yine bu yüzdendir ki, bu tür oylamalara karşı doğru bir duruş sergilemek yerine, anlık etkisiz duygu patlamalarıyla yetinmek zorunda kalıyoruz.
Hem de her defasında yeniden.
Zuhal Nakay