Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '17

 
Kategori
Eğitim
 

Bilim üretememek bize özgü sorun mu?

Bilim üretememek bize özgü sorun mu?
 

Türk eğitim sistemi


Sosyal bilimler enstitülerimiz nitelikli çalışmalarda bulunmakta mıdır? Literatürümüz ne kadar güncel, kendini ne kadar eleştirip, yenileyebiliyor? Acaba Türkiye de sosyal bilimler enstitüsü çalışmaları ne kadar gerçekçi? Kamuoyu yoklama şirketleri, halk analistleri, sosyologlar toplumumuz için doğru tespitler yapıyor mu sizce?

   Akdeniz Üniversitesi İşletme tezli yüksek lisans öğrencisiyim. Eğitim aldığım süre zarfında, tez için yaptığım araştırmalarda o kadar büyük bir yara gördüm ki bu durum yukarıda ki soruları düşünmeme sebep oldu. Yazacaklarım kişisel görüşümdür, bu sebeple düşüncelerimin temel dayanaklarını ifade edeceğim.

  Sosyal bilimler enstitüsü kaynaklarımız sakson ve anglo sakson kültürünün bize devşirilmeden aktarılmasından oluşmaktadır. Oysa insan karmaşık bir olgudur ve sosyalleşen organizmadır. İnsan psikolojisi bireysel bazda farklılıklar doğurduğu gibi insanların kurduğu örgütlerde kendi kültürünü oluşturmakta ve farklılaşmaktadır. Farklılaşma insan doğasının gereğidir, çünkü genetik kodlarımız ırk temelinde bile farklılıklar taşımaktadır. Günümüz psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde önce hasta analiz edilmekte, bireysel farklılıkları tespit edilmekte ve ona göre tedavi süreci başlamaktadır. Örgütler kendi kültürüne yakın üyelerden oluşmakta ve o üyeleri kendi sistemiyle idare etmektedir.

   Sosyalizmle yönetilen insanlara kapitalist sistemle, kapitalizmle yetişmiş insana da sosyalist sistemle reçete sunulamaz. Ülkeler bazında her ülke farklı kültürlere sahip olmakta ve bu yüzden uluslararası firmalar farklı kültürlerde yönetime önem vermektedir. Örneğin; ülkemizde böcek kızartmasının gıda sektöründe yer edinememesinin sebebi sizce nedir? Kültür insanların düşünce sistemini, hayata bakışlarını ve vicdani yargılarını oluşturmaktadır. Bu farklılıkları göz önüne aldığımız da her ülkenin kendi ölçekleri, tespitleri olması gerekmektedir. Evrensel değerlere sahip ölçek oluşturmak bir kısıt değil ütopyadır.

  Bu ütopya ise ülkemiz de kısıt olarak gösterilmektedir. Sosyal bilimler enstitülerimizin ölçekleri İngiliz ve Amerikan değerlerine göre oluşturulmuştur. Ülkemiz de bu ölçekleri ve sonuçlarını baz almaktadır. Türk milletinin kültür yapısı bir çok etnik kültürün binlerce yıllık ortak değerlerinin kaynaşması sonucu oluşmuştur. Dünya da dört köklü medeniyet vardır. Çin, Mısır, Helen ve Türk kültürü bu medeniyetleri oluşturmaktadır. Bu milletlerin ilim ve bilimi gelişmiş, insani ve felsefi düşünce yapısı binlerce yıllık birikimlerden oluşmuştur.

   Tarih boyunca ticaret yollarında hakim olmuş, ahilik gibi eşsiz bir lonca kurmuş millet için sayısız case olması gerekirken örneklerin hepsi İngiliz ve Amerikan literatüründen oluşmaktadır. Çözümleri öğretilerek burada uygulamamız beklenmektedir. Bu durum ekonomik açıdan yaraya yama yapmak altta kangrene dönmesini görmezden gelmek demektir.

  Toplumsal psikoloji ve örgüt kültürü açısından tamamen doğu kültürüne has bir yapıda olmamıza rağmen reçeteye batı tedavi sistemi yazılmaktadır. Toplumsal olarak anlaşılamamamıza, tahmin edilemez bir yapıda gözükmemize sebep olan sizce de bizim dengesizliğimiz midir? Yoksa eğitim sistemimizin ilacı içimiz de değil de bize uzak kültürlerde aramasın da mıdır?
Saygılarımla, Berkant USLAN

 
Toplam blog
: 14
: 273
Kayıt tarihi
: 20.04.17
 
 

Lisans dönemimde üç okul kulübünde aktif rol aldım. Bir kulüpte denetim kurulu üyeliğinde bulundu..