- Kategori
- Mizah
Bir alemsin ruh alemi
Ruh dünyasında nüfus sayımı yapılsaydı sonuç ne olurdu acaba? Bence ruhsuzlar (ruhunu aldıran, satan, gömen, gizleyen, ilelebet uyutanlar) yüzünden gerçek verilere ulaşılamazdı. Peki bu bir kayıp mı? Elbetteki hayır. Çünkü bizim ruhu ince ve güzel insanlara ihtiyacımız var. Varsın ruhsuzlar sayılmasın. Ekolojik denge için ruhsuzlara gereksinim yok ki.
İçimizde sakladığımız hatta yaşattığımız büyük bir kitlenin yegane sözcüsüyüz. Her birinin ortak sesi olabilmek de o kadar basit değil. Yürek; kafesinin içinden, vicdan; kuytu ve derinlerden, altıncı his yedincisi gelse de kurtulsam dediği yerden, ruh; iç dünya coğrafyasındaki beşeri haritası çizilememiş alandan sürekli kulağımıza bir şeyler fısıldarken her zaman tarafsız, sağduyulu, mantıklı olmaya çalışmak büyük sorumluluk istiyor. Beden hükümetini görünür görünmez menkullerimizle yönetmek, ülke yönetmekten daha da zor. Son cümlemden sonra dudak kıvrımlarıma bir tebessüm takılıyor. Çünkü ülkenin hep yönetilen kısmında oldum. Bu sözüm sanırım ahkam kesmek oldu.
Hal böyle iken "Nasılsınız?" sorusuna hiç düşünmeden iyiyim veya kötüyüm şeklinde hazır paket cevaplar vermek ne derece doğrudur. İç dünyamızın kahramanlarının tek tek görüşlerini alarak cevap veriyor olsaydık nasıl olurdu acaba? Söyleyişime kendimden başlayayım izninizle.
Yürek: Hamdolsun iyiyim. Ağladığım da oldu, güldüğüm de, dayandığım da oldu dayanamadığımda, sevdiğim de oldu sevilmediğim de ama yine de şükür çarpıyorum. Yürek gözümden öpüyorum. (Ben de öpüyorum)
Vicdan: Rahat ve deliksiz uyuyorum. Temiz ve hürüm. Sızlayan bir yerim yok şimdilik. İnşallah da olmaz. Sesim geliyor mu bir iki, bir iki ses ses (Duyuyorum vicdanımın sesi duyuyorum kapat çeneni)
Ruh: Derin bir sessizlik. (Bir kere de yerinde bulsam şaşardım zaten. Yine kayıp. Belki bir köşede karalar bağlamış belki de kurduğu bir ruh tatil köyünde keyif sürüyordur. Gelince haber ver)
Nasılsın sorusunun cevabını görünmez kahramanlarımla birlikte veriyorum. "Cümleten İyiyiz. Ya siz?"
Aysel AKSÜMER