Beyne ne verirseniz onu alırsınız

Birkaç gün önce Olivium alışveriş merkezinde Özsüt’te oturmuş çay içip yazı yazıyordum ki, Özsüt’ün çalışanlarından Tamer bana bir pasta getirip masama bırakıp ve  “Apo bunu karşı masadan gönderdiler” dedi. Birkaç dakika önce o masada bir hanımefendinin bir pastanın mumlarını üflediğini görmüştüm.

Bu hanımefendiye “pasta için sağ olun, nice mutlu bugünlere” dedim, o da bana “çok teşekkürler, yaş ilerledi artık, yaşlandık” dedi. Ben bu sözü üzerine “sakın öyle düşünmeyin, önemli olan beyin” dedim, o hemen “haklısınız” dedi. Birkaç dakika sonra kalkıp giderken yanıma yaklaştığı sırada, “benim 78- 79 yaşımda bir amcam var, kendisi Danimarka’da yaşamını sürdürüyor, internette sosyal ağlarda web sitelerinde gezen gezinen bir kişi, yazan ve kitap çıkartmak isteyenlere yardımcı olmaya çalışan bir kişi. Birde bizim insanımızı bakın bu gibi aktiviteler olanaksız gibi gelir, çünkü yaşlanan beyin değil görünüştür, doğru düzgün bilinci bilgiyi aldığınız sürece yaşlanmazsınız. Önemli olan beynin daima genç diri güncel kalmasıdır, yani önemli olan beynin çevreye ve yaşanan hayata nasıl baktığıdır.” Dedim.

Hanımefendi bana “tekrar tekrar teşekkürler” der gibi gülümseyerek Özsüt’ten ayrılıp gitti.

İnsanımız; Yaradan’ın verdiği beyni kullanıp genç diri güncel kalmak varken, yaşlılığı seçiyor, “vücudum çöktü” diyerek beynini de çöktürüyor. Eğer beyin yinelenmezse veya zamanın şartlarına göre adapte olunamazsa, o zaman yaşlanılmış olur. Ben her zaman “beyni yönetmek insanın kendi elindedir” derim, “beyne ne verirseniz onu alırsınız” derim, “beyin insan vücudunun tek hakimidir” derim.